8. Bölüm

6.9K 564 64
                                    

Park Jimin, ilk başta düşündüğüm kişi sen değildin.

"O zaman şu meseleyi bir açıklığa kavuşturalım," Seokjin soğumuş kahve kupasını masaya bırakırken boğazını temizledi, yorgun gözleri minik kafenin sert ve sarı ışıkları altında daha belirgindi. Beşi -o, Jimin, Jungkook, Yoongi ve Yugyeom- kalabalığın arasında pahalı takımlar giymemiş ve saçları yapılmamışken korkunç görünüyorlardı, oldukça rahat giyinmişlerdi. Düğün ekibi sıralanmıştı -en azından gün boyunca- ve hepsinin tek istediği bir cevaptı. "İkiniz de liseden beri birbirinize çok aşıksınız ama yine de ikiniz de bunu kabul edemiyordunuz."

Jungkook dudağını ısırdı. "Jimin aslında..."

"Bizim için zor zamanlardı." Jimin mırıldandı ve Jungkook'un elini sıktı, suçu tek başına omuzlamasını istemiyordu. Bu Jungkook'un suçu değildi- bu tür meseleler söz konusu olduğunda suçlanacak bir kişi yoktu. Duygular değişken bir şeydi.

"Bekle, aşık olduğun kötü çocuk o mu- sana çöp gibi davranan çocuk mu?" Yoongi sözünü kesti, gözleri Jungkook'un üzerinde tehditkar bir şekilde kısıldı. Seokjin'in gözleriyse genişlemişti.

Jungkook Jimin'in yanında yerinde sıçradı ve Jimin göğsüne panik duygusunun yayıldığını hissetti. "Hiçbir zaman bana çöp gibi davrandığını söylemedim."

"İma ettin."

Jimin Jungkook'un elini yakaladı, suçlu hissetmemiş olmasını umdu, neden böyle kelimeler sarf ettiğini anlamış olmasını umdu. Ve sanki Jungkook onun aklını okumuş gibi baş parmağını elinin arkasına rahatça kaydırdı.

Yugyeom yavaşça konuşmadan önce içeceğinden bir yudum aldı. "Yani... Jaebum hyungu hiçbir zaman sevmedin?"

Jimin gözlerini kırpıştırdı. Tanrım, Yugyeom'un sesi Jungkook ve Jaebum ile olan dostluğundan kopmuş gibiydi. Kaybolmuş ve Jaebum hyungunun adını aşağılamış gibi görünüyordu, ama Jungkook ile de inkar edilemez şekilde yakındı- en iyi arkadaşıyla.

"Onu sevdim, yemin ederim." Jimin içten bir şekilde söyledi ama Yugyeom'un kaşları kime inanacağına karar vermeye çalışırken çatılmıştı. "Onunla evlenmeyi kabul etmemeliydim biliyorum, sana bütün duygu karmaşamdan bahsetmeliydim."

"Pekala..." Yugyeom elini saçlarının arasından geçirdi ve yeniden Jimin'e dönmeden önce hızlıca Jungkook'a bir bakış attı. "Bak, Jaebum hyungun sana yaptığı şey çok alçakça ve berbattı, bunu kesinlikle savunmuyorum. Ama bunca zamandır siz ikiniz bunu- bu şeyi ve... Jungkook, bana anlatmalıydın. Bana güvenebileceğini biliyordun."

Jungkook kafasını eğdi. "Üzgünüm."

Yugyeom ağır bir şekilde iç çekti.

"Yani, neler oluyor?" Yoongi'nin keskin gözleri sanki ilişkilerini ölçüp hislerinin ciddiyetini tartmaya çalışıyormuş gibi Jungkook'tan Jimin'e sekerken sordu. "Şimdi birlikte misiniz?"

"Hyung, elbette değiliz." Jimin kekeledi, Jungkook Jimin'e bakmak için döndüğünde ona yalvaran gözlerle baktı. Jimin'in ses tonu yumuşadı. "Hala Jaebum ile ilgili halletmem gereken şeyler var. Muhtemelen bütün bunları düşünmek için biraz zamana ihtiyacım olacak..."

"Sorun değil," Jungkook nazikçe güvence verdi ve Jimin'in göğsü sıcaklıkla doldu. "Ne kadar zamana ihtiyacın varsa kullan." Ve daha sonra sessizce ekledi. "Eğer bizim hakkımızda fikrini değiştirirsen, bu da sorun değil."

Jimin onun sözleriyle eridi, ama duyguları bugün her yerde bulunmuştu, tutabileceğinden emin olmadığı sözler veremezdi. "Teşekkür ederim."

You Broke My Heart • Jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin