Bölüm 4 -yönetmen-

41 9 3
                                    

4. Bölümü okumak için hazırsanız başlıyoruz!

İyi okumalar...

Aradan 2 gün geçmişti. O iki gün içinde, '4. Bölüm yakında...' haberi herkesi heyecanlandırmıştı.

Herkes diziye yeni bir kişinin katılacağını sanıyorlardı, ama bilmiyorlardı kral geri döndü. Bu nereden çıktı bilmiyorum ama kendimi havalı hisediyordum işte!

Lee Min Jong, Sultanahmet'te buluşacağımız söylemişti. Zaten turistlere Türkiye'nin başkentimiz sorsak, direkt Sultanahmet derlerdi.

Kendi kendime sırıtarak sahile doğru ilerliyordum. Acaba Lee Min Jong gelmişmiydi?
Bunu geldiğimide öğrenicektim. İçimde hâlâ çok büyük bir heyecan vardı. Sonuçta dünyaca ünlü bir yönetmen ile buluşacaktım yanii!

Sahilin önüne kadar ulaştığımda yerimde durup etrafı kolaçan etmeye başladım. Nerede kalmıştı şu Allah'ın çekiği?

"Bayan Anka!"

Gelen sese doğru döndüğüm de Lee Min Jong, gülümseyerek bana doğru geliyordu. İngilizce konuşmuştu ama biz de Korece biliyorduk hani.

"Merhaba,"

Korece konuştuğumda şaşırmış gibiydi. Burası Kore'ye benzemez Lee Min Jong bey!

Yanıma ulaştığında Kore'ye has bir şekilde, başımı eğerek selamladım.
Aynı şekilde o da beni selamladığında, ilerde ki bankları göstererek,
"Gelin şöyle geçelim isterseniz." Dedi.

Başım ile onayladığımda banka doğru ilerlemeye başladık. Yerlerimize geçtiğimizde konuşmaya başladı.

"Size anlatacağım bir kaç şey var, ama biraz kararsızım. Yanii, inanmaya bilirsiniz."

"Aslında benimde size söylemem gereken bir şey var ama bende biraz kararsızım. Sizin dediğiniz gibi, inanmaya bilirsiniz."

Uyandığımda diziye girdiğimi anlatsam mı bilemiyordum.

"Pekala, o zaman siz önce anlatın, bende hemen ardından anlatayım?"

Sorduğu soru karşısında yapmacık bir gülümseme ile,
"Ah, hayır. Siz önce anlatın, ben sonra anlatırım." Dedim.

Söylediğim şey karşısında tek kaşını kaldırıp anlamamış gibi bana bakarken, ne dediğimi sonradan fark ettim.

Karşımda koskocaman Güney Kore'li bir yönetmen duruyor ve ben burada
'Hayır aşkım, önce sen kapat' klişelerini yapıyordum!

Tam ağızımı açıp konuşacakken, çoktan konuşmaya başladı.

"Peki, o zaman ben anlatayım,"
Başımla onaylayarak konuşmasını bekledim.
"Öncelikle, böyle bir dizi yok. Yanii biraz daha açarsak, ben senaryoyu yazdım ve bıraktım. Ortada ne bir oyuncu var, ne de bir yapımcı var. Bunlar nasıl oldu bilmiyorum ama bir gün akşam eve geldiğimde, bilgisayara yazdığım senaryonun hepsi canlanmış ve ortaya 1 saatlik bir dizi çıkmıştı. Önce bu durumu garipsesem de, dizinin bayağı izlendiğini gördüm. O günden sonra her akşam dizinin senaryosunu yazmaya başladım. Ben senaryoyu yazar bırakırdım, gerisi kendiliğinden oluşuyordu. Hem izleyiciler çoğalıyor hem de beğeniler artıyordu,"

Dinlenmek için duraksadığında, pür dikkat onu dinliyordum.

"Bir gece tekrar senaryoyu yazarken, daha yazıyı bitiremeden, ekranın önünde uykuya dalmıştım. Saçma gelebilir ama uyandığımda kendimi dizinin içinde bulmuştum. Ekrana baktığımda ise senaryonun tamamlandığını görmüştüm. Kang Dae Sung, Min Seo ve Park Jimin. Hepsini canlı canlı görmüştüm,"

Gözlerimi şaşkınlık açmam duraksamasına neden oldu. Benden başkalarıda mı gitmişti? En son hatırladığıma göre bende Kang Dae Sung'un çizimini yaparken uyuya kalmıştım. Uyandığımda ise çizimim tamamlanmıştı...

"Ama onlara yaklaşmamaya özen gösteriyordum. Sonra birden tekrar geri yerime dönmüştüm. Bu sürekli böyle devam etmeye başladığında, artık diziyi devam ettirmeme kararı almıştım."

"Yanii aslında, dizi uygunsuz şeyler içerdiği için kapanmamıştı?"

Sorduğum soru karşısında net bir şekilde, "Evet, kapanmamıştı. Bir daha dizinin içine girmekten korktuğum için kapatmıştım."

Hâlâ üzerimden şakınlığımı atmış değildim. Tüm yapbozlar teker teker birbirini tamamlamaya başlamıştı. Şüphelerim doğru çıkmıştı.
Kafamda ki düşünceleri silip, Bay Lee'ye bakarak, merakla soru sordum.
"Peki, dizinin içine başka giren oldu mu?"
Kafasını olmumsuz anlamda sallayıp, "Sanmıyorum. Genellikle dizi ile alakası olanlar giriyor."

Peki ya benim dizi ile ne alakam vardı? Ben niye diziye girmiştim?

"Evet küçük hanım, sizin söyleyeceğiniz ve benin inanmayacağım şey ne peki?"

Aklımda ki soruları silen, bu soru olmuştu. Ne yapmalıydım? Sizce söylemeli miydim? Acaba söylesem ne derdi?



Evet, bu bölüm çok kısa oldu ama başka çarem yoktu.

Yorumlara söylemeli mi yoksa yöylememeli mi, yazmayı unutmayın.

Sonra ki bölümde görüşmek üzere💋😋

Sanalda YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin