Jennie
Bilinmezlik, boğucu hissettirmekten geri durmayan her andaydı.
Zaman kavramı yoktu.
Etkisinden uzun süre çıkılamayan çok fazla anı vardı. Eskiye dair anıların beraberinde getirdiği buruk hisler, mümkünmüş gibi daha da karmaşık bir hal aldığında öfke baş gösterirdi. Çünkü düşünmek bir noktada can sıkıcı bir hal alırdı. Çünkü Playhit'te yeri geldiğinde dozu tahmin edilenden yüksek olan yalnızlık hissiyatı, gittikçe batıyor olmana rağmen sana doğru uzanan bir el olmayışıyla eş değerdi ama bu her zaman geçerli olmayıp dengeleri bozmayı hedeflerdi, bazen beraber yürüdüğün birileri bulmanı isterdi ve bulurdun. Burada her karmaşıklığın sonu bile en nihayetinde belirsizlikle biterdi.
Beklenmedik duygusallıklar sağır edici bir uğuldama eşliğinde haber etmeden nüksederdi. Playhit bunun için vardı, oyuncuların umutsuz olduğuna dair en ufak bir şey sezdiği an tiz bir sesin baş ağrıtmasına izin verirdi ve akıllarını daha da karıştırmayı hedeflerdi. Bu gibi olası bir durum karşısında basit bir affallamışlık, o an için verilebilecek yerinde bir tepki olsa bile bu, alışılmışın çizgisini asla geçmiyordu.
Jennie, dışarıdan göründüğü üzere bir harabeden farksız hissetmesinin asla önüne geçemediğini fark ettiğinde sıkıntıyla ofladı.
En temel kural, hayatta kalabilmekti.
Ama şu an tek yaptığı tekrardan üzerinde yürüdüğü tahta zeminin düşmemesini ummaktı ve öylece yürümekti.
Buraya ilk geldiği kadar durdurulamaz hissedemiyordu kendini, bir şeyler onu dinç hissetmekten alıkoyuyordu.
Playhit'in grupları karıştırmak gibi beklenmedik bir hamlede bulunmasının üzerinden çok geçmemişti.
Taehyung ve Lisa'yı kaybettiğinden beri yürüyordu ama onları bulacağından emin değildi.Umutsuzdu.
Koridorun sonuna geldiğini anladığında tabanlarının ağrımasına aldırış etmeden trabzana tutunarak merdivenleri ağır ağır indi.
İlerlemeye devam edeceği sırada kafasını kaldırmasıyla görüş açısına direkt giren ve fotoğrafını gördüğü kadarıyla yabancı sayılmayan simaya karşılık, alaylı bir gülme sesi çıkardı ve ruhsuz bakışlarını hayretle kaçırdı.
Kendisinin gelmiş olduğunu fark eden Yoongi ise yalnızca merdivenlerin bitiminde öylece dikilmeyi sürdüren Jennie'yi dikkatle izledi.
"Senin burada ne işin var?"
"Bu soruyu sorması gereken bendim."
Jennie duyduğu tıkırtıyla rahatsız hissetmesine engel olamadan gözlerini yerde sabitledi.
Kırmızı şeritler yavaş yavaş kendini belli etmeye başlamıştı bile.
Zemin tahmini üzere tekrar parçalara ayrılacak ve düşecekti.
Yoongi de fark etmiş olacak ki, seslice oflayarak başını iki elinin arasına almış ve sonrasında her katta olduğu gibi boğucu renklerin ön plana çıktığı ve loş ışıklara sahip duvara asılı avizelerin çoğunlukta olduğu koridora kısa ve sinir bozucu bir bakış attı.
"Asla bitmeyecek."
Jennie ona cevap vermek yerine arkasından ilerlemeye başladığında tekrardan yorgun hissetti.
Nasılsa hep yaptığı şeydi ya, bozuntuya vermeden yürümeye devam etti.
Epey bir yürüdüklerinde koridorun çoktan geride bırakmış oldukları bir ucundan duydukları ses tanıdıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
playhit
Fanfiction[bts,bp] ༄ "Playhit'e hoşgeldin. İki tarafta birden yer alamayacağın bu oyun sonun olabilir. Dikkatli ol, iki grupta oyunun yöneticisi tarafından onaylanmış gruplar arasında. Sahte hesaplara kanarsan ve iki gruba birden girmeye kalkışırsan siteden b...