thirty one

2.2K 282 163
                                    

Jungkook, geride kalan Chaeyoung'a döndüğüne yüzünün bembeyaz olduğunu gördü, epey yorulmuşa benziyordu.

"Biraz daha dayan, diğerlerini bulduğumuzda dinlenmeye fırsatımız olacak, tamam mı?"

Chaeyoung güçlükle gülümseyerek sorun değil dercesine başını olumlu anlamda salladı. Yorgundu ama dinlenme işini birazcık erteleyebilirdi, değil mi?

Yavru köpek yanlarında paytak paytak yürürken Chaeyoung ona hüzünle baktı, buruk bakışı Jungkook'un gözünden kaçmış değildi.
İç geçirerek yere eğildi, köpeği kucağına aldı ve yürümeye devam etti. Chaeyoung yalnızca birkaç adım arkada kalmasına Jungkook'un tedirgin olduğunu, arada kendisine doğru kısa süreli bir bakış atıyor olmasından anlıyordu.

Herkes yorgundu, herkes birbiri için daima endişeliydi ve Chaeyoung, en son gelen toplu bildirimden sonra biraz olsun rahatladığını hissediyordu. Yine de arada onu huzursuz eden düşüncelerin baş göstermesine engel olamıyordu fakat bunları aklını meşgul etmesine izin vermeden defetmesi zor olmuyordu.

Ne olursa olsun, Jimin yaşıyor olabilirdi.

Epey bir süre yürüdüklerinde koridorun sonuna gelmişken Jungkook merdivenleri inecekti ki, Chaeyoung onun kolundan tuttu ve durmasını sağladı.

Jungkook bakışlarını takip ettiğinde merdivenlerin karşısında kalan kapının üzerinde yazan isimle Chaeyoung'a baktı.

"Hoseok, hiç çıkmamıştı değil mi? O yüzden bu odada ve biri kapıyı dışarıdan açmadığı sürece açması mümkün değil."

Jungkook kafasını sallayarak onu onayladığında Chaeyoung birkaç adımda kapının önünde durdu ve  kolunu kavradığı kapıyı, Jungkook'un tedirgin bakışları altında vakit kaybetmeden açtı.

Odanın içindeki Hoseok'un bakışları hayretle ikilinin olduğu tarafa dönerken oturduğu yerden tek ayağının üstünde kıvrak bir hareketle doğruldu.
Yüzündeki minnettar gülümsemesiyle telefonunu bel çantasına sıkıştırdığı gibi birkaç adımda kapının önünde durdu ve aniden Chaeyoung'a sarıldı.

"Nerede kaldınız siz ya? Şu an mutluluktan dans etmemek için kendimi zor tutuyorum desem yeridir." Dedi geri çekildiğinde, Chaeyoung ise ona yorgun gülüşüyle karşılık verdiğinde Jungkook, "Jisoo'yu da bulsaydık keşke." Dedi.

"Belki buluruz, yürümeye devam edelim."

"Bundan pek emin değilim, Hoseok'u bulmamız bu denli uzun sürmüşken Jisoo henüz olmaz. Playhit'in ne zaman işimizi kolaylaştırdığını gördün?"

Haklıydı.

Merdivenleri indiklerinde Chaeyoung kapıları incelemeyi ihmal etmiyordu, henüz ikinci kapıyı arkada bırakmışken Hoseok'un olduğu tarafta kalan, tahmini üzere birkaç metre ilerideki kapının üzerinde Jisoo'nun ismini görmesiyle durdu.

"Bütün şansımı Jisoo'nun isminin yazılı olduğu kapıyı görerek kullanmış oldum sanırım."

Jungkook kucağındaki köpekle adımlarını durdurduğunda kafasını Jisoo'nun olduğu kapıya doğru hızla çevirdi.

Bu biraz fazla değil miydi?

Chaeyoung yüzünde durumu beklemediğine dair afallamış bir tebessümle Jisoo isminin yazılı olduğu kapıya doğru adımlarken bu durumu ister istemez Hoseok da garipsemişti, kendisinden sonra onu bu kadar çabuk bulmuş olmaları tuhaftı.

Jungkook, telefonunun titremesiyle temkinli bir şekilde kucağında bir tuhaflık sezmiş gibi durmadan Chaeyoung'a doğru havlamakta olan köpeği, bakışları Chaeyoung'da takılı kalırken yere bıraktı.

playhitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin