Ama artık bir önemi kalmadı tabii dedi üzgün bir sesle. Sesinin yüksek çıkmasıyla Felix onu duymuş içeri gelmişti. Şaşkın gözlerle ne dedin sen diyerek Jısung a baktı.
Felix i sakinleştirmeye çalıştım,dışarı çıkmasını söylesem de beni duymuyordu. Elini tuttum ve ona yaklaştım. Kulağına eğilerek ''lütfen Felix beni dışarıda bekler misin?'' dedim. Felix gözlerimin içine sinirli bir şekilde baksa da kabul ederek avucunu sıktı. Dışarı çıkmasıyla Jısung a döndüm. Ama bana bakmıyordu bile. Kafasını çevirmişti. Benimle konuşmak istemiyor musun Jısung dedim kısık bir sesle. Çok sinirlenmiş olmalı ki cevap dahi vermedi. Gözümden akan bir yaşla odadan çıktım. En yakın dostumu mu kaybetmiştim. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Ne yapabilirdim, nerden bilebilirdim ki! Felix e eve gitmek istediğimi söyledim. Ve koridorda yavaşca yürüdüm.
Eve gelmiştim, Felix in yanağına bir öpücük kondurdum ve içeri girdim. Felix e bu konu hakkında konuşmak istemediğimi söylemiştim. O yüzden ikimizde hiçbir şey söylemiyorduk. Eve gelip üstümü değiştirdim ve rahat bir şeyler giydim. Kendime rahatlatıcı bir çay yapıp koltuğuma geçtim. Jısung u bu şekilde kaybetmek istemiyordum. Her ne kadar beni sevdiğini söylese de benim için hala çok önemli bir dosttu. Bir kaç gün sinirinin geçmesini bekleyip onunla konuşmayı planladım kafamdan. Arada kendimi rahatlatmak için çizim yapardım. Kalemlerimi ve defterlerimi getirip oturma odasına oturdum. Arka fon için müzik açmıştım tabiki. Müzik listemi ayarlayıp çizimime başladım. Bir saat kadar resmimle uğraştıktan sonra kendimi banyoya attım. Sıcak suyun altında hiçbir şey düşünmeden durdum bir süre. Sanırım şu sıralar olan şeyler beni çok yormuştu. Duştan çıkınca en sevdiğim maskelerden yaptım. Ve tırnaklarımı boyadım. Bazen yalnızlık hoşuma bile giderdi. Ruhumu tamir etmek için buna ihtiyacım oluyordu arada.
Akşam üstü kendini yavaş yavaş akşama bırakıyordu. Telefonuma baktığımda Felix den gelen mesajı görerek gülümsedim.'' Akşam 20.00 de yemeğe ne dersin?''
''Harika olur'' yazdım hemen. Hazırlanmalıydım. Çok abartmamalıydım. Ama şık da olmak istiyordum. Dolabımı karıştırdım hızlıca. En yakın zamanda alışverişe çıkma kararını verdim o anda. Elbiselerimi karıştırırken annemin bana aldığı o siyah elbise aklıma geldi. Onu giymeliydim.
Siyah elbisemi giyip aynada kendime baktım. Makyajımı yaptım ve sen sevdiğim kırmızı rujumu sürdüm. Tam zamanında Felix gelmişti. Kapıyı açtım ve Felix e gülümsedim. Beni baştan aşağı süzdü ve çok güzelsin Ha-Neul dedi şaşkın ama karizmatik bir sesle. Sizde çok yakışıklısınız Felix Bey diyip güldüm. EEE nereye gidiyoruz dedim gözlerimi büyüterek,küçük bir çocuk heyecanıyla. Sürpriz diyip beni arabaya bindirdi. Vardığımızda hava biraz serinlemişti. Ellerimi kollarıma götürüp kendimi ısıtmaya çalışırken Felix arkamdan sarıldı. Sonrada ceketini çıkarıp omuzlarıma yerleştirdi. Bir insan daha ne kadar tatlı olabilirdi!
Restoran dışarıdan çok şık gözüküyordu. İçeriye girdiğimizde farklı olmadığını gördüm. Çok güzel bir manzarası olan masaya oturduk. Gece denize vuran ayı izlemek ayrı güzeldi. Sandalyemi benden önce çekerek oturmama yardımcı oldu. Yemeklerimizi sipariş ettik. Ardından yanıma bir adam geldi ve elindeki gülleri bana verdi. Felix Bey sizin için hazırlattı güzel Hanım dedi. Gülleri alıp teşekkür ettim ve Felix e tüm aşkımla baktım. Gözlerimin içinin parladığına emindim. O kadar güzellerdi ki! Kokladım tüm nefesimle. Yemeklerimiz gelmişti. O an Felix le ramen yediğimiz gece aklıma geldi. Buralara gelebileceğimizi hayal dahi edemezdim. Çok mutluydum. Yemeklerimizi bitirmiş muhabbet ediyorduk. Felix bir an ayağa kalktı ve arkama geçti. Saçlarımı bir omzuma attı. Boynumda bir soğukluk hissettim. Bana kolye mi almıştı. İki yıldızın arasında Ha-Neul yazan bir kolye hemde. O kadar güzeldi ki! Yerimden hızlıca kalkıp boynuna sarıldım. Teşekkür ederim her şey için,bu çok güzel dedim kulağına. Bana bir şey almana gerek yok yanımda olman benim için en büyük mutluluk zaten Felix dedim utanarak.
Bu kadar olucak yıldızım diyip alnıma bir öpücük kondurdu. Nereye gitmek istersin şimdi diyerek gözlerimin içine baktı. Ne söyleyeceğimi bilemedim. Yanında her yere giderdim. O zaman bana gidiyoruz galiba yıldızım diyip elimden tuttu. Kalbim yerinden çıkıcak gibiydi.
Evine geldiğimizde beni hızlıca kendine çekti. Gözümün önüne gelmiş saçımı kulağımın arkasına attı. Her saniye yanında olmak istiyorum Ha-Neul. Seni her an özlüyorum diyip sarıldı. Bana her sarılışında nasıl sarhoş olabilirdim. Kokusu beni uyuşturuyordu. Ellerimi saçları arasına attım, sanırım hiç alkol almadan beni sarhoş eden tek şey Felix di. O anın vermiş olduğu cesaretle dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Sanırım sabaha kadar öpebilirdim. Ellerini belimde hissettim. Elbisemin fermuarını açmıştı. Siyah elbisemin yere düşüşünü izledim. Tenim onun gibi koksun istiyordum. Belimde olan ellerini boynuma getirmiş, boynumu öpüyordu. Hayatımın sonuna kadar yanında kalmak istiyordum. Fazlasıyla aşıktım ve aşkım sonsuza kadar sürücek kadar güçlüydü. Beni yatağa yatırdı ve bileğimden tutarak yatağa sabitledi. Derin sesi kulaklarımda,kokusu bütün bedenimdeydi.
8.BÖLÜM SONU...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA BAKARKEN
FanfictionDeniz çok berrak ve sakindi bu gece. Gökyüzündeki bütün yıldızları sayabilirdim. Annem de gökyüzünü çok sevdiği için adımı gökyüzü anlamında ki Ha Neul koymuştu.