Fazlasıyla aşıktım ve aşkım sonsuza kadar sürücek kadar güçlüydü. Beni yatağa yatırdı ve bileğimden tutarak yatağa sabitledi. Derin sesi kulaklarımda,kokusu bütün bedenimdeydi.
Sabah gözlerimi açtığımda ''acaba öldüm mü?'' diye düşünmeden edemedim. Çünkü yanımda yatan bir melek görüyordum. Dağılmış saçları,küçük çekik gözleri ve tatlı dudaklarıyla yanımda yatan melekten başka bir şey olamazdı. Üzerine güneş ışığı düşen bebeğimi bir süre izledim. Yataktan ayaklarımı uzattım ve yerdeki gömleği gördüm. Gömleği üstüme geçirip banyoya gittim. O kadar güzel uyuyordu ki! Uyandırmaya kıyamadım. Ona güzel bir kahvaltı hazırlamak için ses yapmadan mutfağa indim. Artık mezundum. Okul hayatım tamamiyle bitmişti.
Kahvaltı için o kadar dalmışım ki Felix in uyandığını görmedim bile. Mutfağın kenarında dikilmiş, tatlı tatlı gülümseyen Felix e baktım. Günaydın yıldızım diyerek yanıma geldi. Arkamdan sarılarak yanağıma bir öpücük bıraktı. Masayı hazırlamak için bana yardım etti. Masaya oturduğumuzda annemden gelen sesli mesajı gördüm. Baya bir merak ederek hemen dinlemek istedim.
Canım kızım, baban bahçede ayağını kırmış. Ama mezuniyetin varken sana haber verip telaşlandırmak istemedim. Hem yanımıza gelmiş olursun,hemde babanı görmüş olursun, meraklanma çok önemli bir şeyi yok.
Hemen annemi aradım. Babamın nasıl olduğunu sordum ve hemen geliceğimi söyledim. Hızlıca kahvaltımı yaptım. Ve uçak biletlerine baktım. Gece yarısı bir bilet bulmuştum. Hemen aldım. Felix yanıma gelmiş, beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Eve gidip bavulumu hazırlamalıydım. Hazır okul bitmişken ailemle biraz vakit geçirip geri dönebilirdim. Çünkü burda çalışmak istiyordum. Üstüme Felix in eşofmanlarından geçirdim. Birlikte benim evime gittik. Odama çıktığımızda dolabımdan valizimi çıkardım. Ve giyiceklerimi koymaya başladım. Bir hafta kadar kalıp dönücektim. Ama keşke benimle gelebilseydi. Bir haftada olsa onu çok özlüyordum. Valizimi hazırlayıp bir kenara koydum. Masamın üstündeki jenga yı gördüm. Ve Felix le birbirimize baktık. Gidene kadar biraz oynayabilirdik. Mutfaktan ikimize kahve ve tatlı bir şeyler getirdim. Jenga yı masanın üstüne koydum ve oynamaya başladık. Sanırım bu oyundan ilk defa bu kadar zevk alıyordum. Oynarken aklıma Just Dance geldi. Birden ayağa kalkarak dans etmeye ne dersin? dedim gözlerimi büyüterek. Harika olur ama kazananın bir ödülü olmalı dedi sırıtarak. Ne olabilir diye düşünürken... Eğer kazanırsam seni öperim demesiyle yanaklarım kızardı. Aklıma dün gece olanlar geldi. Utanarak Felix in gözlerine gülümseyerek baktım. Tamam,kabul ama ben kazanırsam hımm.. O zaman da ben seni öperim dedim dişlerimi göstererek. Just Dance i açtım. Şarkı başladı ve ikimizde senkronize bir şekilde dans etmeye başladık. Böyle yeteneklerin olduğunu bilmiyordum Ha-Neul diyerek güldü. O kadar eğleniyordum ki! Nefes nefese kalana kadar dans etmeye devam ettik. Bir an nefesimin yetmediğini hissettim ve yere çöktüm. Kollarımı açarak kendimi yere attım. Ben kazandım diyerek zıplayan Felix e baktım. Yere oturdu, üstüme doğru eğildi. Terlemiş suratına baktım. Islak saçları bile o kadar yakışıyordu ki! O zaman ödülümü alıyorum dedi ve dudağını dudağıma bastırdı. Saatin yaklaşmış olabileceği düşüncesiyle kapalı gözlerimi açtım. Dudaklarımı uzaklaştırarak, geç kalmıyoruz değil mi? diye sordum. Hadi bakalım bu seferlik öyle olsun Ha-Neul Hanım diyerek üstümden çekildi. Hemen üstümü değiştirmek için odama çıktım. Felix de evine gidip üstünü değiştirdi. Zilime bastığında koşarak açtım ve valizimi çıkarttım. Beni havaalanına kadar bırakıcaktı. Arabaya bindik. Havaalanına geldiğimizde Felix bagajdan iki tane valiz çıkarttığında şaşırmıştım. Şaşkın gözlerle Felix e baktım. Sensiz bir hafta nasıl dayanabilceğimi düşündün Ha-Neul? Eğer izin verirsen bende gelmek istiyorum, hem ailenle de tanışmış olurum dedi. Gözlerime mutluluktan dolan göz yaşlarıyla Felix e sarıldım. Tabii ki gelebilirsin, mutluluk duyarım dedim kollarım boynundayken. O zaman ne bekliyoruz,uçağı kaçırmadan gidelim artık diyen Felix in elini tuttum ve koşmaya başladık. Uçakta Felix in omuzunda uyumaktan daha güzel ne olabilirdi ki! Gözlerimi kapattığım omzunda aklıma Jısung u getirmeden edemedim. Acaba iyi miydi? Onu çok üzmüş müydüm? Tekrar onu kazanmak için bir şeyler düşünmeliydim.
Vardığımızda hemen annemi arayıp geldiğimi haber verdim. Ve yanımda bir sürpriz konuk olduğunu da. Taksiye atlayıp ailemin yanına gittik. Bu şehri özlemiştim. Gelmeyeli baya olmuştu. Kapıyı çaldım ve açan annemin üstüne atladım hemen. Onları çok özlemiştim. Felix i önce annemle tanıştırdım. Ardından içeri koşarak,yatan babamı gördüm. Canını acıtmadan ona sarıldım. Ve Felix i babamla da tanıştırdım. Aileyle tanışma merasimi bu kadardı. Çünkü bir kardeşim yoktu. Hala geç saat olduğundan uyumak için hazırlandık. Felix i odama götürdüm ve çocukluğumun geçtiği odayı gösterdim. Burayı özlemiştim. Ama artık beni bekleyen daha güzel şeyler vardı. Felix e yatağını hazırladım ve sonunda uyuyabildik. Çok yorulmuştum.
Ertesi gün uyandığımızda ailecek güzel bir kahvaltı yaptık. Babamın iyi olduğunu görmek bana da iyi gelmişti. Alçısı çıktığında bir şeyciği kalmıyıcaktı. Felix e doğup büyüdüğüm şehri göstermek için sabırsızlanıyordum. Hazırlanıp şehrin güzel sokaklarında gezmeye başladık.
Arada arkamdan sarılıp yanağıma öpücük konduruyordu. Birlikte gittiğimiz her yeri güzelleştirebilirdi. Buna emindim. Yanında olmak en büyük mutluluğumdu.
9.BÖLÜM SONU...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA BAKARKEN
FanfictionDeniz çok berrak ve sakindi bu gece. Gökyüzündeki bütün yıldızları sayabilirdim. Annem de gökyüzünü çok sevdiği için adımı gökyüzü anlamında ki Ha Neul koymuştu.