BÖLÜM 25: Sorgu

54 6 0
                                    


Mehtap ' tan

"Dökül! Şimdi! Neden o haldeydiniz? "

Kollarımı göğsümde bağlamıştım ve ayakta Can ile Merve ' nın suçlu bir şekilde kafalarını eğip baktıkları masanın karşısında ayakta bekliyordum. Sorguya çekiyorum da denebilir.

Geldiğimde neredeyse dib dibelerdi. Ben kıskanırım etrafımdaki kişileri. Hem tanımıyor bile Merve bunu. Hem de sinir olmuştu buna. Niye dib dibeler? Merve ' me yaklaştı! Buda benim sinirlenmem için yeterli bir sebep. Dediğim gibi kıskancım. Neyse.

Ah Ulaş ta oturmuş sessiz sessiz izliyor. Sinirlerimi bozuyor herkes.

En sonunda tepem attı. Elimi önümdeki masaya sertçe vurdum ve konuşmaya devam ettim.

"Soru sordum!"
"Ya bak şimdi Mehtap-" diyen arkadaşımın lafını kesip araya giren bir kaba koyuyorum şuraya.

"Abartmıyor musun?"

Bak bir de abartıyormuşum. Bence bu salak. Uykum da var. Ay uykum olmasa baya söverdim ben buna da uykum var. Neyse.

"Abartmıyorum. Benim arkadaşımla neden o kadar yakındın? "
"Bak-"
"Soru sorma! Cevap ver!"
"Peki. Sinirlendirdi beni arkadaşın. Ben de -"
"Sen de sıkıştırdın mı? Hiii! Ne kadar kabasın. Zor kullanmaya utanmıyor musun! ? Terbiyesiz! Sen nasıl bir kıza istemediği bir şeyi yapabilirsin!?"

Dediklerim karşısında üçü de bana şaşkın bir şekilde bakıyordu.
Ne var!?
Ben gayet doğru anladım bence.

"Yok artık!" Diyen yine Ukala Şey idi yani 'Can'.

Tam ağzımı açmış derin bir nefes almış konuşmaya hazırlanmıştım ki Ulaş araya girdi.

"Mehtap! Bu konuyu konuştuğumuzu sanıyordum. Ayrıca -"

"Ne konuştunuz? "
Tahmin edin araya kim reklam gibi  girdi. Doğru tahmin. Merve. Yani Meraklı Dedikoducu.

"Ben sana sonra anlaticaktim kanka."
"Ha tamam."

"Anlatacak mısın? "
"E bi zahmet. Sen ne sandın?  Beni kankamın yanından alıp özel anlattın diye ben ona anlamayacak mıyım?  Kusura bakma ama ister işte ister isteme ben her halükarda anlatacağım. Kankam o benim." Deyip Merve ' ye öpücük attım. O da bana attı. Kankam benim. Ay Canım. Kuzu ciğerlerim kaynadı yine.
Neyse.

"Peki. Herneyse. Belki de sakince dinlemeliyiz. Eminim mantıklı bir açıklamaları vardır."
"Ya yoksa?"
"Ama yine de dinlemeliyiz."

Kararsız bir şekilde Ulaş' ın yüzüne baktım. Peki sanırım sakin olmalıyım.

"Tamam. Sakinim. Anlatın bakayım."

Can nefes alıp anlatmaya başladı.
Farkettiniz mi Can dedim. Yani sakinim.

Ama Can konuşamadan Merve araya girdi.

"En sade şekilde anlatıyım sana Mehtap. Ben senin tekmene gülüyordum. Bu da sinirlendi.-"
"Sensin 'bu'"
"Susar mısın bir. Neyse sinirlendi bu. 'Gülme' falan dedi. Ben gülmeye devam edince de beni duvara yapıştırdı."

Biraz düşündüm. Biraz daha sıkıp terletebilirim Ukala Şey i. Ama istemedim. Zaten eve gidince Merve den daha detaylı öğrenirdim.

"Peki. Çıkın artık da uyuyayım. Yoruldum."
"Mehtap buraya gelme sebebimiz hatırlıyor musun? "
"Bura benim sınıfım Ulaş"
Tabiki hatırlıyorum. Ama ne gerek var.
"Mehtap, hatırladığını biliyorum. Hadi."
Gözlerimi devirdim. Sizden de birşey kaçmıyor Ulaş bey.

"Peki . Can , ben sana biraz fazla çıkıştım öğle arasında. Ama bence ben de haklıyım." Ulaş ' ın ufak bir boğaz temizlemesi ardından alttan almam gerektiğini kendime hatırlattım. Elbet alırım bunun intikamını.

"Tamam. Çok da haklı değilim. Sen sadece bir kadını korumaya çalıştın. Bu... yaşadığımız dönemde bu yaptığın çok önemli. Ama ben de sahiplendiğim birine birşey söylenmesini kaldıramadım, istemedim. Bence ikimiz de haklıyız. Ve bence biz iki haklı insan olarak barışabiliriz. Sence ?"

Bu yorumu ve kendimi de haklı çıkaran konuşmama Ulaş ' ın göz devirdiğini gördüm göz ucuyla. Dışarıda iken de yapmıştı.
Biri hatırlatsın da şunun gözlerini oyayım.

"Yani benden özür diliyorsun öyle mi Mehtap?"

"Evet öyle de denebilir. Barıştık mı?" Bunu söylerken ufak bir tebessüm etmiş ve gözlerimi kırpıştırmıştım.
O arada Merve araya girdi. "Ne? Ama-" Tabi ben de onun konuşmasının arasına girdim. Bekle anlatacağım bakışlarım ile. "Az bekle kankam. Sonra döneceğim ben sana."

Ve tekrar Can ' a döndüm.

"Ama bana tekme de attın."
"Ay öyle de olmuştu değil mi?"
"Evet."
"Ay o, o zamanki sinirle olmuştu. Uykum vardı. Uykumdan uyandırılınca sinirleniyorum. Hem de sinirliydim de biraz. Yok saysak? "

"Ne karşılığında?"

Yaşaman mesela. Olmaz mı ? Ulaş gözlerimdeki cinayet isteyen ışığı görmüş olacak ki tekrar boğazını temizledi. Peki... Nazik.

"Çikolatalı pasta yeriz bir ara." Aklıma anca bu geldi.

"Hesap senden?"
"Tabi."
"Kabul. Affettim seni."

Allah razı olsun bacım.

"Tamam. Artık çıkın da uyuyayım."

"Peki. Neyse seninle tanıştığıma memnun oldum Merve. Sonra görüşürüz ve iyi uykular Mehtap."
Tabiki bu kibar ve sakin kişi Ulaş.

"İyi günler kızlar. "

Dedi ve çıktılar. Sonunda uyuyacağım. Sırama ilerledim ve kollarımı masaya, kafamı da kollarıma koydum ve uyumaya başladım. Merve de yorgun olmalı ki uyumadan önce onun da benim gibi yaptığını gördüm.

Sınıfın kapısı sessiz ve  yavaşça açıldı, seven çocuk ilk önce kafasını sonra da vücudunu sınıfa soktu.
Sakin, sessiz ve temkinli adımlarla Gamzeli Kız 'a yaklaştı. Eğilerek kızın yanağına işaret parmağıyla yavaşça okşadı. Uyanmasından korkuyordu. Yavaşça duyulmasından çekinerek kendinin bile zor duyduğu bir şekilde söylendi.
'Ah be Gamzeli'm seni kendimden bile kıskanıyorum. Keşke seni alıp kalbimde saklayabilsem. Emin ol kimsenin bir şey yapmasına izin vermem. Seni seviyorum.'
Son kez kızın yanağını okşadı ve geldiği gibi sessizce, temkinlice, kimseye görünmeden çıktı sınıftan.

Ama seven çocuk kimseye gorunmedigini düşünürken onu, sınıfa girip çıkarken gören biri vardı.

Yine bir bomba bırakmadan bitiremedim bölümü. Uzatmayacağım.
Sarıldım sayın.

Anonim: Kanguru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin