Hepinize iyi okumalar. Arkadaşlar lütfen bölüme başlamadan önce oylamayı unutmayalım🌼
Ya hayır anlayamıyorum yüzümde bir şey mi var da bu adam hala bön bön bakıyor?
- Hala kolumu neden tuttuğunuzu anlayamıyorum.
-Pardon ben bir soru soracaktım.
-Kolumu tutmadan da sorabileciğinizi düşünüyorum. Çünkü fazlasıyla canım acıdı.
- Özür dilerim farkında değilim. Ben babamın durumunu soracaktım size.
Demek Doruk Bey babası. Hiç benzemiyorlar birbirlerine. Çünkü babası kendisinden daha kibar ve naif. Bide bu insafsıza bak ne kadar acımasız ve kaba. İç sesimi susturup cevap vererek konuşmaya başladım.
-Babanızın durumu gayet iyi beyefendi, her şey yolunda gidiyor fakat neden hala kriz geçirdiğini bilemiyoruz. Büyük bir ihtimal aldığı bir haber veya o günkü yaşadığı stresden dolayı olabilir . Bu yüzden ikinci bir atağı kaldıramayabilir. Yani dikkatli beslenmesi ve günlük spor yapması lazım. Şimdi cevabınızı aldıysanız lütfen kolumu bırakır mısınız?
Şükür! Anlayabildi. Kolum morarmış ya resmen. Abartma Özüm ya ne morarması altı üstü tuttu yani. Tutmak mı? Sökseydi bari. Gözlerimi kendi etrafında dönderip iç sesimle tartışmayı kestim. Daha sonra kolumu ufalaya ufalaya odama doğru yönelip gidiyordum ki;
-Sabah ki çay olayı için özür dilerim, bilerek yapmadım, kusuruma bakmayın.
Demesiyle geri döndüm. Aslında o kadar kaba değilmiş yani ben fazla abarttım sanırım, hayır ya ne abartacağım yandım ya resmen elbisem gitti elbisem. Neyse ne Özüm sonuçta özürünü diledi bence o kadar da sert değilmiş dedi sağ tarafımdaki iç sesim. Ona hak verdim.
-Önemli değil beyefendi, ben sadece özür dilememenize kızmıştım.Keşke sabah dileseydiniz. Neyse yani geçti zaten size iyi günler,
tekrardan geçmiş olsun.-Burak.
Anlamadım bu neydi şimdi?
-Anlamadım?
-Adım diyorum Burak.
-Adınızı sorduğumu hatırlamıyorum.
Kollarını birbirine bağlayıp konuşmaya başladı bay bilmiş.
-Zaten sorman için değil beyfendi dememen için söylemiştim.
Bak bak bak ! Allahım sen bugün beni nelerle sınıyorsun. Sanki bir mıknatıs var böyle çekiyorum. Yanına doğru ilerledim ve ;
-Siz ne kadar isminizi söylesenizde ben size yinede beyfendi sıfatıyla sesleneceğim çünkü hastamın oğlundan başka birşey değilsiniz benim için. Ama olsun önemli değil yinede bu arada ben Özüm, Özüm Aksoy.
Deyip odama doğru ilerledim heybetli heybetli ve içeri girdim. Kendimi koltuğa attığım gibi gözlerimi kapattım.
Sadece biraz dinlenmek istiyorum yaa! Sizce bu mümkün mü? Tabiki de hayır! Eğer bir yakın arkadaşınız varsa ve deli ise bu asla mümkün değil. Ceren' in odaya girmesiyle gözlerimi açtım. Koltuğa oturup güzel bir soluk verdi ve;-Off Özüm var ya bacaklarımı hissetmiyorum.Öldüm öldüm dirildim bugün.
-Tüh görüyor musun? Sanki benim senden aşağı kalır yanım var. Sen olanı bilmiyorsun.
-Özüm çatlatmasana kızım anlat hadi.
Onu biraz daha meraklandırmak için sustum . Meraklanınca çok sinirleniyordu ve Cereni sinir etmek çok hoşuma gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDE TUTUKLU
Teen Fiction" Neydi insanları çıkmaza sokan? Neydi kurtuluş yolu? Hayat o kadar acımasız ki insanlar darbenin nerden geleceğini bilemiyorlar . Aslında hayat değil acımasız olan, insanlardır hayatı acımasız yapan. İşte onlarda bilmiyorlardı. Hayat onlara o kadar...