Bölüm 1

25 5 2
                                    

Konağın ihtişamlı merdivenlerinden süratle indim. Kapıdan içeriye giren babam, görüş alanıma girdiği gibi ona doğru koştum. Üzerine zıpladığım gibi babam kollarıyla beni kavradı. Yüzüne yerleşen gülümsemesinin ardından, "Kızım" dedi.

"Baba." diyerek haykırdım.

Arkamdaki kız kardeşim, narin adımlarına son vererek durdu. Elini havada sallayarak, "Hoşgeldin babacığım." dedi.

Babamın kucağından çevik bir hareketle indim. Elindeki çantasını komidinin üzerine koyduktan sonra salona doğru geçtik. Sarı ışıkla ortalığı fütursuzca aydınlatan avize, ona eşlik eden ay ışığı bize gülümsüyordu.

Hizmetçilerden biri babamın ceketini aldıktan sonra, büyük koltukta oturan büyük babam "Hoşgeldin oğlum." diyerek, elindeki piposunu küllüğe yerleştirdi. "Babam her zaman oturduğu koltuğa otururken, "Hoşbulduk baba." diyerek cevap verdi.

Bütün gece babam ile birlikteydim. Bana neler yaptığını teker teker anlattırdım. Saat gece yarısına yaklaşıyordu ki, yukarıdan amcamın kızı "Melis." indi.

Kendisinden çok hoşlanmıyordum. Onu ikiyüzlü olarak görüyordum. Babamın, amcamın yanındaki davranışlarıyla tek başımızayken davranışları tamamen farklıydı. Buna da ancak iki yüzlülük diyordum. Çok fazla onu takmayarak babamla ilgilenmeme devam etmiştim. En sonunda gece yarısında bütün malikanedeki herkes odalarına çekildi.

Kapı kolunu çevirerek kapıyı açtım. Odamın tam karşısında bir pencere, pencerenin önünde de yatağım vardı. Odanın sağ köşesindeki pencerenin yanında dolabım diğer eşyalara isyan edercesi duruyordu. Dolabın heybeti diğer eşyaları gölgeliyordu.

Kendimi yatağa bıraktım. İsmim Hazal'dı. Büyük bir ailenin küçük bir kızıydım. Ailemiz için iş her şeyden önce gelirdi. Bu düşünceyi desteklemiyordum. İş aileden önce gelmemeliydi gelemezdi.

*-*-*-*-*

"Nasıl olmuşum." diyerek sordum en yakın arkadaşım, Nehir'e.

"Çok güzel olmuşsun. Oradaki en güzel kızın sen olacağından hiçbir şüphem yok."

Aynada kendime baktım. Sarı-kumral saçlarım dalgalı dalgalı, omuzumdan aşağıya süzülürken, elbisenin üst dekorunu süslüyordu.

Nehir bana gülümseyerek, "Zaten geç kaldın hadi git." dedi yüzündeki gülümseme ile.

"Keşke sende gelsen."

Nehir yüzündeki gülümsemeyi koruyarak, "Üç büyük aile ve fertleri orada olacak. Benim gibi bir avam tabakadan birisi orada olması uygun değil sanırsam. Birde herkesin o alaycı bakışlarını görmek istemiyorum."

"Sana kendine 'avam' demeni kesmeni söylemiştim."

"Herkesin düşündüğü şey  bu."

Nehir'e öfkeli bir şekilde baktım. Nehir 'tamam tamam' dercesi ellerini kaldırdı. 

"Sen gelmiyorsun. Peki onu görünce ne yapacağım."

"Bu durumu aştığınızı zannediyordum."

"Evet" diyerek cevap verdim. "Ama yinede onu görünce ne diyeceğimi bilemiyorum. Ahmaklaşıyorum adeta."

"Her zamanki gibi ol yeterli." dedi ve bütün ihtişamıyla kapıyı açtı. Uzunlamasına giden loş ışıklarla aydınlatılan koridordan yürümeye başladım. 

Durmadan ne yapacağım. Onunla nasıl konuşacağımı düşünüyordum. Heyecanımı nasıl dindirebilirdim acaba. Derin derin nefes almaya başladım. Ardından 10'a kadar yavaş bir şekilde saydım. Aklıma gelen bütün yöntemleri denedim ama bit türlü heyecanımı bastıramadım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İmkansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin