Geri Dönüş

213 15 4
                                    

PEK İÇİME SİNEN BİR BÖLÜM OLMADI ASLINDA. YENİ BÖLÜM BU KADAR GECİKTİĞİ İÇİN ÖZÜR DİLERİM ^_^

Sabah uyandığımda üstümden tır geçmiş gibiydi gözümü zorlukla araladığımda gözüme dolan yakıcı güneş ışığı sebebiyle gözlerim yaşarmıştı. Kendimi yatakta dikleşirdim ve bir süre öylece yatağımda oturdum. Alexis ve ben bu gün alışverişe gitcektik çünki Nash'in doğum günüydü. Yatağımdan kalkıp dolabıma gittim. Kalın askılı diz hizasından biraz daha kısa olan pudra rengi elbisemi giydim. Saçlarımı taradıktan sonra aşağı indim Alex ve Amber oturmuş birşeyler konuşuyorlardı. Beni görünce ikiside bana odaklandı. Kendime bir baktım çünki bana çok garip bakıyordu. Alex yerinden fırlayıp odasına koştu. Gözlerimi Amber'a dikmiş neler olduğunu anlamaya çalışıyordum anlamış olucakki bende bilmiyorum dercesine alt dudağını sarkıttı. Arkamda diyduğum sesle yerimden sıçradım. Jess uykulu bir şekilse yanımıza inmişti. Saçları dağılmış ve uyumaktan gözleri şişmişti üstündeki ayıcıklı pijama ile birleşince çok komik durmuştu.

"Hey Ash günaydın ve nereye" tam ağzımı konuşmak için açmışım ki kolumdaki el beni peşinden sürüklemeye başladı.

"Merhaba Jess, görüşürüz Jess" evden çıktığımızda kendimi durduramıyordum ve sürekli gülüyordum.

"Hey Ash neye güldün bu kadar" kendimi sakinleştirdim.

"Jess' in yüz ifadesini görmedin mi?" Aklıma gelmesi tekrar gülmeme sebep oluştu.

...

Elimde tuttuğum 3 tişort arasından hangisini almam gerek bilemiyorum. En sonunda önünde "just do it" yazan kırmızı tişörtü almaya karar verdim. Elimde duran iki tişörtü tesgaha buraktım ama ben burakmadan Alex yeşil renk tişörtü alıp kasaya koştu.Bende onun peşinden koştum. Hediye paketlerini alıp dışarıya oturcak biryer aramaya başladık. Sonunda kahfe içebileceğimiz bir yer bulduk. Kahfelerimizi yudumlarken Alexis beni konuşturmaya çalışıyordu ama pek keyfim yoktu bunu anlamiş olmalıydı.

"Ashley sen iyimisin sabahtan beğri hiç konuşmuyorsun."

"İyiyim Alexis sadece pek konuşmak istemiyorum." Kafasını anladım manasında salladı.

"Ha bu arada okuldan bir hafta izin aldık zaten yeni başladıği için sorun olmaz merak ettme." Bir kaç gün içinde beni en çok sevindiren haber buydu.

...

Eve vardığımızda yorgunluktan ayaklarım sızlıyordu. Odamaçıktım rahatlamak için en iyisi kendimi sıcacık bir duş olduğnu düşündüm ve Nash'in hediyesini yatağıma fırlatım banyoya girdim. Sıcak suyun yorgunluğuma iyi gelmesini umuyordum ama çok işe yaradığı söylenemezdi. Asķida duran havlularıma sarındım ve tekrar odama gittim. O anda akşam için giyicek birşeyler hazırlamadığım aklıma geldi. Dolabımdaki renkli elbiselerin arasından nihayet bir tane siyah mini bir elbise bulabilmiştim. Elbisenin sırtı belime kadar açıktı önden ise ince bir askısı vardı genelde straplez giyerdim ama bu elbise hoşuma gitmişti. Elbiseyi üstüme geçorip aynanın karşısına geçtim. Her zaman olduğu gibi Amber odama daldı. Üstümdeki elbiseye bakarak dolabıma yöneldi. Dolaptan bişeyler bulmaya çalışırken bir yandanda benimle konuşuyordu.

"Ash bu elbise hiç senin giyeceğin türden bir elbise deyil." Bu konuda haklıydı.

"Bilmiyorum bu gün bunu giymek istedim." Sonunda aradığını bulmuş olmalıki sevinçten zıplamıştı.

"Ash dolabını bir ara düzeltmelisin tatlım" elindeki ayakkabıyı bana uzattı. Yüksek topuk ve elbisem ile aynı renkti. Önündeki zımbalar ise ona deyşik bir hava katıyordu. Ayakkabıyı ayağıma geçirdim ve tekrar Amber'ın karşısına dikildim.

"Biraz bekle"diyip odadan çıktı. 5 dakika sonra elinde siyah deri zincirli bir kemerle tekrar odama gelmişi. Elindeki kemeri elbise ve eteyin birleşme noktasına taktı. Elbisenin önü çok böş olduğündan kemer çok hoş durmuştu.

"Teşekkürler Amber sen olmasan ne yapardım." Amber ile birbirimize sarıldık ve o da hazırlanmak için odasına gitti. Saçımı yapmak için tekrar banyoya gittim. Uzun bir süre aynadaki görüntüme boş boş baktıktan sonra saçımın uçlarına hafif maşa yapmaya karar verdim. Hafif bir makyaj da yaptıktan sonra tekrar odama gittim. Bahçeden müzik sesleri geliyordu. Odamın camından baktığımda davetlilerin yavaş yavaş geldiğini gördüm. Yatağımın üstümde duran hediye paketini alıp alt kata indim. Bir kaç dakika sonunda evden çıka bilmiştim. Bahçee hediyelerin konulduğu yeri arıyordum. Sonunda gördüğümde hızla masaya doğru ilerlemeye başladım. Bir kaç adım sonunda biriyle çarpışmıştım. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda delirdiğimi sanmıştım.

"L-Luke...

Hayaller Parkı // Nash GrierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin