Ayrılık

98 6 2
                                    

Hepinizden çok özür dilerim uzun zamandır hiç bölüm yazamadın aklıma kurgu gelmedi ve saçma olmaması için ara verdim ama bundan sonra daha sık yazacağım...

Nash'i ittirip koşarak ordan uzaklaşmaya çalıştım. Ama sanki bir güç beni tutuyomuş gibi yürüdüğümü bile hissedemiyodum. Sınıfın önüne geldiğimde Nash bana yetişmiş konuşmaya çalışıyordu ama kulaklarımdaki uğultu hem onu dinlememi hemde sesleri algılamamı güçleştiriyordu. Sınıftakı eşalarımı alıp okul kapısına doğru yürümeye başladım. Tam kapıdan çıkıcakken Nash sert bi şekilde kolumu tuttu.
"Lütfen" neye lütfen dediğini bile bilmiyordum onu dinlememiştim.
Birkaç saniye boş boş gözlerinin içine baktım ve hemen sonra kolumu kurtarıp hızlı adımlarla okuldan çıktım. Okulla evin arasındaki mesafe o kadar da fazla değildi hem düşünmek hemde nefes almanın iyi geleceğini düşündüm.
...
Sonunda eve vardığımda beynim bir kazan gibiydi düşünmekten ve ağlamaktan artık kendimi tükenmiş hissediyordum.
Evin kapısını açıp kendimi salondaki koltuklardan birine bıraktım. Artık ne düşünmek nede ağlamak istiyordum. Sadece kafamı dağıtmak vardı aklımda.
...
Uyandığımda hava kararmıştı. Havanın bu denli kararmasına ramen evde kimsenin olması tuhaftı. Yattığım koltuktan doğrulup odama çıktım. Dolabın üstünde duran valizimi zorlu uğraşlarımdan sonra sonunda alabilmiştim. Valizin alabildiği kadar eşalarımı valize tıkmaya başladım. En son işim bittiğinde zar zor valizi kapatıp merdevenlerden aşağıya indkrmek için çabalamaya başladım bu seferde tam son basamamta ayağım takıldı ve yere yapıştım. Ama bendeki bu şansla ağir valizimde benim üstüme düştü. Valizi üstümden itip ev telefonunun olduğu masaya doğru yürümeye başladım ama bu seferde ayağımı koltuğun köşesine çarpmıştım. Şansıma söverken sonunda telefonun yanına başıma başka bir olay gelmeden gelmiştim. Derin bir 'oh' çekip annemin numarasını tuşladım.
"Kızım?"
"Anne şu beni yazdırdığınız okul nerede ve ismi ne." Annem bana okulun ismini söyledikten sonra bana orda bir ev ayarladıklarını söyledi ve evin adresini verdi.
Annemle vedalaştıktan sonra bilgisayarın başına geçip kendime uçak bileti aldım. Kızlar daha ortada olmadıkları için masada duran beyaz kağıdı elime aldım ve annemle konuştuklarımızı ve artık burada kalmayacağımı kısaca anlatan bir mektup yazdım ve madaya bıraktım. Asıl soruna gelirsek bu saatte nasıl gidicektim ben. Telefonu cebime atıp koşarak evdan çıktım kapıyı kitledikten sonra birkaç dakkika öylece kapıya baktım. Burada neler neler yaşamıştım ama şimdi kemdi isteğim ve biraz mecburiyetten bırakıp gidiyordum. Ben orda şizofren gibi boş kapıya bakarken sokağın sonundan gelen araba sesiyle bir umut sokağa koştum. Evet ilk defa şamsım yüzüme gülmüştü. Taksiyi durdurdum valizimi bagaja attıktan sonra adama gideceğimiz ueri söyledim ve kafamı cama yaslayıp dışarıyı seyretmeye başladım. Sonunda havaalanına geldiğimizde adama parasını verip valizimle birlikte havaalanının kapısına doğru yürümyeye başladım.
...
Uzun süren yolculuktan sonra sonunda gelmiştim türkiyeye. Babamın iş arkadaşlarının türk olmasına seviniyordum. Eskiden sık görşürdük. Benimle yaşıt bir çocukları olduğu için türkçe biliyordum. Çocuğun ismi Berkeydi çocukluğumuzdan beğri hep birlikte takılırdık ama o bana türkçe öğretmek için yanımdayken hep türkçe konuşurdu. Bunun için ona bağırdığım zamanlara sövüp. Yürümye başladım sonunda boş taksi bulunca annemin vetdiği adresi verip telefonumu elime aldım. Daha açmamıştım bile. Ama kızların cevapsız aramalarının ne kadar fazla olduğunu tahmin ediyordum. Telefon tam açılmıştı ki çalmaya başladı kim olduğuna bakmadan açtım.
"Efendim." Birkaç saniye kimse konuşmasada sonunda karşıdanda ses gelmişti
"Ash." Duyduğum ses kendime sövmem için fazla geçerki bur sebepti. Ah salak Ashley senin ne haddine lök diye telefonu açmak.
Galiba ilk kez iç sesim konuşmuştu Türkiye beni çabuk değiştirdi.
"Nash." Karsıdan yine ses gelmedi.
"Ashley seni çok merak ettik ve ne demek okul değiştirmek." Birkaç saniye konuşmadan durduktan sonra aniden bağırmamla şöför bile irkilmişti.
"Sanane Nash sanane!" Cevap vermesine izin vermeden telefonu suratına kapattım. Taksi şöförü hala mantıksız ve biraz ürkek gözlerle bana bakıyodu. Galiba az önce ne dediğim anlamamıştı.
"Şey. Ani tepkim için özür dilerim arkadaşımla kavga ediyodukta." Adam rahatlayarak gülmeye başladı. Verdiğim adrese gelene kadar taksiciyle sohbetetmiştik tatlı bir adamdı. Buralarda yeni olduğum için ne olur ne olmaz diye kartınıda vermişti bana.
Annemin verdiği adres iki katlı bir evdi ama zaten evde yaşayanlar vardı. Cebimden telefonu çıkarıp annemi aradım.
"Alo Ashley nerdesin şimdi."
" anne ben verdiğin adresteyim ama bu ev dolu." Annem sanki dediğim komikmiş gibi gülmeye başladı.
"Normal kızım orası öğrenci evi. Sende ev arkadaşlarısın hem oraylada kaynaşmış olursun. Neyse ben kek yapçam hadi kapat." Bişey dememe izin vermeden telefonu kapattı. Telefonun kapalı ekranına bakıp kendimce sövmeye başladım hayatıma.
Sanki git gide ağırlaşıyomuş gibi gelen valizimi sürükleyerek evin kapısına geldim ve zile bastım. Kapıyı benim yaşlarımda bir kız açtı. Beni süzüp konuşmaya başladı.
"Sen Ashley olmalısın." İsmimi telafuz ederken zorlanmıştı.
"Evet ama sen... Aslı de." İsmime en çok benzeyen türkçe isim buydu berke'de bana hep Aslı derdi. Kız içten bir şekilde gülümseyerek kenara çekildi ve içeri girmem için yol açtı.
"Aramıza hoşgeldin Aslı."

Hayaller Parkı // Nash GrierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin