Saçmalıklar ve klişeleer ama konu yoonmin olduğu zaman benim için farketmiyor ehe
İyi okumalar~
-
''Çok gerginim.'' diye mızmızlandım Jungkook'un yakamı düzeltmesine izin verirken. ''İlk defa böyle bir toplantıya katılacağım, doğru yapabileceğimden emin değilim.''
''Sen zaten pek konuşmayacaksın Jimin, her şeyden bay Jung sorumlu.'' Jungkook'un güven verici sesi bile endişelerimi azaltmıyor, aksine beni daha büyük bir heyecanın içine sokuyordu.
Jungkook'un beni bırakmasıyla kendimi aynaya bakarken buldum ve doğruyu söylemek gerekirse, gerçekten de takım elbise içerisinde iyi görünüyordum. Ama bu toplantının iyi geçeceğini ve her şeyin sorunsuz olacağını göstermiyordu. Şirketimiz için önemli bir toplantıydı ve söylenilenlere göre görüşeceğimiz şirketin başındaki adam, kolay beğenen biri sayılmazdı bu yüzden işimiz her zamankinden daha da zordu.
''Bay Jung'ı iyi izle, ileride sen de öyle olacaksın.'' diye konuşmaya başladı Jungkook aynada dikkatli bir şekilde saçıyla ilgilenirken. ''Heyecanlı olduğunu belli etme ve rahat olmaya çalış, ama saygından da ödün verme. Ona yardımcı olman da gerekecek bu yüzden dikkatini konuya versen iyi olur. Sakın aklın başka bir yere gitmesin. Tamam mı?''
''Yakışıklı birileri varsa işler değişir.'' dedim ortamı yumuşatmaya çalışarak. Jungkook'un bana kızacağını düşünsem de, beni onaylayan bakışlarla karşılaşmam bir olmuştu.
''Zaten geri geldiğinde her detayı alacağım senden, ama yine de odağını kaybetmemeye çalış sen.''
Sesli bir nefes verdim ve başımı salladım. Eşcinsel olmak da zordu, erkekler birini etkilemek istediği zaman -özellikle eşcinsel ise- fena seksi varlıklara dönüşebiliyorlardı ve siz de karşı koyamıyordunuz. Neyse, şuan bunu düşünmenin sırası mıydı? Gitmem ve başarıyla tamamlamam gereken bir toplantım vardı, kendime gelmem gerekiyordu.
''Umarım oradan sağ çıkabilirim, Kookie.'' dedim saçımı son bir kez daha düzeltirken. Daha sonra da Jungkook'a doğru döndüm ve gülümsemeye çalıştım. O ise o sırada aynada kendi ile âşk yaşamakla meşguldü. ''Bana başarılar dile, tamam mı? En iyimi yapmaya çalışacağım.''
''Başarılar, yakışıklı hyungum.'' diyerek bakışlarıma karşılık verdi ve omzuma bir kaç kez vurdu.
Umarım iyi geçen bir toplantı olurdu.
-
Daha başlamamış olan toplantının kötü geçeceğinden adım gibi emin olmam uzun sürmemişti.
''Gerildiğini bu kadar belli etme, gelecekler birazdan.'' dedi Bay Jung kulağıma doğru eğilerek. Tabii, adam öyle sertti ki içimden bile Bay Jung diyor ve gerçek ismini söyleyemiyordum, sanki duyacak gibi hissediyordum.
''Ama... Ne yapabilirim? Bu kadar ciddi bir toplantıya ilk gelişim sayılır ve korkuyorum.'' diye cevapladım kısık bir sesle Bay Jung'ı. Bay Jung ise onaylamaz bakışlarıyla bana karşılık vermiş ve omuzlarını dikleştirdikten sonra, yüzüne o ciddi ifadesini takınmıştı.
''Ah, Park Jimin...'' demişti dosyaları hazırlarken. ''Ben ne yapacağım seninle?''
Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. Tek istediğim sorun çıkarmamak ve yetişkin bir birey gibi davranmaktı. Düşüncelerimle boğuşurken, daha fazla dudağımı dişlemedim ve sakin kalmaya çalışarak adamların gelmesini beklemeye başladım. Arada Bay Jung'a bakarak ruh hâlini çözmeye çalışıyor, ama karşılık olarak sert bakışlarını alıyor ve gözlerimi kaçırmak zorunda kalıyordum. Sanırım yaşadığım en sıkıntılı anlardan biri de bu olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fashion company ✔
Fanfiction''Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, göz açıp kapayıncaya kadar sana âşık olmuştum. Ne tuhaftık, değil mi? Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi...''