''Adam denildiği gibi, hiçbir şeyi kolay beğenmiyormuş.''
Bay Jung olanları Jungkook'a anlatma çabalarına girerken, Jungkook çattığı kaşları ve birleştirdiği kolları ile dikkatlice onu dinliyordu. Ben ise olabildiğince onu düşünmemeye çalışıyor ve zihnimi boşaltmaya çalışıyordum.
Ona neden mi bu kadar aklım takılmıştı? Tabiri caizse yavşak bir insandım ve şunu söyleyebilirdim ki, bugüne kadar onun gibi birine rastlamamıştım. Tanrı aşkına, adam kusursuzdu ve her bir mimiği öldürücü etki yaratırken kendime gelebilmem imkansızdı. Onu incelediğim kısa süredeki ince ve güzel elleri, harika yüzü ve kızıl saçları ani bir hızla yere çakılmam için yeterliydi. Sadece sinirimi bozan bir kaç özelliği, kibirli, kendini beğenmiş ve kendini en üst olarak görüyor olmasıydı. Sanki zirvedeydi ve orayı kaptırmak istemiyor gibiydi, ama bizim amacımız orayı kapmak değildi, onunla işbirliği yapmaktı. Sanırım bunu anlayamama gibi bir sıkıntısı vardı.
''Hah, benim en gözdem olan ilkbahar koleksiyonunu nasıl beğenmez?'' dedikten sonra ağzından isyankâr bir ses döküldü Jungkook'un. Bacaklarını sinirle sallamaya devam ediyordu.
''Resmen çalışmalarımızla dalga geçti, göz ucuyla baktı ve ben söylemesem doğru düzgün incelemeyecekti bile.'' dedim o anlar aklıma gelirken.
''Böyle bir atak yapacağını beklemiyordum Jimin.'' dedi Bay Jung utançla gözlerimi kaçırmamı sağlayarak. Her zamanki ciddi ifadesiyle beni süzdüğünden şüphem yoktu. ''Ama iyi iş çıkardın. O anki sinirimle ne diyeceğimi bilememiştim, benim yerime söylemek istediklerimi söylemen mantıklı bir hareketti.''
''Teşekkürler, Bay Jung.'' diye mırıldandım usulca. Bay Jung kızdığı zaman pek düşünemiyordu ve zaten sert bir insanken, daha sert bir hâle gelebiliyordu. Bu yüzden onun huyuna gitmek daha mantıklı bir hareketti.
''Ne zaman dönüş yaparlar, bir fikriniz var mı?'' diye sordu Jungkook. Ben de merakla Bay Jung'a bakmıştım.
Bay Jung bilmediğini belli edercesine omuzlarını kaldırdı. ''Bay Min gevşek biri anladığım üzere. Bizi bekleterek sinirlerimizi oynatmak adına bilerek geç cevap bile verebilir.'' bir kaç saniye durarak derin bir nefes verdi, sanırım düşüncesi bile sinirlenmesi için yeterli bir sebepti. ''Her neyse, sizin şuan yapmanız gereken başka işler var. Eğer bir haber gelirse sizi bilgilendireceğim. Şimdi işinizin başına. Daha fazla oyalanmayın.''
Bir öğretmeni dinlercesine pür dikkat Jungkook ile beraber Bay Jung'ı dinliyorduk ve sözleri üzerine onaylayarak ayağa kalktık. ''Pekala,'' diye mırıldandım ayrıca ikimiz de saygıyla eğilirken. Bay Jung çıkmamızı işaret ettiğinde ise daha fazla oyalanmadık ve Jungkook ile bakışırken odadan çıkmamız bir oldu.
''Jiminie hyung,'' Jungkook bir kaç adımda dibimde bitmiş ve kurnaz bir ifadeyle bedenime yapışmıştı. ''Neler oldu toplantıda? Yakışıklı birileri var mıydı? Peki bu Bay Min denen kibirli herif de kimin nesi böyle?''
Koridorda yavaş adımlarla ilerlerken, gülmeme engel olamadım. ''Tek gencin ve yakışıklının Bay kızıl Min bozuntusu olduğunu söylesem bu çok hoşuna gitmezdi herhalde.''
Jungkook'un yüz ifadesi yavaş yavaş düşmeye başlamıştı, ayrıca o adamı hatırladığından olsa gerek kaşları çatılmıştı. ''Yakışıklı mı? Cidden, o adam yakışıklı olsa ne olur ki? Zevki olmayan bir heriften bahsediyoruz! Haftalarca üzerinde çalışılan çalışmaları beğenmedi! Götü kalkık herif!''
''Sakin olmanı isteyeceğim, ama o benim de sinirlerimi bozuyor.'' alay dolu sırıtışı gözlerimin önüne geliyordu ve yüzünü yumruklamak istediğim de bir gerçekti. Ama böyle bir şahesere de zarar vermek büyük aptallık olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fashion company ✔
Fanfiction''Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, göz açıp kapayıncaya kadar sana âşık olmuştum. Ne tuhaftık, değil mi? Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi...''