Yorumlarınız için teşekkürler, beni çok mutlu ettiniz🐰
Uzun bir bölüm oldu, yani sanırım? Uzun zamandır bu kadar uzun yazmıyordum ve bu kadar uzun olunca sıkılıyorsanız söyleyin lütfen, bir dahakine yazmam veya iki bölüme ayırırım...
İyi okumalar!!
-
''Acaba, böyle bir karar vermeden önce...'' odama doğru ilerlerken, arkamdan bana yetişmeye çalışan Yoongi ile konuşuyordum. ''Bana bir danışsa mıydınız, Bay Min?''
''Neden? Rahatsız mı oldunuz Bay Park?'' kalabalığa rağmen duyduğum gülüşü üzerine, derin bir nefes verdim ve odamın kapısını açtıktan sonra içeri doğru adımladım.
''Yalan bir olayı ünlü birine söylediniz, rahatsızlıktan çok etrafa yayılmasından korkuyorum diyelim. Sahi...'' sustuktan sonra, Yoongi'nin içeriye girmesini ve kapıyı kapatmasını beklemiştim. ''Niye böyle bir şey söylediniz?''
''Size Bayan Clara'nın özelliklerini saymıştım, öyle değil mi?'' sorusunu başımla onayladım ve yerime oturdum. Yoongi de karşımdaki sandalyelerden birine oturmuştu. ''Kadın anlaşılan, eşcinsel ilişkilere ilgi duyuyor. Ben de tersine giderek işimizi zorlaştırmak istedim. Sizce bu durum bize sorun çıkartacak mı?''
Bir bakıma ona hak verebilirdim. Kadın'ın tepkisi bariz bir şekilde ilgi duyduğunu açıklıyordu ve bu konuda ona bir şey de diyemezdim. Ama Yoongi gerçekten bu amaçla mı bir yalan söylemişti, işte bundan gerçekten emin değildim.
''Yani sırf tersine gitmemek için mi öyle söyledin?'' kaşlarımı kaldırarak son sorusunu görmezden gelerek sorduğum soru üzerine, hafifçe kıkırdayarak ellerini iki yana doğru açtı.
''Sen farklı bir amaçla mı söylememi söylerdin?''
''Hayır!'' sırıtan yüzü sinirlerimi her zamanki gibi fazlasıyla bozuyordu. ''Bana doğruyu söyle ki, ne ile uğraştığımı ve nasıl davranmam gerektiğini bileyim Yoongi.'' diyerek kollarımı göğsümde birleştirdim.
Sözlerim üzerine, hafifçe bana doğru eğildi. Bakışları yüzüne sanki kastettiğim şeyi anlamış ifadesi katıyordu ama içten içe anlamamış olmasını umuyordum. Dirseklerini bacaklarının üzerine koyduktan sonra, parmakları birbirine değecek şekilde ellerini konumlardı ve sanki önemli bir konuşma yapacakmış havası kattı kendine.
Havanı yesinler. Şerefsiz kızıl.
''Aslında fena bir çift olmazdık,'' diyerek başını yana doğru yatırdı. ''Ya da vazgeçtim, fena bir çift olurduk. Ama üzülmemeni umarak söylüyorum ki, o an gerçekten o kadın'ın huyuna gitmek istedim.''
Tuttuğum nefesimi geri vermem saniyelerimi almıştı. ''Üzülmedim, merak etme. Hem neden üzülecekmişim ki? Başıma kızıl bir bela almaya niyetli değilim.''
''Ama çoktan aldın,'' dişleri gözükecek şekilde gülmeye başlamıştı. Gözlerimi kaçırmamak için kendimle iç savaş veriyor ve ifademi sabit tutmaya çalışıyordum. ''Seni bir türlü çözemiyorum Jimin, bir hareketin diğer hareketini tutmuyor. Ne yapacağım ben seninle?''
''Daha tanışalı kısa bir süre oldu Yoongi, her şey zamanla.'' dedim. ''Yavaş yavaş da olsa, belki beni çözmeyi başarabilirsin.''
Bulunduğu konumu bozarak doğruldu ve sırtını sandalyeye yasladı. İşte şimdi yeniden gözgözedeydik, şaşırılacağı üzere erimekle meşguldüm.
''Buna olabildiğince çabuk başlamak istiyorum. Çünkü bazen Park Jimin gibisin, bazen ise çok daha başka birisin.'' diyecek bir şey bulamadığımda, aramızda tuhaf bir sessizlik oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fashion company ✔
Fanfiction''Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, göz açıp kapayıncaya kadar sana âşık olmuştum. Ne tuhaftık, değil mi? Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi...''