Yeşillerimi hırçın dalgalara dikmiş, öylece bakıyordum masmavi denize.Rüzgar sanki mümkünmüş gibi daha da soğuk esmeye başlamıştı ve ben paltoma sıkı sıkı sarılarak elimde tuttuğum fincanı sardım.Yine mezarlıktan dönmüştüm ve ağlamaktan kızaran ve şişen gözlerim bir hayli yorgundu.Telefonumun titreme sesiyle elimi cebime atıp gelen mesajı açtım.
"Neredeysen konum at geliyorum prenses."
Mesaj Eda'dandı.Eda benim çok yakın arkadaşım.Aynı zamanda ev arkadaşım ve kader ortağım.Birbirimize yıllardır ailemizin yokluğunu unutturduk ve olabildiğince mutlu bir hayat sürmeye çalıştık.Yeri geldi birlikte güldük, yeri geldi beraber ağladık..Edayla çok anımız ve kopmayacak bir bağımız var anlayacağınız.
Ellerimi sıcak kahve fincanından çekip ona konum gönderdim.Eda hâlâ okuyor.Bense...Kendimi, bizi geçindirmek için çalışıp duruyorum.Böyle olmasını ben istedim.Eda'nın çok güzel hayalleri var çünkü.Bir müzisyen olmak istiyor ve bunun için çok çabalıyor.Bu sebeple onun okulu bitirmesi çok önemli.Çok ısrar etti ama hep ona karşı çıktım.Birimizin hayatını kurtarması gerekiyor...
Yaklaşık 15 dakika sonra kafenin şıngırtılı kapısı açıldı ve içeri yine mükemmel gülüşüyle Eda'm girdi.Gözleriyle kafenin içini süzdükten sonra beni buldu ve masaya yaklaştı...
"Bebeğim, işte burdasın." dedi neşe saçan sesiyle.Bu kızın pozitif enerjisine hastayım ya.
"Sınav nasıldı?" Eda sınavlardan ve okuldan bahsedilmesinden nefret ediyor biliyorum.
Derince iç çekti."Birkaç soruda takıldım ama geneli iyiydi.Hem bunları takmayalım kafamıza.Sen ne yaptın?Bulabildin mi iş?"
Yaklaşık 1 hafta önce son çalıştığım yerden hırsızlık 'iftirası' yüzünden kovuldum.Bu nedenle 1 haftadır iş arama eylemindeyim."Bugün bir görüşmem vardı ama yabancı dil istiyorlar.Yapamadım." Bu devirde iş bulmak o kadar zor ki.Kimi yaşım tutmuyor diye almıyor kimi de yabancı dil falan istiyor.
"Takma kafana.Hem bizim başımız çok sıkışık değil ki.Ne var yani bir kaç hafta parasız geçinsek." Moralimi düzeltmeye çalışıyordu biliyorum.Gözleri o kadar güzel parlıyordu ki, hangi erkeğin görse tutulacağı güzellikte bir kızdı.
"Herneyse.Hadi bir kahve söyle de sohbet edelim.Ne var ne yok anlatırsın.Senin şu çocuğa ne oldu çok merak ediyorum." Sinsice güldüm.Eda'nın okulda çok hoşladığı bir çocuk var.Ara sıra konu ondan açılınca bile Eda'nın yanakları kızarıyor.
"Offf Ronyaa...Gevezelik etme.Hem nerden benim oluyormuş o!?" diye karşı çıktı.Gülmekle yetindim.
○○○○○
Eve geldiğimizden beri laptobun başında iş ilanlarına bakıyorum.Gözlerim o kadar ağrıdı ki kirpiklerimi bile taşıyamıyor artık.Saate baktığımda gecenin 2'si olduğunu gördüm.Zaman ne kadar hızlı akıyor...
Eda çoktan yatmış olmalı.2+1 evimizin rutubet kokan duvalarını, küçük fare deliklerini ve eskimiş mobilyalarını unutmaya çalıştım.Çok uzun olmasa da yaklaşık 2 yıldır burada kalıyoruz.Bizim için oldukça küçük bir ev ama idare etmek zorundayız.
Sessiz olmaya çalışarak odamıza gittim.Eda yer yatağında mışıl mışıl uyuyordu.Vakit kaybetmeden bende yatağıma girdim ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim..
Sabah burnuma dolan muhteşem krep kokusuyla açtım gözlerimi. 'Eda yine döktürüyor.' diye geçirdim içimden.Bu kızı seviyorum ya..Banyoda günlük işlerimi halledip mutfağa geçtim.Keyifli bir kahvaltı ardından yine iş aramak için sokağa attım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
RomanceRonya TÜZEL...17 yaşında genç bir kız... Hayatı sıradandı, hatta sıradanlık az kalırdı. Anne ve babasını kaybettikten sonra zar zor tutundu can parçasıyla hayatına...O gün gelene kadar.Hayatını değiştiren o acımasız katille tanışana kadar... Umut KE...