G: geldim ben
yüzünü bırak adını dahi bilmediğim birini özledim
Ö: yavaş
şöyle konuşmadan önce haber ver de kendimi hazırlayayım
G: :')
Ö: ben de seni çok özledim
bir haftadır yüzünü görememek ağır geldi
G: iki güzel söz duyma hemen şey yapıyorsun
Ö: çıkmışsın depresyondan
G: tuttu illa bırakmam
dedim sen bırakmasan da ben seni bırakmak zorundayım
bekleyenim var benim dedim
çıktım geldim
Ö: :'')
G: iyi yapmış mıyım doktor bey
Ö: aferin benim savaşçı civcivim
G: antepliyim oğlum ben
bir antepliye yakışır mı pes etmek
Ö: dimi ya
yakışmaz tabii
Ö'den
Öfkeli Civciv görüntülü arıyor...
Beni ilk defa görüntülü arıyordu. Ne yapacağımı şaşırdım resmen derin bir nefes alıp aramayı yanıtladım. Şu an ikimizin ekranı da siyahtı. "Gözde? Orada mısın?" diye sordum. Yanaklarının kızardığı belli olmasın diye ekranı siyah beyaz yapıyordu. Alışmıştım buna. Onu zorlamamak için bir şey de demiyordum. Zaten belli etmese de çok hassastı. Kendini kaptırdığını anlayınca kaçıyordu. Üstüne de gidemiyordum. Kendimde o hakkı görmüyordum.
"Evet buradayım." dedi kısık bir sesle. Sanırım kısasa kısas yapıyordu. Hakkıydı. "Neden göremiyorum seni o zaman?"
"Çünkü sen nasıl kendini göstermiyorsan ben sadece sesini duyuyorsam sen de benim gibi ol."
Al işte!
"Gözde bir haftadır yüzünü görmüyorum zaten deli gibi özledim seni lütfen kendini gösterir misin?"
Özlemek... Sesini özlemek... Çok özlemiştim.
"Israr etme boşuna. Anlat bakayım bensizken neler yaptın?"
Gözlerimi devirdim o görmese de. "Gerçekten mi Gözde?"
"Evet gerçekten!" dedi çocuk gibi. Civcivdi o zaten. Bebek gibiydi. Her manada.
"Tamam. Sensizken hiçbir şey yapmadım. Avel avel dolandım ortalarda."
Hep onu düşünmüştüm. Sürekli 'yine aylardan kasım' dinleyerek triplere girmiştim. Aklımı çok meşgul etmişti. Stajda bir ton azar yememe sebep olmuştu bu avelliğim. Nöbetim de olmuştu ve bu sefer onu düşünmek beni uyutmamıştı.
Gözde sağolsun kendime avel diyip duruyordum.
Tatlı bir kıkırtı yükseldi telefonun diğer ucundan. Kalbimi eritecek kadar tatlıydı. "Avel avel mi?"
İfadesini tahmin edebiliyordum yüzünde muzip bir gülümseme vardı.
"Evet sayende!" dediysem de sitem değildi. "Ay bir de bayıl istersen!"
Deli kız! "Hııı! Hiç de bile! Sen ne yaptın?"
"Ben sen yokken çok şey yaptım."
"Ne gibi?"
Ekran aydınlanınca onu göreceğim zannettim ve kalbim güm güm attı heyecanla fakat kamerayı üzerinde puzzle şarap şişesi ve kadeh olan sehpaya çevirmişti. "Depresyondayken puzzle yaptığımı söylemiş miydim?"
Gülümsedim.
Bu kız çok tuhaftı.
"Öğrenmiş oldum. Bir de sürekli ama sürekli 'yine aylardan kasım' dinledim!"
Şaşkın bir "Ne?" diye çığırdı. "Ben de!" dedi gülerek. "Neden bilmiyorum onu dinleyesim vardı hep!"
Bu tesadüf içimi ısıtırken "Biz tesadüflerin insanıyız herhalde!" dedim. Bu cümlemin üstüne kısa bir sessizlik girdi araya. Sessizliği bozan ben oldum.
"Gözde iyi misin?"
"İyiyim. Gerçekten."
"Yüzünü görseydim bi..." istek değildi ihtiyaçtı. Instagramını da dondurmuştu o günden sonra Whatsapp profilini de kaldırmıştı. Beni engelledi sanmıştım hatta bunu görünce.
"Yok artık öyle!"
"Peki..." dedim üstüne gitmedim.
"Hem senin adın ne? Artık bilmeye hakkım var diye düşünüyorum..."
Beni sosyal medyadan falan öğrensin istemiyorum. Adımı saklamamın nedeni buydu aslında. Gözde de bunu sadece bir kere sormuştu sonrasında hiç sormamıştı.
"Senin her şeyimi bilmeye hakkın var. Ama beni kanlı canlı görmeni istiyorum. Stolkla falan değil." dedim. O gün beni gördüğünü böyle öğrensin istemiyordum. Ama içimde de yüktü bu aslında. O beni bu kadar merak ederken ona büyük haksızlık ediyordum.
"Söyleyecek misin yani?"
Sesindeki heyecan gülümsememe neden olmuştu. "Söyleyeceğim ama bir şartla..."
"Süründürmesen olmazdı zaten!"
"Stolklamayacağına söz ver. Ya da aramayacağına."
"Esmersin zaten neyini araştırayım!" dediyse de inandırıcı değildi.
"Gözde! Lütfen!"
"Tamam tamam araştırmayacağım."
Derin bir nefes alıp "Adım Ömür." dedim. Önce duraksadı. Ardından kendi kendine "Ömür..." diye mırıldandı. Adımı hiç kimse bu kadar güzel söylememişti. Adım ilk kez bana bu kadar güzel geliyordu. Söylerken bir de yüzünü görseydim heyecandan bayılırdım herhalde. "Güzel isim." dedi.
"Şimdi yüzünü gösterir misin?" dediğimde kamerayı kendine döndürünce iç
çekmemek işten değildi. O mavi gözler beni benden alıyordu resmen. Siyah beyaz değildi bu kez. Gözleri boğaz manzarası gibi karşımdaydı.Kaşlarını çatıp "Orada mısın?" dediğinde "İsmimle seslensene bana. Öğrendin işte." dedim. "Ona da alışmam gerecek. Sana hiçbir şey dememeye fazla alışmışım."
"Adım ağzına çok yakışıyor. Hatta bi tek senin ağzına yakışıyor."
Kamerayı arkaya çevirdiğinde gülümsedim. Ah deli kız... Nasıl da gülüyorsundur şimdi...
"Bu kadar Gözde yeter sana bugünlük."
"Hayır ya... Biraz daha!" diye resmen parkta beş dakika daha fazla oynamak isteyen çocuk gibi mızmızlandım.
"Saçmalamaya başladın kapatıyorum ben!"
"Ben ne dersem diyeyim sen kapatacaksın zaten..." dedim kabullenerek. "İyi geceler civcivim..."
"İyi geceler Ömür."
Adımı ilk defa bu kadar çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖFKELİ CİVCİV | TEXTİNG
Teen FictionBN: Bundan sonra numaranı sesli söylerken dikkat et öfkeli civciv G: ne numarası ne söylemesi sen kimsin ya BN: yaklaşık yarım saat önce kasada indirim kartını kullanmak için telefon numarası söyledin ben de az buçuk dinlemiş ve numaranı kaydetmiş...