BANKS, Beggin For Thread
Keyifli okumalar!
*************
Tanrı için gerçek var mıydı?
Yoksa biz birer oyuncak mıydık?
Peki, benim için gerçek neydi?
Ya da benim için gerçek hiç var olmuş muydu?
İlk kez göğüs kafesimin içinde misafir ettiğim, varlığına alışkın olmadığım korku kendini hissettirircesine kalbime ani hareketler yaptırmaya başladığında geriye doğru adımlıyordum. Yüzümde peyda olan endişeyi, ateş gözlü adamın kızıl gözlerinde göremesem de, mermer kadar sert suratında telaşın ayak izleri vardı. Neler olduğunu o da anlamamış gibiydi.
Adımlarım daha yeni indiğim alçak basamaklara çarptı. Etrafı ele geçiren karanlık ilk başta görüşümü engellese de şu an salonu gayet net görüyordum. Sanki gözlerim de birer fener varmış gibi, içeride ışıklar açıkmış gibi fazlasıyla net görüyordum. Ateş gözlü adam etrafına bakmayı kesip yanıma geldiğinde, ben bu kadar net görebilmemin şaşkınlığındaydım. İri adımları sonunda ayaklarımın dibinde durduğunda yukarıdan bakarak gözlerini gözlerime hizaladı.
Kibritten fırlayan ateş gibi parlayan gözleri fazlasıyla büyüleyici görünüyordu.
Ben karanlığı unutmuş gözlerini inceliyordum. Dikkatli bakışlarım ona da etrafta ki karanlığı unutturduğunda, gözlerinde bir şey gördüm. Bana, garip bakıyordu.
Sanki biri gözlerinin üzerinde mum yakmışta, mum eriyip gözlerinde ki ateşi söndürmüş gibi.
Bu bakışının farkına varan bakışlarımı görünce, gözlerinde ki ateşi tekrar yaktı. Bir şeyler gizli kalsın istiyordu. Daha fazla gözlerinde oyalanmayıp etrafa bakınmaya devam ettim. Herkesin bir sırrı vardı sonuçta. Bu da bizi karanlıkta ki gölge yapardı. Benim boyumdan büyük, kocaman bir gölgem vardı.
"Ben ne olduğuna bakacağım, sen burada kal," deyip cevap vermeme müsaade etmeden yanımdan ayrıldı. Karanlıktan korkmazdım fakat bu adamın evi en az kendi kadar garipti. Burada daha fazla kalmamam gerektiğini hissedip arkamda ki iki basamağı çıkıp ateş gözlü adamın peşinden gittim. Evi içerisini net görmem sayesinde bir ki adım ötemde, dış kapının yanında ki duvarda şalterleri kontrol ettiğini gördüm. Beni fark etmemişti, belki de etmişti ama görmezden geliyordu. Yanına sakin adımlarla adımlayıp, geniş omzunun üzerinden ne yatığına bakmaya çalıştım. Ellerimi arkamda birleştirmiş, parmak uçlarımda, iri ellerinin hareketlerini takip ederken birden dönmesiyle taş kesildim.
Parmak uçlarımda olduğumdan biraz daha uzun olduğum için, burnumun ucu çenesine sürtmüştü. Aniden dönmesini beklemiyordum. Ateş rengi gözleri gözlerime düşerken, sıcak nefesi dudaklarıma vuruyordu.
Sıcak nefesinin her dudaklarıma dokunuşunda kalbim göğüs kafesime şiddetle çarpıp, kasılmaya başladı. Onu ilk gördüğümde ki gibi ağrımaya başlayan kalbim, yüzümün buruşmasına neden olurken, bana öyle bakmayı kes diye geçirdim içimden. Arkamda bağladığım ellerim iki yanıma düşerken, gözlerim acının getirisiyle kısılmış ama aynı zamanda gözlerine bakmaktan vazgeçmemiştim.
"Nasıl?" Erkeksi çıkan sesiyle sorduğu soruyu anlamamıştım.
"Hı?"
"Sana nasıl bakıyorum ki?" Sorduğu soruya karşılık acımı unutup,gözlerime şaşkınlığın yayılmasına izin verdim. Bunu içimden düşündüğümü sanıyordum, nasıl duymuştu. Yoksa bunu sesli mi söylemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİK KÜRESİ
FantasySolgun bakışlarını tanımadığına emin olduğu genç adama çevirdi. Adam onu tanıyor gibiydi ama farklı bakıyordu. Sanki... sanki hiçliğin içinde ki boşluğa bakıyordu. Sanki genç kız şeffattı ve arkasında ki kitapların adını buradan seçebiliyordu. "Él t...