Ağustos, 2016
Belki aramızda ki sorunları çözebilirdik. Hiçbir şey olmamış gibi, hayatımın geri kalanını Hendery ile geçirebilirdim. Ama benden tiksindiğini, beni her görüşünde midesi kalkıyormuş gibi davranmasını göz önünde bulundurunca bu durumun imkansız olduğunu da biliyordum. Beni istemiyordu ama ben onu deli gibi istiyor, onu her görüşümde arzulamadan edemiyordum.
"Ben erkeklerden hoşlanmıyorum, Yangyang." Kapüşonunu kafasına geçirdiği için saçları gözlerini kapatmıştı. Beni görmediğini bildiğim için derin bir nefes aldım.
"Ama ben seni seviyorum! Seni her dakika istiyorum!" Sesim küçük bir çocuğun sesini andırırken yutkundum ve saçlarımı geriye doğru attırdım. "Beni istemiyor musun?" diye sordum son kez ümitsizce.
Sinirle saçlarını çekiştirip, "Senin adını bile duymak istemiyorum. Etrafımda ki herkes senin gibi eşcinsel olduğumu düşünüyor ve bunların hepsi senin suçun!"
İşte o sırada kalbim dizlerime kadar inmişti. O, insanları bu denli umursarken, ben onun için etrafımda ki herkesten vazgeçebilirdim. Ama o bunu yapamıyordu, yapmayacaktı.
"Seni unutmak için her şeyi yapacağım. Umarım bir gün lanet hafıza kaybı geçirir ve seni unuturum."
Alayla gülmeye başladığında ben çoktan arkamı dönüp ilerlemeye başlamıştım ama kulağım hâla ondaydı.
"Bol şans, adımı bile hatırlamanı ben de istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i believe you ➸ yangdery
Teen Fiction"her zaman tanrıdan hafıza kaybı geçirmeyi diledi. istediği de oldu." hendery&yangyang