üniversite sınavım olduğu için yeni bölüm getiremedim, az kişi okuyor hikayeleri ama olsun hiç okunma olmasa bile yazardım bu hikayeyi, keyifli okumalar! 💖💕💓💞
-
Ne diyeceğimi bilemez halde, karşımda duran bedene bakakalmıştım. Sanki kanım çekilmiş, konuşmamam için tüm enerjim bir anda yok olmuş gibiydi.
"Sen, ismimi nereden biliyorsun?" diye sorabildim sadece. Kunhang gülümsedi ama bu gülümsemenin içten olmadığını biliyordum.
"Bilmemeli miydim?"
"Tanışmadık ama." Söylediğim şey biraz soru sorar gibi olduğundan bana şaşkınlıkla bakmaya başladı.
"Tanışmamıza gerek var mıydı?" Sırıttı. "Kim olduğunu herkes biliyor."
"Herkes?"
Tam konuşacağı sırada Lucas yanımıza gelip elini omzuma attığında yutkundum. Bakışlarını Kunhang'dan bir saniye olsun ayırmıyordu. "N'aber, Kunhang?"
Kunhang gözlerinin önüne düşen saçlarını tekrardan geriye attırdı. "Çağırdığına sevindim, ya sen?"
"Gördüğün gibi."
"Güzel."
İkisinin de boyları neredeyse aynıydı. Kendimi onların yanında küçük bir kız çocuğu gibi olduğumu düşünmekten alıkoyamamıştım.
"YangYang ile olan konuşmanızı bölmek istemezdim ama kendisi bana bayağı lazım," diyen Lucas'a baktığımda çenesinin kasıldığını görmüştüm. Sanki Kunhang ile rekabet içerisindeydiler ama ne üzerine olduğu bilinmezdi.
"Gece henüz başlamadı." Kunhang bana bakış atıp hızla yanımızdan ayrılırken nedense bayılacak gibi olmuştum. Gitmeden önce söylediği şey kafamın içinde dönüp dolaştı.
"YangYang ile vakit geçirmem için vaktin bir önemi de yok aslında."
Kalbimin ne sorunu vardı böyle cidden?
"Xiao Jun geliyor mu?" Lucas sorduğunda omzumu silktim.
"Onu arayacaktım."
"Gerek yok, ben ararım. Sen bahçeye çık ve göz önünden ayrılma."
Onu başımla onaylayıp söylenerek bahçeye çıkarken arkamdan beni duyduğuna dair bir şeyler söylemişti ama ilgilenmemiştim.
Hava neredeyse kararmıştı. Sıcak esinti bir anda beni tatildeymişçesine hissettirdiğinde gözlerimi kapattım.
Keşke geçmişim hakkında bir şeyleri hatırlayabilseydim. Birkaç gün sonra tekrardan psikiyatriye gidecektim. Bunun düşüncesi bile bana tekrardan bir umut verdiğinde gülümsemeden edememiştim.
Düşüncelerimden uzaklaşıp şezlonglara oturmak için arkamı döndüğümde bir anda üzerime düşen bardakla geri adım atmıştım ama çok geç kalmıştım. Kan kırmızısı olan, Lucas'ın evde gizlice içtiği o eski şarap tüm gömleğimi kaplarken bir küfür savurup bunun kim olduğuna baktığımda, dün Kunhang ile kavga edip bugün Lucas'a sarılan o kız olduğunu fark ettim. Şarabı üzerime döktüğü için yüzünde şaşkınlıktan ziyade alay barındıran gülümseme olduğunu fark edince sinirle ona ve etrafındakilere bakmaya başladım. Kuhang onun bileğini kavramıştı. Sanırım bana çarpmaması için ona engel olmak istemişti ama çok geç kalmıştı. Gözlerini benden ayırmadan kızın bileğini sertçe ittirerek yanıma geldiğinde gömleğime dokundu. Sinirle nefes alıp arkasına döndüğünde dikkatle onu izlemeye başladım.
"Gerçekten Mia, o kadar aptalsın ki." Göz ucuyla etrafına bakındığında herkesin bize baktığını anladı ama umurunda değildi. "Özür dile ya da git buradan. Geldiğin her yere lanet bulaştırıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i believe you ➸ yangdery
Ficção Adolescente"her zaman tanrıdan hafıza kaybı geçirmeyi diledi. istediği de oldu." hendery&yangyang