İçki

280 37 34
                                    

Ve yeni bölüm... :) Okunma sayısı kötü değil ama okuyanlar lütfen vote yapmayı unutmayın. Gerçekten uğraşıyorum. Yorum yapanlara da teşekkür ederim :D Multı ye şarkı koydum, gerçekten güzel, okurken dinleyebilirsiniz.

Gece' nin ağzından (2 yıl önce)

Ellerimin arasındaki yüze baktım. Çok güzeldi, çok çok güzeldi. Bakışlarım dudaklarına kaydığında konuştum.

"Seni öpmek istiyorum."

Ellerini göğsüme yerleştirdiğinde aldığım onay bana yetmişti. Beklediğim cevabı alarak dudaklarımızı buluşturdum. Ellerimin arasındaki minik bedeni titriyordu. Onu heyecanlandırabilmek... Tanrım, gerçekten güzel bir duyguydu. Geri çekildim gözlerine bakmak için. Kızarmıştı, utandığı için saçlarıyla yüzünü kapatmaya çalışıyordu. Ona sıkıca sarıldım. Sanki ellerimden kayıp gidecekmiş gibi... Boynuma gömdüğü başını hafifçe kaldırıp kulaklarıma doğru fısıldadı:

"Ellerimi göğsüne ilk koyduğumda normaldi kalp atışların. Beni öptüğündeyse birden hızlandılar. B-bu beni sevdiğini mi gösterir?"

Sorusuyla gülümseyip onu kendimden biraz uzaklaştırdım.

"Hayır güzelim, sevgi benim için hafif kalır. Bu, sana delicesine aşık olduğumu gösterir."

Cevabımı verir vermez yüzüne eğildim yavaşça. O gülümserken birleştirdim bu sefer dudaklarımızı. Birbirine karışan nefeslerimizle sanki ruhlarımız da birleşiyordu. Kalplerimiz, aşkımız, hepsi nefeslerimizdeydi artık. Aşk kokan bu havayı iyice tadabilmek için, geri çekilirken derin bir nefes aldım. Burnuma gelen beyaz zambak kokusuyla, onun kokusuyla gülümsedim ve konuştum:

"Seni seviyorum Nehir."

Şimdi:

"Dostum yeter artık, gerçekten. Farkındaysan alkoliğin teki olup çıktın. Bırak şu şişeyi."

"Bana emir verme!"

"Gece, sadece seni düşünüyorum. Çok fazla içiyorsun, çok fazla..."

"Umurumda değil, şimdi defol!" Samet' i başımdan savmamla yeni bir şişe çıkarıp kadehime içki doldurmam bir oldu. Herkes söylüyordu bunu, alkoliğin teki olduğumu. En yakın arkadaşım Samet bile... Ama hiçbiri anlamıyor işte. " Nehir yüzünden biliyoruz. Acın tabi ki çok büyük ama bu kadar fazla içmeni gerektirecek kadar değil. 17 yaşındaydın daha, onu unutursun elbette." deyip duruyorlar. Ama anlamıyorlar işte, çok acıyor. Canım çok yanıyor.

Benim için artık her şey elimdeki kadehin içinde. İçiyorum, içtikçe unutmak istiyorum her şeyi. Kadehi bıraktığımda ise kabus yeniden başlıyor ve unutmak için biraz daha içiyorum. Sonra kadehi tekrar bırakıyorum, tüm gerçekler yüzüme bir tokat gibi çarpınca yeniden sarılıyorum ona. İçmeye devam ediyorum. Aslında unutmak için içmenin tek mantığı budur. Sadece, birkaç dakika için bile olsa güneşin altında yaşamak istersiniz. İçmeyi bıraktığınızda kapkara bulutlar sarmalar bedeninizi, bu nedenle alkolik olana kadar içersiniz. Peki bundan kurtulmanın hiç mi bir yolu yok? İnanın bana bilmiyorum, denedim, çok fazla çabaladım. Ama bu öyle bir şey ki, bir panzehiri bile yok.

Cemre' nin ağzından ( 5 yıl önce)

"Cemre, hadi gel artık kızım."

Aynadaki görüntüme son bir bakış attıktan sonra seslendim.

"Tamam anne geliyorum."

Seke seke merdivenlerden inerek kocaman sarıldım anneme. Kokusunu içime çektim. Huzur gibi kokuyordu, sevgi gibi, aşk gibi kokuyordu. Annem ,beni içime kapanık yaşamaktan kurtaran kişiydi. Babam bir mafya babası için çalışıyordu. İnsanları, kaç kere ölürken izledim bilemezsiniz. Artık soğukkanlılık oluştu içimde, onları ölürken izlemekten korkmuyorum. Babam denilen insanı, yaptıklarını öğrendiğimden beri sevmiyorum. Çok katı, çok kibirli, çok tuhaf biri. Çalıştığı mafya babasını bizden daha çok sevdiğini düşünüyorum hep. O kahrolası piçin dediklerini ikiletmezken bizi umursamıyor bile. Kaç kere gördüm annemi dövdüğünü, onu bile bilmiyorum.

Bizim için bu evde iyi olan tek şey ikimizin sevgisi. Annem benim için çok değerli. Beni, yaşadıklarım ve gördüklerimden sonra insan dışı bir yaratık olmaktan kurtarıyor. İzin verilse bu lanetin evini terk ederiz ama ona da izin yok. Bizde babamın kazandığı paralar bir işe yarasın diye bol bol alışverişe çıkıyoruz. Terapi gibi oldu artık.

Ama bugün bu evden çıkış sebebimiz alışveriş değil. İlk defa evimiz tamamen boş kaldı. Çıkıp gideceğiz bizde. Sadece ikimizin olduğu bir yere, mutlu olabileceğimiz, rüyalarımızın kanla boyanmadığı bir yere... Anlayacağınız kaçıyoruz, kurtuluyoruz artık.

Hızla evden çıktık. Annem taksiyi çağırmıştı bile. Taksiye binince kafamı çevirerek baktım anneme, buruk bir ifadeyle gülümsedi. Onun için bunu yapması çok zordu. Ne olursa olsun o lanet adama aşıktı sonuçta. Benim için kaçıyordu, yoksa yakında beni de alet edeceklerdi pis işlerine. Önüme döndüğümde taksi şoförünün dikiz aynasından bana baktığını gördüm. Çok tanıdık gelmişti ama umursamadım. Başımı arkaya yasladım ve huzur dolu bir nefes aldım.

"Cemre, hadi geldik."

Annemin sesini duyduğumda gözlerimi araladım. Hangi ara uyumuştum? Bana gülümseyerek bakan anneme en içten gülümsemelerimden birini yolladım. Taksiden inip bagaja doğru ilerledik. Taksi şoförü valizlerimizi aldı ve yere koydu. Yüzünde çarpık bir gülümseme vardı. Dalga geçer gibi gülüyordu. Sanki, sanki... Cümlemi tamamlayamadan iki el ateş sesi geldi arkamdan. Kalbim sıkıştı korkuyla, nefes alamadım. Ürkek adımlarla arkama döndüğümde annemi gördüm. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Taksiye ilk bindiğimizdeki gibiydi gülümsemesi. Birden gözleri kapandı ve hızla yere düştü. Hemen eğildim yanına. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Kapanmış olan gözleri, benim yaşlarımla ıslanıyordu.

"Anne, lütfen bırakma beni, lütfen!"

Haykırışlarım hıçkırıklarımla karışıyordu. Şu hayatta değer verdiğim tek insan, annem, kollarımın arasında can çekişiyordu. Uyanık olsaydı ona uyumaması gerektiğini söyleyebilirdim, uyursa öleceğini, gözlerini kapatmamasını söyleyebilirdim ama o çoktan kapatmıştı güzel gözlerini. Kalp atışları o kadar yavaştı ki hissedemiyordum neredeyse. Küçüktüm, çok küçüktüm. Annemin bu şekilde ölmesini kaldıramayacak kadar küçüktüm.

Kalp atışlarını artık hissedemez hale geldiğimdeyse, gözyaşlarım durdurulamaz boyuttaydı. Sinirle başımı kaldırdım. Anneme kıyan caniyi görmek için kaldırmıştım başımı. Babamı elinde silah tutar halde görmek için değil... O an zamanın durduğu andı, kendimi kaybettiğim ilk andı. Aynı zamanda sinir krizi geçirdiğim ilk andı. Öfkeyle yerimden kalktığımı hatırlıyorum. Sonra da çelimsiz kollarımla babama vurduğumu, bağırdığımı ve en çok da ağladığımı... Sonrası ise tamamen karanlık...

Uyandığımda annem artık yoktu. Babamda yoktu artık benim için, onu da ölmüş varsayıyordum. Onlardan başka bir şey daha yoktu artık benim için, sevgi...

Bu bölümde karakterlerin karanlığa gömülmelerindeki nedenleri biraz belirteyim dedim :D Bir sonraki bölüm kesinlikle daha farklı olacak :D

Ruhların AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin