28.bölüm

11.9K 357 5
                                    

‘Eylül alt tarafı 1 hafta kalacağız evi de beraber götürmemize gerek yok’ diye söyleniyordu Aras. Ama napıyım onu alıyım bunu da alıyım derken tüm dolabı almıştım resmen yanımda. 3 valiz 1 el çantası kendi çantam ve Aras’ın valizi. Herşey tamamdı. Deniz kum güneş gerçekten heyecan veriyordu. Sabah erkenden yola çıkacaktık. Gerçi tam olarak nereye gittiğimizi bilmiyordum ve hava da o kadar sıcak olmuyordu. Aras bavulları arabaya yerleştirirken korna sesiyle başımı kaldırdım. Esralar gelmişti. Tatil için onları da çağırmıştık. Birlikte gidecektik. Daha eğlenceli olur diye düşünmüştük. Tek araba gidecektik ve Esraların eşyaları da bizim arabaya yerleştirdikten sonra yola çıkmıştık. Arasların şehir dışında dağ evi vardı sahile de yakındı. Oraya gidiyorduk yol yaklaşık 3 saatlikti. Yolda yeriz diye birsürü abur cubur almıştım. Esrayla arkaya geçip hepsini yemiştik. Aras müzik listesi yapmıştı ve yol boyunca bağıra bağıra şarkı söyledik. Bir ara başımı camdan çıkarıp kendimi bağırırken buldum ama Aras’ın bakışıyla hemen tekrar yerime oturmuştum. Napıyım bu şarkıyı böyle söylemeye bayılıyordum. Yerime oturup devam ettim

Yıkıla yıkıla gezip dolaşalım

Eskiyi unut gel barışalım

Gözünü gözüme değdir o zaman

Kalbime dokun aşk konuşalım

Yıkıla yıkıla gezip dolaşalım

Eskiyi unut gel barışalım

Gözlerin gözüme değdiği zaman

Hatırı kalır alt dudağın

Bir ara yorgunluktan Esranın kolunda uyumuşum. Gözlerimi açtığımda nihayet dağ evine varmıştık. Hava burada biraz soğuktu. Biz içeri geçtik. Demirde odun toplamaya çıktı. Aras’ta şömineyi yakmaya çalışıyordu.

‘Kahve isteyen?’ diye sordum. Hepsi ‘Ben’ ‘Ben’ diye cevap verdiler. Dört tane kahve hazırladım. Demirde gelmişti şömine yanınca kahveleri alıp başına oturduk. Ben Aras’ın kollarına uzanmıştım Esrada başını Demirin omzuna yaslamıştı. Bu ortam öyle huzur doluydu ki kendimi çok mutlu hissetmiştim. İlk defa herşeyden uzaktık ve huzurluyduk. Kahvelerimizi içtikten sonra Esrayla Demir biraz yürüyüşe çıktılar. Bizde Arasla baş başa kalmıştık. Aras bana dönüp yüzümü ellerinin arasına aldı ve dudaklarıma uzandı. Uzun uzun öpmeye başladı. Öpüşmemiz öyle derin bi hal almıştı ki kendimizden geçmiştik. Bir anda kendimi Aras’ın kollarında buldum beni yukarı çıkarıyordu.

‘Aras indir beni Esralar gelirse görmesinler bizi böyle’ dedim. Rezil olmak istemiyordum zaten Esra görürse dilinden de düşmezdim.

‘ Bir şey olmaz karımsın benim görürlerse görsünler’ diyip odamıza girdi ve yatağa bıraktı beni.

Gözlerimi açtığımda aşağıda tıkırtılar geliyordu. Hemen odamızdaki banyoya girip ılık bir duş aldım ve üzerimi giydim. Aras hala uyuyordu ve ben çok acıkmıştım. Aras’ı da uyandırmaya çalıştım ama kalkmadı.

‘İyi uyanma biz yemekten sonra denize gideceğiz, bari bikinilerimi çıkarayım valizden’ dediğim anda Aras’ın gözleri açıldı.

‘Sana bikinilerini almamanı söylemiştim Eylül, farkındaysan burada yalnız değiliz. Onları giymene izin vermem’ diye çemkirmeye başladı. Allah aşkına bu adam az önce uyumuyor muydu?

‘tamam be’ diyip aşağı indim.

‘kanka bende tam sizi uyandırmaya çıkıyordum, yemek hazır.’

‘vay vay vay iki sevgili baş başa yemek hazırladınız yani’diyip güldüm. Demir cevap verdi.

‘Yenge görende sizden gizli iş yaptık zannedicek’ dediği anda Esra Demirin karnına vurdu ben anlamamıştım tabi ne demek istediğini. Çok geçmeden Arasta inmişti ve sohbetler eşliğinde yemeklerimizi yedik. Daha sonra biz masayı toplamaya başladık. Aras’la Demirde dışarı çıktılar. Güneş açmıştı ve denize girecektik. Esra bikinilerini giyip aşağı indi. Oha dedim yani oha. Tamam o benim en yakın arkadaşımdı ama ı ıh olmaz yani Aras görmemeliydi.

‘Kızım ayıp ayıp git mayonu giy’ dedim.

‘Demir 1 sen 2 ayyy’ diyip yukarı çıktı. bende kendi odama çıkıp daha düzgün birşeyler giyip indim aşağı. Ve hep birlikte denize gittik.

Kumun üzerine havlularımızı serdik ve Esrayla uzandık. Güneşin tadını çıkarıyordum ki ıslak eller tenime değene kadar. Aras beni kucağına aldığı gibi denize doğru yürümeye başladı.

‘Aras sakın, Aras bırak beniiiii’ diye cırlamaya başlamıştım ki soğuk suyla birleştim.

‘Şimdi bittin sen öküz Aras’ diye bağırdım ve ona su atmaya başladım. Bu arada Esrayla Demirde denize girmiş bize eşlik ediyorlardı. Akşama doğru eve döndük. Çok yorulmuştum ve hemen kendimi yatağa attım. Aras elinde 2 fincanla odaya girdi.

‘Kahve?’ dedi. Gülümsemiştim. Kahveye asla hayır diyemiyordum. Bir de tabi bana kahve yapan kocaya.

Yatakta doğrulup elindeki fincanı aldım oda yanıma oturdu ve boşta kalan elini omzuma attı. Bende göğsüne yasladım ve kahvelerimizi içmeye başladık.

‘Benimle mutlu musun Eylül?’ dedi Aras. Bu sorusunun karşısında afallamıştım. Acaba mutlu muydum? Evliliğim nasıl gidiyordu? Şu iki ayda çok olay yaşamıştık ama hep barışmıştık ne olursa olsun ayrılmak söz konusu olmamıştı. Sanırım onunla mutluydum.

‘Şu kollarında bulduğum huzuru başka hiçbir şeye değişmem’ dedim ve dudaklarına uzanıp minik bir öpücük bıraktım.

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin