1.6

76 11 0
                                    

Mavi gözlerini ellerinin tersi ile silerek koşarak hastaneye girdi, koridorda hızını birilerine zarar vermemek için yavaşlatarak acil kapısına yöneldi.
“Hanımefendi bakar mısınız!” koridorda birkaç kişi seslenen kişiye döndü, Mavi acil kapısında durarak sesin geldiği yöne doğru baktı. Kahverengi saçları ve masmavi gözleri ile uzun sayılabilecek bir adam ona yaklaşıyordu.
“Bunları ablam size teslim etmemi istedi, Elif sizsiniz değil mi?” Mavi, bir genç adama bir de elinde tuttuğu anahtarla not kağıdına baktı, dilini yutmuş gibi kafasını sallayarak adamın elindekileri aldı.
Not kağıdını titrek elleri ile açtı; “Seni böyle bırakmak istemezdim, kardeşim Kerem sana adresi söyleyecek bu anahtarlar o eve ait. Bu gece orada kal, en kısa sürede seni bulacağım… - Derin”
Ne ara düşünmüştü bunları, Deniz’in onu bulacağından bu kadar emin olarak ne zaman hazırlamıştı hepsini? Kağıdı tekrar kapatarak cebine pasladı.
“At çiftliğinin yoluna girdiğinde siteler çıkacak karşına, B2 sitesinde üçüncü blok daire on iki…” Genç adam elini arkasına götürdüğünde Mavi istemsizce ürktü. Adam bunu fark edecek ki elini hemen indirdi “Korkma sana bir şey yapacak değilim…” Kerem tekrar elini arkaya götürerek cebinden Mavi renk kaplı bir telefon çıkarttı.
“Ablamın yedek telefonu sana getirmemi istedi bunu da.” Mavi telefonu alıp almamakta kararsız kaldı, Kerem gözlerinin içine bakarak telefonu eline tutuşturunca kararı zoraki kabul etti.
“Teşekkür ederim.”
“Rica ederim, artık gitmeliyim. Görüşürüz sonra Mavi.” Kerem sol gözünü kırparak uzaklaşırken Mavi arkasından baka kaldı, bu genç adama da ablasına da adını henüz söylememişti ki. Elinde titreyen telefon ile odağını oraya yönlendirdi.
Kerem telefonu açarak gitmişti fakat harflerden oluşan şifreyi girmeyi de söylemeyi de unutmuştu, Mavi dudaklarını büzerek hastane çıkışına yöneldi. Anahtar, not kağıdı ve telefon elindeyken ceplerini kontrol etti. Neyse ki paralarını fermuarlı göze koymuştu hala cebindeydi.
Hastane yolundan aşağıya yürümeye başladığında geçen taksiye el uzattı, duran taksinin arka koltuğuna bırakarak adresi söyledi ve arkasına yaslandı. Elindeki telefona tekrar odaklandı fakat kafası dalgınlaşmaya başlıyordu. ‘Ben büyüyünce ajan olucaam!’ Minik Derin’in hayalleri kafasında duyulduğunda gülümsedi.
Birkaç şifre girdiğinde telefon ekranında dikkatini çeken detaylar yavaş yavaş ortaya çıktı, ekranda yazılı olan saat sabaha karşı 04.27’yi gösteriyordu.
“Saati söyleyebilir misiniz?” Taksici kendi telefonundan saatte baktı “Altı buçuğa geliyor.” Mavi kaşlarını çatarak kafasını sola yatırdı; önüne çıkan mafya tipli adamlar, gizli kapaklı işler, telefonda özel özellikler… Derin gerçekten hayalini yaşatmış olamazdı değil mi?
Ekranda hala değişmemiş olan saati şifre olarak girdiğinde ana ekran açıldı, arkada DERİZM yazılı bir logo vardı. Mavi nefesini şiddetle vererek kafasını kaldırdı, hastane ile villalar uzak değildi çoktan gelmişler taksici de kıza sesleniyordu.
Mavi özür dileyerek parayı verdi ve taksiden indi, şehir dışında olan villalar yaz mevsiminden dolayı dolu hatta etrafta bile insanlar vardı. Adresi tekrarladı ve içeriye doğru adımlamaya başladı, dört-beş bina daha geçtikten sonra Kerem’in dediği yere ulaşarak kapıyı anahtar ile açtı.
Kapıyı yavaşça kapatarak Amerikan tarzına uygun döşenmiş evin içerisinde gezdi; genel olarak siyah-gri ve beyaz üçlüsünün yaşattığı evde bazı objeler sarı-kırmızı ve lacivert renkleri hakimdi. Mavi bu seçimlerin tam Derin’in seçimine uygun olduğunu düşündü.
Evin içerisinde telefon melodisi duvarları kamçılamaya başladığında Mavi sesin kaynağına ilerledi, ekranda gerçekten bilinmeyen numara yazınca etrafını kontrol etme gereksinimi duyarak telefonu açtı.
“Bal böceği nasılsın?” Mavi, Derin’in aramasını beklerken telefonda Deniz vardı. “Deniz-… bana bir daha bal böceği deme!” Mavi dişlerini sıkarak söylediği söz ile senkronize şekilde elini de sıkmıştı. “Ama neden böyle yapıyorsun? Derin de duyuyor bunları, değil mi hayatım?”
“Deniz neyin peşindesin söyler misin!” Mavi, dışarıda gezen yazlıkçıları düşünmeden sesini yükseltmişti. “Yıllar boyunca peşinde koştum senin Elif, sen ne yaptın! Bir kıza aşık oldun-… Hem de Derin’e!” Bunu Deniz nasıl biliyordu, Derin bile bu gerçeği bilmiyordu o nereden öğrenmişti?
“Duyamıyorum sesini güzellik yalan mıydı yoksa?” Mavi yutkunarak kanepeye oturdu, Deniz blöf yapmayı seven birisiydi, belki Derin dediklerini duymuyor ümidi ile. “Çocukken dediğimiz her şeyi kabul ediyor muyuz Deniz? Sende küçükken zeki olacağım derdin ama hala safsın…” Mavi dediği lafın ardından kahkaha atarken telefonda Deniz’in hırıltılı sesi duyuldu.
Yaklaşık otuz saniye sonra telefon cızırdamalar eşliğinde başkasının eline geçti. “Elif-… Elif.” Derin soluk soluğa telefonda kendisini duyurmaya çalışıyordu. “Derin iyi misin!”
“Çok vaktim yok yatak odasında yatağın baza kısmında çanta var onu al sitenin arkasına çık.” Mavi’ye laf düşmeden telefon kapandı, kız yerinden fırlayarak çantayı buldu. Fermuarını açtığında çanta dolusu dolar ile karşılaşmayı beklemiyordu, Derin bu kadar parayı nereden bulmuştu? “Sorgulama Mavi yap denileni!”
Çantayı sol kolundan geçirerek omzuna çapraz şekilde astı, telefonu da masaya bırakarak evden çıktı. Sitenin ön kapısında takım elbiseli iki adam elinde telefon birilerine gösteriyordu, Mavi arkasını dönerek ilgi çekmeden yürümeye başladı.
On metre yürüdükten sonra iki ev arasında kalan çitlerle çevrilmiş bahçeyi gördü, neden buradan çıkmamıştı ki? Çitlerin üzerinden atlayarak sitenin arka ağaçlık kısmına koşmaya başladı. “Dur kaçma!” arkasından gelen adamlar Mavi’yi çoktan bulmuşlardı, kız var gücü ile kimden ve neden kaçtığını bilmeden koşmaya devam etti.
Ağaçlık alandan arkasında iki adam ile çıkarken toprak yolda siyah renk BMW marka araba ile yanında duran motorlulara ilişti gözleri, motordaki kişinin üzerine yapışan ceketten kız olduğu anlaşılıyordu. Siyah motoruna uyumlu kaskın vizör kısmı metal gri olduğu için yüzü gözükmüyordu, Mavi kıza koşarken kızda motorundan inerek birkaç adım attı.
Motorlu kız sağ eli ile Mavi’ye aracı işaret ederken koşan kız, motorlunun sol elindeki tabancayı fark etti. Mavi araca binmek üzereyken kasklı kız motoruna geçerek araca gitmesini işaret etti. Mavi kendisini araca atarken Kerem yanına binen kıza gülerek gaz pedalına bastı. “Yuvana hoş geldin bal böceği.” Tozu dumana katarak ilerleyen aracın arkasından dört-beş silah ses yankı yapınca Mavi çığlık attı.
Dikiz aynasından baksa da tozdan bir şey göremiyordu ki “Merak etme ablam korkutmak için yapıyor-… Yani umarım.” Ya Derine ateş ediyorlarsa? “Kerem, Kerem dur bakalım belki Derine yapıyorlardır bunu ne olur dur.” Kerem kafasını olumsuz şekilde sallayarak araç hızını arttırdı.
Arkadan yaklaşan motorun uğultulu sesi eşliğinde ufak bir vızıltı duyuldu, Derin motoru ile arabanın yanından ok gibi uçup gitti ve bulduğu ilk sola girdi. Mavi’nin gözleri yaşarırken kalbi daha fazla dayanamayacak gibi hissediyordu.
Yaklaşık on sokak geçtikten sonra araba başka bir villanın önüne durdu, Kerem garaj kapısını kumanda ile açarak içerisine girdi ve motoru kapattı. Derin de eve yeni gelmişti, garajda kaskını çıkartırken Mavi araçtan indi.
Araçtan inen kız Derin’in yüzünü görünce arabaya tutunarak zor ayakta durdu; sol gözünün altı morun en koyusu halinde, pembeleşmiş dolgun dudaklarına kan bulaşmış, sol kaşında açıklıktan hala kan sızıyordu.
Derin iki elini de kaldırarak Mavi’ye sakin ol dercesine ellerini kaldırdı, kendi yüzünün farkında değildi galiba. Kerem, ablasının bu haline alışkın olduğu için içeriye pansuman yapacak bir şeyler aramaya gitti.
“Derin-…” Mavi nefes alış-verişine hakim olamıyordu, yüzünün rengi tamamen atmış bayılacak gibi bir hali vardı. “Hatun sakin ol, önemli değil bak bunlar.” Derin ellerini indirmeden Mavi’nin yanına ilerledi fakat o da gözyaşlarını serbest bırakarak geri geriye gitmeye başladı. “Elif lütfen…” Mavi garajda malzemelerin koyulduğu dolaba çarpınca daha da geriye gidemedi.
Derin yaşarmış gözlerine hakim olamadan Mavi’yi kollarından yakalayarak kendisine çekti, başını omzuna yaslayarak yüzünü görmemesini sağladı. “Bende seni seviyorum Mavi kız…” Derin’in gözyaşları eşliğinde söylediği cümle ile Mavi’nin ağlaması daha da şiddetlendi.


Lacivert - 2804 -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin