2.0

58 6 0
                                    

Derin sağ elini yumruk yaparak evin kapısına yöneldi, annesinin koluna girerek içeriye geçmesini sağladı. Mavi, Mustafa Bey’e teşekkürlerini ileterek evin içerisine girdi. “Güzel kızım ne zaman bitecek bu Deniz ile senin işin?” Derin salonun ortasında duran pastasına bakarak durdu.
Yemeklerine hayran kaldığı annesi ve sevdiğinin eli değişmişti o pastaya, nasıl geri çevirebilirdi ki? Annesi pastaya doğru ilerlemeye başladığında Mavi koluna girdi. “Hülya teyzem dur bakalım ne yapacak.”
Derin masanın yanına gelerek dizlerinin üzerine çöktü, kahve masasının üzerine koyulan ev yapımı şirin çikolatalı pastaya gülümseyerek gözlerini yumdu. Hülya Hanım kızının doğum gününün kutluyor olmasına hem şaşırmış hem de fazlasıyla duygulanmıştı.
Genç kız gözlerini açarak kol kola girmiş annesi ile Mavi’ye baktı, tekrar masaya dönerek pastanın üzerindeki iki muma üfledi. Bu tür şeylere inanmasa da hayatında ilk kez dilek tutmuştu. Hülya Hanım dayanamayarak kızına ilerledi ve sıkıca sarılarak ağlamaya başladı. “Annem-… güzel kızıımm, iyi ki doğdun hayatımın en mükemmeli…” Derin annesine sarılırken kapı eşiğinde bekleyen Mavi’ye odaklandı.
Hayatına gireli ne kadar kısa zaman olmuştu fakat hayatta yapmam dediği şeyleri şimdiden yaptırmaya başlamıştı bile.
“Canım annem sende iyi ki varsın, miniğim benim.” Derin gülerek annesinden ayrılırken Hülya Hanım da yaşarmış gözleri ile kahkahalara boğuldu. Minik lakabı Hülya Hanım’a Derin tarafından hediye edilmişti. Derin on altı yaşlarında annesine hazırladığı doğum günü sürprizinde; karşı apartmana boydan boya pankart açarak ‘Minik annem iyi ki doğdun’ yazdığı günden beri adı öyle kalmıştı.
Mavi, Hülya Hanım sarılmayı bıraktıktan sonra Derin’in yanına ilerledi. “Ben mutfaktan tabak, bıçak alıp geliyorum hemen.” Yıllar sonra Öztürk ailesinde tekrar doğum günü kutlanmasının heyecanı ile Hülya Hanım evin içerisine koşturarak mutfağa gitti.
Mavi giden kadına şirince güldü, kafasını önüne çevirdiği gibi Derin ile burun-buruna kaldı. “D-Derin…” Korktuğu için sesi kesik çıkmıyordu, Derin ona her yaklaştığında kalbi ritminden konuşmasına izin vermiyordu. “İki-üç günde ne yaptın sen bana Elif? Yapmam ne diyorsam yapıyorum…” Mavi kafasını geri çekmeden bakışlarını yere kaçırdı, yanlış şeyler mi yapmasına yol açıyordu? “Özür dilerim.”
Derin bir parmak mesafe ötesinde duran Mavi’ye yaklaşmaya başladı, genç kız ilk Derin’in dudaklarına bakarak nefesini tuttu. “Elif’cim yardım eder misin kızım?” Hülya Hanım’ın yardım sinyali Mavi’nin bir kulağından girerek öbüründen çıkarken Derin geri çekilerek kahkaha attı. Mavi bozulmuş bir havada nefesini vererek arkasını döndü.
Derin ellerini boru paça pantolonunun cebine sıkıştırarak koltuğa oturdu, yaşadığı anı tekrar düşünerek gülümsedi. Mavi önde annesi arkasında salona girdiğinde Derin yüzündeki gülümsemeyi yarı yarıya sildi.
Annesi yaptıkları pastayı tabaklara pay ederken Mavi’de televizyonu açtı, kızın yüzü hala kıpkırmızı şekildeydi ve Derin’e bakmıyordu. Hülya Hanım pastayı ilk Mavi’ye sonra kendi kızına vererek yerine oturdu.
“Ee annecim nasıl geçti günün?” Derin karşısında televizyonu izleyerek pasta yiyen kızı sinir etmek için farklı muhabbetler peşindeydi.
“Ne yapalım kızım. Elif arkadaşın ile sana pasta yaptık, evi topladık… Haa sarma yaptım bide seversin kuzum sen.” Sarma mı? Derin en sevdiği yemeğin lafını duyduğu gibi gözlerini açtı. “Anno getirsene yiyelom.” Mavi doğum günü kızının ağzında yutmadığı, tabağında ise yarısı duran pastasını görerek güldü. Bu kız hala midesini mi düşünüyordu?
“Az ye Derin’cim sen. Maazallah koşamazsın birilerinin peşinden. Beklemezler bak seni sonra.” Mavi tabağında pasta diliminden bir çatal alarak yerken Derin sağ kaşını kaldırdı. “Kızlar didişmeyin.” Hülya Hanım gülerek araya girince Mavi de gülmeye başladı. “Anne ama o başlatıyor görüyorsun.” 
“Yirmi beş yaşına geldin hala çocuk gibisin Derin” Derin tabağındaki pastanın son dilimini ağzına atarak ayaklandı, ayaklanırken de sol elinin gömleğinin yakasına götürerek biraz açtırarak elini indirdi. Hafif öksürerek masaya eğildi, Mavi istemsizce kıza bakarak gözlerini kıstı. Tabağını bırakan Derin alt dudağını dişleyerek doğruldu. “Ellerinize sağlık Hanımlar çok güzel olmuş, bu günün tekrarını isterim.”
Derin ilk önce annesine sonra domates gibi kızaran Mavi’ye bakarak gülümsedi. “Ay kızım nereye yeni gelmedin mi?” Derin omuzlarını silkerek dudağını büzdü. “Yarım saatlik işim var annem dosyaları halledip geleceğim.” Hülya Hanım yüzünü düşürerek ayağa kalktı, kızına yaklaşarak gömleğinin yakalarını düzeltti. “Bu düğmeyi de sağlam yapmak lazım.”
Derin kafasını olumlu anlamda sallarken gülümseyerek Mavi’ye baktı. “Mavi ona da el atar annecim ya-… Hamarat kız sonuçta.” Mavi son beş dakika içerisinde yaşadıkları ile domatese dönmüştü, şimdi duydukları ile direk kırmızı tonuna geçiş yapıyordu.  “Yapar bebeğim de sende öğren ileride eşinin gömleğini dikersin, çocuğun olur ona bir şey yaparsın.”
Derin ‘oldu, tamam, peki’ havasında gülerek annesi ve Maviye el sallayarak evden çıktı. “Deli kız ya.” Hülya Hanım kalktığı tekli koltuğa geri oturarak kumandayı eline aldı. Açık olan haberlerde polislere saldıran sarhoş gündem olmuşken evin içerisinde telefon melodisi spikerin sesine dahil oldu.
Mavi ve Hülya Hanım karşı koltuğa baktılar, Derin oturduğu yerde telefonunu düşürmüştü. Melodisi Mavi’ye çok tanıdık gelse de ilk başta çıkartamadı, çağrı sonuna doğru Madilyn’in sesini duyduğunda jeton düştü. Derin, Mavi’nin en sevdiği şarkıyı telefon melodisi mi yapmıştı? “Mavi kızım koş cama da durdur Derini.”
Mavi telefonu alarak cama gitti fakat Derin ortalıkta yoktu. “Yok Hülya teyzem ben karakola götüreyim bari lazım olur telefonu.” “Götür kızım götür unutkan kuşum benim ya.” Mavi elindeki telefon ile gülerek kapıdan çıktı, merdivenleri ikişer-üçer inerken telefon elinde tekrar çalmaya başladı.
Ekranda ‘Ekrem’ yazısına bakarak telefonu indirdi, bir kat daha inmişti ki telefon sustu ardından tekrar çalmaya başladı. Mavi dayanamayarak telefonu açtı. “Der-i…” Kız daha telefona cevap veremeden karşı taraf söze başlamıştı bile.
“Abla senin kız burada, izleyelim mi?” Mavi açtığı telefonda duyduğu ile merdivende durdu. “Neredesiniz?” Telefonda konuşurken yavaş yavaş inen kız dişlerini birbirine bastırdı, ne demek senin kız burada ya! Az önce salonda onu öpmeye kalkan kızın sevgilisi mi vardı?
“Elektrik barın arka tarafındayız biz, kız taksi bekliyor burada.” “Tamam.” Mavi telefonu kapattı. Elini de dişleri gibi sıkarak telefonun hacmini iyice hissetti. Hızlı adımlar ile bahçe kapısından çıkarken ağzını bir el bastırılarak sola çekildiğini hissetti.
Karanlığın çöktüğü sokaklarda kimse yoktu, polis lojmanlarının yanında onu kaçırmaya kalkabilecek kimse aklına gelmiyordu. Ağzını açmaya kalksa da başaramadı, demir kapının hemen yanındaki elektrik direği kim tarafından kaçırıldığını görmesini engelliyordu.
Elektrik direğine çarpan omzu ile yol tarafına ilerlese de ağzına bastırılan elin sahibi kendisine çekerek kızı direğe yasladı, Mavi ağzından çekilen el ile çığlık atmak üzereydi ki Derin tekrar elini kızın dudaklarına bastırdı. “Çok korkaksın Mavi ya, nerede bizim mafyadan kaçan kızımız?” Mavi yaşaran gözleri ile Derin’in yüzüne bakakaldı.
Derin gülerek elini indirdi, Mavi konuşabilecek gibi değilken gözlerini hafif şekilde kıstı. Salonda annesinin yarım bıraktırdığı hediyeyi tamamlaması lazımdı. “Elektrik barın arka sokağına hoş geldin benim kız.” Derin gözleri kısık ve bir o kadar yumuşak ses tonu ile bakışlarını Mavi’nin dudaklarına kaydırdı. “Annen-…”
Doğru diyordu, Hülya Hanım bu durumu görebilirdi. Derin cevabını Mavi’nin dudaklarını-dudakları ile kapatarak verdi. Tabi ki annesini de düşünerek elektrik direğinin arkasını seçmişti.

Lacivert - 2804 -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin