1.9

79 5 0
                                    

- 1 Gün sonra –
Yer değiştirme zamanı gelmişti, Derin ve kardeşi Kerem’in işi gereği bir süre evde kaldılar fakat daha fazla duramazlardı. Derin, Mavi ile geçirdiği bir gün ile kalbinin sert duvarlarının çatırdadığını hissetse de bu duruma ses çıkartamıyordu.
Hayatlarında olan kötü şeyleri bir geceye sığdırmayı başarabilen iki kız da birbirine karşı daha dürüsttü artık. Uçurumda yaşanan olaylar, Derin’in başında olan kara bela Deniz ve Mavi’nin ailevi sorunları… Artık hepsinin çözümünü bulmak ikisinin arasındaydı.
Mavi evine önünde kendisi için gelen beyaz renk sivil polis aracının içerisinde oturuyordu. İki genç polis ile konuşan Derin’i izlemek hoşuna gitse de ondan uzaklaşmak içine sinmiyordu. Derin’in arkası arabaya dönükken kızı güzelce süzdü; siyah renk boru paça pantolonu, lacivert renk gömleği ve kahverengi salık saçları ile tam bir iş kadınına benziyordu.
İşi gereği genellikle sivil giyiniyor olsa da üzerinde garip resmi bir hal hakimdi, Derin Öztürk buydu işte. Bukalemun gibi uyum sağlasa da kendinden asla ödün vermiyordu. Mavi kızın bu huyuna kesinlikle hayrandı.
İki genç polis ile birlikte arabaya hareketlenen Derin, Mavi’nin oturduğu arka koltuğun açık camına yaklaştı. Kollarını camın kenarına yaslayarak içeriye doğru eğildi. Lacivert V yaka gömleğinin önü hafif açılınca Mavi sol eli ile kızın yakasını tutarak gülümsedi.
Kızın bunu kasti olarak yaptığı gülüşünden o kadar belliydi ki, saçlarına uyumlu gözlerinin içerisi hastaneden çıktıklarından beri ilk defa gülüyordu.
“Seni annemin yanına götürecekler Elif-… Polis lojmanlarına kolay kolay yaklaşacaklarını düşünmüyorum o yüzden korkun olmasın.” Konu ne kadar ciddi olursa Derin o kadar emrivaki yaparak Mavi yerine Elif adını kullanmayı tercih ediyordu. Mavi kızın tatlı dünyasını sergilerken Elif tüm gerçekleri kaldıracak bir yapıdaydı.
Derin sağ eli ile Mavi’nin saçlarını okşayarak doğruldu. Yüzündeki morluklar tam olarak gitmese de izleri hafif silinmeye başlamıştı.
“Serkan gidin siz bende takip ediyorum, Kerem de evde bekliyor sizi.” Sürücü koltuğunda oturan polis kafasını sallayarak evin patika yolunda ilerlemeye başladı. Mavi sağ eli ile Derin’in okşadığı saçlarına dokunarak gülümsedi.
Polis aracı patika yolda yavaş bir hızda ilerlerken Derin motoru ile aracın yanına geçti. Bu sefer kast takmadan yüzünü açık bırakmıştı, bel kemerine yerleştirdiği beylik tabancasının namlusu hafif gözükürken metal polis armasını da kemerine takmayı ihmal etmemişti. Mavi kafasını cama yaslayarak motorla yolda süzülen kızı izlemeye başladı.
Derin arabaya dikkati dağılacağı için hiç bakmıyordu. Zaten patika yol hız motorunun altında kaymasını sağlıyordu bir de Mavi’ye baktıkça kalbinin hızlanmasını kaldıramazdı. Daha yolu yarıladıkları zaman Derin aracı geçerek gözden kayboldu.
Mavi kendisine evden ayrılmadan önce Derin tarafından verilen telefonu cebinden çıkarttı. Sadece saate bakmak için açtığı ekranda gördüğü tarih ile gözlerini kocaman açtı. 6 Mayıs bu kadar erken mi gelmişti?  Yirmi dört yıl önce dünyaya gözlerini açan Derin bu gün yirmi beş yaşına basıyordu ve Mavi’nin bunun için hiçbir planı yoktu. Doğal olarak olamayacaktı da.
Lojmanların önünde duran polis aracı ile Mavi kafasını telefondan kaldırdı. Utangaç bir tavırla polislere teşekkür ettikten sonra araçtan indi, yıllar önce küçük bir kızken oyun oynadığı bahçeye şuana çok başka bir durumda gelmişti.
Merdivenleri çıkarak ilk katta durdu, Derin’in ailesi dağılmadan önce oturduğu evin kapısına bakarak yutkundu. Bu kız için buraya girmek gerçekten zor olmuyor muydu ki? Kafasında düşünceleri ile boğuşurken telefonunun titrediğini hissetti.
Telefonda yazan isme bakarak istemsizce gülümsedi, birkaç saniye daha çalmasına izin vererek cevapladı. “Efendim Derincim.”
“Ama sen bana hep böyle dersen düzgün muhabbet kuramayacağız biz.” Telefonda bile bir insanın sesi bu kadar yumuşak gelebilir miydi?  “Dinliyorum hayatım.”
“Kat başında neden durduğunu sorabilir miyim hatun?” Genç kız yerinden hareket etmeden gözleri ile etrafını taradı, iyi de kamera yok ki burada! “Sen nerden biliyorsun?”
“Biliyorum işte… Evi karıştırdığını düşünüyorum-… Soldaki kapı.” Mavi gülerek kapıya ilerledi ve telefonda görüşürüz faslından sonra zil butonuna nazikçe bastı.
Hülya Hanım ellerini beyaz renk mutfak önlüğüne silerek kapıyı açınca kız istemsizce el salladı, karşısındaki orta yaşını çoktan geçmiş kadın şaşkın şaşkın Mavi’ye bakıyordu. “Kuuzuuum.” Hülya Hanım kızı kendisine çekerek sıkıca sarıldı.
Mavi de teyzesine sarılırken içeride küçükken duyduğu yemek kokularını hissetti, bu kadın gerçekten efsane yemek yapıyordu. “Hoş geldin güzelim gel, gir içeriye tuttum seni de kapıda.” Derin ile annesi birbirine o kadar çok benziyordu ki ayırt edilemezdi ikisi.
Mavi ayakkabılarını çıkartarak içeriye girdi. Hülya Hanım’ın bordo renge düşkünlüğünü bilen kız evin bu kadar beyaz döşenmesine şaşırmıştı, demek ki Derin buraya da el atıyordu. “Çay ister misin güzel kızım?” Gelen teklif reddedilmeyecek kadar güzeldi. Çaylar da masada yerini aldığında özlem gidermek kalmıştı geriye.
4 Saat sonra
Hülya Hanım ve Mavi özlem giderdikten sonra genç kızın bütün sakarlığına rağmen mutfakta harikalar yaratmışlardı, Derin doğum gününü kutlamıyor olsa da Mavi’de bu olaya el atacaktı. Derin’in gelmesine on dakika kalmıştı ve her şey hazır gibiydi. “Geliyor…” Hülya Hanım kapının anahtar deliğinde hareketliliği fark ettiği gibi ışıkları söndürdü.
Derin kapıyı araladığında karanlık koridor ile baş başa kaldı, elini kat arasında salladığında ışıkların yandığını görerek evin içerisine girdi ve kapıyı kapattı. “Annee, Eliif evde misiniz?” Mavi de Hülya Hanım’da ellerini dudaklarına kapatmış gülmemek için zor duruyorlardı.
Karanlıkta ilk başta dolaba sonra askılığa çarpan Derin ufak bir acı inlemesi ile karışık tatlı hakaretlerde bulundu. Elini salon ışığının anahtarına götürerek aşağıya bastırdığında ortam aydınlandı. En az Derin kadar annesi de şaşkın ve bayılmak üzere kızına bakıyordu. “D-Derinim…”
Polis kızın yüzünü annesi iki gündür görmüyordu ve bu morluklar bir annenin içini paramparça edecek türdendi, Hülya Hanım’ın kızına düşkünlüğü düşünüldüğünde kadın gerçekten bayılmak üzereydi. “Annecim.” Derin yüzünün haline alıştığı için annesinin neden kendisini koltuğa bıraktığını ilk anda anlayamadı.
“Ay ay Hülya teyze dur kendine gel.” Mavi’nin telaşı ile annesinin yanına koşan Derin ne yapacağını bilemeden kadının yanına oturdu, oturduğu gibi de geri kalktı. Mavi karşısında bayılmak üzere olan ikinci kişiyi görünce onu da annesinin yanına oturttu. “Derinimm, kuzumm… Kim nasıl yaptı sana bunuu?” Hülya Hanım’ın ağlamalı ses tonu ile gözlerini kapatarak dövünmeye devam etti.
Mavi mutfakta bulduğu kolonya ile gelerek Hülya Hanım’ın boynuna ve bileklerine sürdü, camları açarak Derin’in yanına ilerledi. Kolonyayı kıza uzatmak üzereyken durdu, Derin’in en nefret ettiği kokulardan birisi kolonyaydı çünkü.
“Annem iş işte-… Ne beklersin. İt, kopuk, serseri ile uğraşıyorum koca gün.” Derin attığı yalanın arkasına sığınırken evin metal kapısı büyük bir gürültü ile vurulmaya başlandı. “Bu kim ya?” Mavi kapıya ilerlerken Derin hızlıca bileğinden yakaladı.
Kızı annesinin yanına bırakarak kapıya ilerledi. “Deniz dur lütfen!” Derin’in uyarıcı ses tonu ne kadar sert çıksa da bu adam için işe yaramazdı. Mavi ve Hülya Hanım eve giren Deniz ile ayaklandılar. “İyi akşamlar Hülya annecim, karımın doğum gününü kutlamak için almaya geldim de.” Derin kapıyı sertçe iterek kapattı ve salon girişine geldi. “Deniz evden çıkar mısın?”
Mavi sol elini yumruk yaparak salonun ortasında dikilen Deniz’in görebileceği şekilde tuttu. “Deniz evladım, bak kızım seni istemiyor belli ki... Uzatmadan halledemez misiniz bu konuyu?” Derin’e öğretilen devlet terbiyesi gibi kuralların içerisinde büyüğünün olduğu ortamda konuşmamak ve saldırgan davranışlar sergilememek yıldızlıydı.
“Hülya annecim her eş arasında olur böyle şeyler, iznin ile Derin’i alabilir miyim?” Mavi bir Hülya Hanım’a bir de kızına bakarak bir adım ilerledi, annesi izin verse de onun durdurmaya niyeti büyüktü. Derin’in gözlerinin bir o yana bir bu yana sinirle gezdiğini fark eden annesi de sinirlenmeye başlamıştı.
“Deniz evladım izin vermiyorum hadi çık.” Deniz reddedilmekten zerre hoşlanmazdı. “Pekala, pekala…” Derin’e dönerek sol bileğinden sıkıca yakaladı ve dış kapıya yürümeye başladı, genç kız bu hamleyi beklemiyordu ki hamle yapsın. “Deniz canımı acıtıyorsun bırakır mısın(!)” Derin annesinin yanında kedi gibi dursa da içerisindeki köpek balığını serbest bırakmak üzereydi.
Mavi de Hülya Hanım’da kızın peşinden koştular fakat Deniz çoktan kapıdan Derin’i zorla çıkartmıştı bile. “Deniz bak canını yakacağım bırak!” Derin’in uyarısı apartmanda yankılanınca iki-üç kapı açıldı. “Derin kızım sorun mu var?” Kapıyı açan Mustafa Bey, Derin’in hem üstü hem de abisi olarak gördüğü birisiydi. “Sen boşver bey amca eşimi almaya geldim ben.”
Mustafa Bey beyazlamaya yüz tutmuş kaşlarını çatarak evden çıktı, iki metre boyu ve kalıplı boyu ile Özel Harekâta yakışan bir parçaydı. Derin kolunu hızla çekerek Deniz’i de boş eli ile omzundan iterek kolunu kurtardı. “Defol git beni katil etmek için uğraşma.” Derin’in dişlerinin arasından tıslayarak çıkarttığı cümleye Deniz ve Mavi tanık olmuştu.
Deniz kafasını sallayarak sol elinin işaret parmağını Derin’e salladı, genç kız Deniz’in kendisine işkence ettiği her gün daha da yakından tanıdığı parmağın annesinin önünde sallanması ile yutkundu. “Şimdi gidiyorum karıcım ama sabah seni tekrar almaya geleceğim.” Mavi ve Mustafa Bey kızın yanına gelirken Deniz merdivenlerden hızla indi.


Lacivert - 2804 -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin