Karanlık sokağın perileri aşkın güçlü köklerini izliyordu. Masmavi dünyasına alacakaranlık çökmesi bir inanın ne kadar hoşuna gitmiyorsa Mavi için de bu tam tersiydi.
Derin’in ismi kadar karanlık hayatı içerisinde kaybolmayı o kadar istiyordu ki. Renklerin en güzellerinden olan mavi kendisini korumak için yok olmayı tercih ediyor gibiydi. Siyahın görünmez bulutları arasında dinlenmek kulağa hoş geliyordu.
****
Derin elektrik direği ile arasına aldığı Mavi’den uzaklaşarak doğruca gözlerinin içerisine baktı. Salonda bu kadar yaklaşmasına izin veren kız hiçbir şey söylemiyordu.
Mavi gözlerini tedirgince araladı. İçerisinde uçuşan kalplerin sokağa dağıldığını fark ederek gülümsedi, Derin’in korkmuş gözlerini gördükten sonra ellerini kavradı. Cesaret bu kız için sadece savaş meydanında gelmemeliydi.
“Doğduğum andan beri bildiğim her şeyi unutturuyorsun bana Derin Öztürk…” Mavi, Derin’in ellerini tutarak dudaklarına götürdü. Kendisinin aksine tuttuğu eller çok soğuk ve bir o kadar da titrekti. “Korkuyorum bakışların çarpınca bana…” Derin’in ellerini cümlesinden sonra öperek indirdi ve yüzüne odaklandı.
Sarı ışık ile aydınlatılan sokağın altında birbirlerini loş olarak görseler de Derin’in ağladığı barizdi. Mavi karşısında duran kızı kendisine çekerek kollarını boyun hizasına doladı. Derin’den uzun olmasının en sevdiği kısmı onu kanatlarının altına alabiliyor olmasıydı.
Derin ellerini Mavi’nin bel bölgesine sararken ufak bir hıçkırık çıkardı. Annesinin karşısında bile rahat ağlamayan kız şuan gözyaşlarını çeşme gibi akıtıyordu. “Derinim…” Mavi sarıldığı kızın saçlarını öperek kokusunu içine çekti.
Lavanta… Hala bu çiçeğe tapıyor muydu? Derin’in polenlere karşı alerjisi olsa da en sevdiği çiçeği hapşırarak kokluyordu. Kendisine sorarsanız ‘Ben niye koklamıyorum? O polen yaymasın. Hem görünüşü de yeter.’ Diyerek kendisini savunuyordu.
Ağlamaya devam eden kız Mavi’den ayrılarak gülümsedi, kızarmaya başlayan ufak burnu ile arı sokmuş kedilerin burnunu anımsatıyordu. Şişmiş ve şiriin.
Derin ellerini hırkasının cebine götürdüğünde Mavi derin bir nefes aldı, içinden bu kadar hızlı olamaz diyerek yutkundu. “Daha değiil.” Derin’in hınzır ses tonu Mavi’yi az da olsa sakinleştirdi.
Cebinden el örmesi mavi renk bilekliği çıkartarak Mavi’ye uzattı. “Senin takmanı istiyorum.” Uçurumda atlamadan önce çözdüğü bileklikti bu. Bir bilekliğe bir de Derin’e bakan kız sol elini tedirgince kaldırarak bilekliği kavradı.
Sağ eli ile Derin’in sağ elini kırılacakmış gibi korkarak destekledi, bilekliği kızın bileğine yerleştirerek klipsinin kapattı. “Elif kızım neredesin!” Hülya Hanım’ın sesi sokağı şenlendirdiğinde Derin istemsizce kıkırdadı. “Eyvah yakalandık.” Mavi kızın omzuna yumruk atarak elektrik direğinin arkasından çıktı.
“Geliyorum an-… teyzecim geliyorum, Derin ile oyalandım ya!” Derin de elektrik direğinin arkasından çıkarak annesine el salladı ve karakola doğru yürümeye başladı. Mavi az önce öptüğü, öpüldüğü kadının ne kadar da güzel olduğunu gözünde tekrar tarttı.
“Dikkat et kendine!” Derin on-on beş adım arkasına kalan kıza dönerek gülümsedi, bu sokaklarda yer alalı çok olmasa da kendisini korumayı bir polis olarak biliyordu. Cevap vermek için dudaklarını araladığında beline takılı telsiz anonsunu iki kızda duydu.
Derin telsizi bel kemerinden çıkartarak kulağına yaklaştırdı, mandala basarak bir şeyler söyledi ve koşarak karakolun önüne çıktı. Mavi içerisine düşen düğümü yutkunarak yok etmeye çalışsa da başaramadı.
Hülya Hanımı daha fazla bekletmemek adına kalbi de beyni de Derin’de yukarıya çıktı.“Kızım bu suratının hali ne, Derine mi takıldın sen?” Mavi gerçekleri olduğu gibi yansıtırdı, kafasını olumlu şekilde salladı. “Yavrum sen bakma ona koşturuyor geceleri hep, bir şey olmaz Allah’ın izni ile.” Hülya Hanım kızın koluna girerek koltuğa oturdu, anne şefkati herkese iyi gelirdi.
Kızın sırtını dayamasına izin vermeden kendisine çekti ve dizine yatırdı. Mavi itiraz etmek üzereyken anne terliği Hülya Hanım’ın ayağına gözüktü. “Polis kız yetiştirdim bak, bir de anneyim… O terlik çok güzel gider ona göre.” Genç kız gülerek kafasını salladı ve suskunluk ile uyku arasına geçiş yaptı.
***
Üzerinde beyaz renk ince yorgan ile uyanan Mavi etrafına baktı. Hülya Hanımı göremeyince yerinde doğruldu, hava ne kadar çabuk aydınlanmıştı? Dışarıyı inceledikten sonra masanın üzerinde duran telefonuna baktı.
Şarjı bitmiş telefonu alarak yattığı koltuktan kalktı, yorganını düzelterek katladı ve oturma odasından çıktı. Mutfağa uykulu gözleri ile ilerleyerek Hülya Hanım’a baktı fakat yoktu. “Hülya teyze.” Yarı çatallaşmış ses tonu ile öksürerek banyo kısmına ilerledi.
Telefonunu kapının yanına dışarıya koyarak banyo kapısını araladı, çeşmeye giderek suyu açtı ki gözü kan kaplanmış mavi renk bilekliğe kaydı. “D-Derin.” Sol elini kalbine yaslayarak sağ eli ile bilekliği kavradı. Banyodan koşarak çıktı ve Derin’in oda kapısını sertçe açarak bıraktı.
Bilmem kaçıncı rüyasını gören Derin duvara vuran kapısının çıkardığı gürültü ile yerinden sıçrayarak elini komodininin üzerindeki silahına götürdü. Mavi bilekliği elinden düşürerek ödünü koparttığı kıza baktı.
Derin kapıda Mavi’yi gördüğü gibi silahını bıraktı fakat kalkmadan şapşal şapşal kıza baktı. “Mavi?” Onun ses tonunda uyku sersemliği yerine büyük bir yorgunluk kaplıydı. Mavi gözyaşlarına daha fazla sahip çıkamayarak Derin’in yanına gitti ve üzerine atlayarak sarıldı.
Üzerine elli kilo da atlasa bir ağırlığı tabi ki vardı. Derin ufak bir inilti çıkartarak ağlayan Mavi’ye sarıldı. “Mavi yavaş ne oldu, anneme mi bir şey oldu!” “Sabah sabah ne oluyor kızlar?” Hülya Hanım sol elinde simit poşetleri sağ elinde hırkası kapıda gülerek durdu. Yerinden kalkmaya çalışan Derin annesinin kapının önüne görünce geri düştü.
Mavi kadını umursamadan Derin’e daha çok sokuldu, amacı kötü değildi sadece fazla telaşlanmıştı. Derin ağlayan kıza bakarak dudaklarını büzdü. “Bir-… Bir şey oldu sandıım!” Mavi kafasını Derin’in göğüs kısmına bastırarak salya-sümük ağlamaya devam etti.
Hülya Hanım gülerek ekledi. “Babasından biliyorum… İtle-kopukla uğraştığı her gece ya sarhoşların kusmuğu ya da birbirini bıçaklayan hayırsızların kanı ile geliyordu eve.” Derin sağ kaşını kaldırarak kafasını salladı, annesi profesyonel polis yakını olmuştu.
Mavi kafasını kaldırarak Derin’in üzerini kokladı, aldığı; içki, ter ve kusmuk kokusu ile yataktan dışarıya fırladı. Odanın camını açarak yatan kızdan bile uzaklaştı. Hülya Hanım kızın bu tavrına kahkaha atarak mutfağa yöneldi. “Vaay… Elif Hanım dün akşam kokuma bayılıyordunuz, ne değişti şimdi?” “Dün akşam dün akşamda kalır Derin Hanım, lütfen o güzel poponuzu kaldırın da yıkanıp yemeğe gelin.”
Listeli aşıklar gibi kızaran Mavi odadan koşar adım çıkarak mutfağa yöneldi. Derin aldığı iltifat ve gömme laflar ile yastığa kafasını geri koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lacivert - 2804 -
NonfiksiKaranlık sokağın perileri aşkın güçlü köklerini izliyordu. Masmavi dünyasına alacakaranlık çökmesi bir inanın ne kadar hoşuna gitmiyorsa Mavi için de bu tam tersiydi. Derin'in ismi kadar karanlık hayatı içerisinde kaybolmayı o kadar istiyordu ki. R...