Fotoğraf Aras
Gözlerimi yavaşça açarken nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Aldığım ağır kokuyla hastanede olduğunu anlayıp yüzümü buruşturdum.
"Sonunda uyandınız." diyen hemşireye baktım.
"Ne oldu?" dediğimde iyice yanıma yaklaştı ve "Parkta bayılmışsınız." dedi. O an aklıma gelirken ürpertim. Daha önce de bayılmıştım ama ilk defa bu şekilde değişik hissetmiştim.
Açılan kapıya bakınca içeri giren bir doktor ve Aras'ı gördüm. Aras yanıma gelip elimi elleri arasına alınca gülümsedim.
"Buğlem hanım nasıl hissediyorsunuz?" diyen doktora bakıp "Halsiz." dedim.
"Bir kaç test yaptık sonuçları yarı çıkar. Birde her ihtimale karşı sizi tomografiye alalım diyoruz."
"Gerek yok. Ben gayet iyiyim." dediğimde Aras kötü bir bakış attı ve ardından doktora dönüp "Yapalım doktor bey." dedi.
"O zaman yarına bakalım hangi saat boşsa ayarlayalım." dedi ve odadan çıktı.
"Annenlere haber vermedim. Telâşlanmasınlar." dediğinde öpücük attım.
"Beni sen mi buldun?"
"Hayır. Ekin bulmuş. Tesadüfen oradan geçiyormuş." dediğinde tesadüf olmadığını biliyordum. Oda anılarını canlı tutmak için parka gelmişti.
"Ee nerede şimdi?"
"Dışarda."
"Çağırsana çocuğu gelsin otursun." dediğinde kafasını olumsuz anlamda salladı ve "Gerek yok çıkacağız." dedi. Gözüm kenarda ki serumla kaydığında bittiğini gördüm.
Kenarda ki hemşire gelip kolumda ki serumu sökünce üstümde ki örtüyü kenara ayıp ayaklarımı yataktan sarkıttım. Ayakkabılarımı giymek için eğildiğim sırada Aras elimi itip ayakkabıları giydirmeye başladı. Gülerken açılan kapıya baktım. Ekin bize bakıyordu.
"Tamam oldu." diyen Aras'la bakışlarımı Ekin'den çekip ona baktım. Uzattığı elini tutup ayağa kalktım ve kapıya doğru yürümeye başladık. Ekin'in yanına gelince durdum ve "Beni sen bulmuşsun. Teşekkür ederim." dedim.
"Rica ederim." Önden yürürken koluna girdiğim Aras'la arkadan yürüyorduk. Kaç gündür kayıptı ve bir anda ortaya çıkıp beni hastaneye getirmişti. Bu işte gerçekten bir gariplik vardı.
Arasın arabasına bindiğim de göz ucuyla Ekin'e baktım. Arabaya binmiş hastaneden çıkıyordu. Arabası yoktu ne zaman aldığını bile bilmiyordum.
"Evet seni eve bırakıyorum güzelce dinlen. Yarın da beraber hastaneye geliriz. Ben arayıp saat işini hallederim." diyen Aras'a bakıp kafamla onayladım.
Aşırı bir halsizlik vardı ve sürekli uyumak istiyordum. Midemin bulandığını hissedince Aras'a dönüp "Dur!" dedim. Aras şaşkınlıkla bana bakarken elimi ağzıma kapatıp "Durdur arabayı!" dedim.
Ani bir frenle dururken hızla arabadan inip ağaçlardan birinin dibine yöneldim. İğrenç derece de midem bulanıyordu ama kusamıyordum.
Mide bulantısı hafifleyince kendimi yere bıraktım ve ellerimi yüzüme bastırdım. Gerçekten iyi değildim.
"Buğlem?" diyen Aras'a baktığımda korkuyla bana baktığını gördüm. İyi olmadığım her halimden belli oluyordu.
Yanıma gelip dikkatle beni ayağa kaldırdı ve arabaya bindirdi. Soğuk havaya rağmen pencereyi açıp temiz havayı içime çekerken arabayı çalıştırmıştı.
Kısa bir süre sonra eve geldiğimizde çantamı alıp arabadan indim.
"Aras ben iyiyim bir anda midem bulandı." dedim ve gülümsedim. Aras iyi olduğuma inandıktan sonra apartmana girmemi bekledi ve gözden kayboldu.
Yalan söylemiştim. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Başım çatlayacak gibiydi. Bir süredir mide bulantılarım ve baş ağrılarım oluyordu ama bu kadar şiddetli ilk defa olmuştu.
Anahtarı kapıya yerleştirip kapıyı açtığımda annem kafasını mutfak kapısından uzatmış bana bakıyordu. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip yanına gittim ve yanağını öptüm.
"Ben biraz üşütmüşüm sanırım uzanacağım."
Annem kafasıyla onaylarken "Baban yarın gelecek onunla vakit geçireceksin değil mi?" dediğinde kafamı aşağı yukarı olumlu anlamda salladım.
Odama doğru giderken babam aklıma geldi. Anne ve babam birbirlerini tam tanımadan gençken büyük bir aşkla evlenmişler. Çok geçmeden de ben olmuşum. Zamanla birbirlerini tanımaya başladıkça yaptıkları her şey gözlerine batmaya başlamış ve her gün kavga etmeye başlamışlar. En son kavgalarini hatırlıyordum.
O kadar şiddetli kavga ediyorlardı ki ellerine ne geliyorsa birbirlerine atmaya başlamışlardı. Köşede ağlayan kızlarını umursamadan deli gibi kavga ediyorlardı. Ta ki birinin attığı kumanda kafama gelene kadar.
O an gözlerinden geçen ifadeyi net bir şekilde hatırlıyordum. Bana zarar verdikleri için kendilerinden nefret ediyorlardı. Sonrasında apar topar hastaneye gitmiştik. Kafama 2 dikiş atılmıştı. Elim izi kalan yere giderken burukça gülümsedim.
Sonrasında boşanma kararı almışlardı. Birbirlerini hala çok seviyorlardı biliyorum ama birbirlerine zarar vermekten korktukları için uzak duruyorlardı.
Köşede duran pijamalarımı giyip kendimi yatağa bıraktım. Tavanı izlerken kapımın sesiyle bakışlarım oraya döndü.
Annem elinde tepsiyle içeri girince yatakta bağdaş kurup yüzüne baktım.
"Çorba yaptım kızama." dedi ve yanıma gelip tepsiyi bacaklarımın üstüne bıraktı. Çorbayı iştahla içerken sessizce beni izledi.
Bittiğinde tepsiyi alıp ayağa kalktı ve "Uyu biraz hadi." dedi ve alnımı öpüp odadan çıktı.
Annemi çok seviyordum. Her zaman arkadaş gibi olmuştuk.
Anı bir şekilde midemin kasıldığını hissettiğimde hızla elimi ağzıma kapattım. Ardından gelen mide bulantısıyla ayağa kalkıp koşarak odadan çıktım. Banyo kapısını açıp klozete yöneldim ve yediğim her şeyi çıkardım.
Nefes nefes kendimi yere bıraktığımda koşarak yanıma gelen annemi gördüm.
"Buğlem hastaneye gidelim." dediğinde dolan gözlerimle "Hayır anne üşütmüşüm." dedim.
"Olsun yine de gidelim."
"Anne bende tıp okuyorum. Üşütmüşüm işte boşver. " dedim. Annem beni ayağa kaldırırken üşütmediğimi anlamıştım. Bu işin sonunda kötü bir şey çıkacaktı. Ama ben buna hazır mıyım bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE | Texting
Short Story053********: Geçen gün saudade diye bir kelime gördüm. Anlamı tam olarak şuan ki durumumu anlatıyor 053********: Aşık olunan kimsenin yokluğuna duyulan derin özlem 053********: Ve.. 053********: En çok bu kısmı üzüyor beni 053********: Özenilen ki...