•12•

1.4K 119 24
                                    

Jimin, kalbinin neden göğüs kafesini zorlarcasına attığını bilmiyordu. Belki de biliyordu fakat kendine itiraf edemiyordu. Tanrı aşkına, artık aramızdaki çekimi görmezden gelemem diye geçirdi içinden ama karşısındaki kişi hemcinsi olunca içindeki sesi bastırmak istiyordu.

Jungkook kapının önünden çekilip gülümsedi ve, "İstersen gidebilirsin, umrumda değil. Ama ben yine de seni düşünerek şampanyamı patlatacağım." diyerek içerideki odalardan birine girdi.

Jimin kalbinin durulması için derin nefesler alıp verdi ve sesinin gür çıkması için hafifçe öksürüp bağırdı, "Şampanyayı bensiz patlatırsan seni öldürürüm!"

Jimin sakinleşmek adına biraz daha bekledi girişte ve hazır olduğunu hissettiğinde Jungkook'un girdiği odaya girdi çekingence.

Jungkook, Jimin'in geldiğini gördüğünde şampanyayı sallamaya başladı. Ayağa kalkıp büyük şişenin kapağını açmaya hazırlanırken Jimin orta sehpadaki kadehlerden birini alıp heyecanla beklemeye başladı.

Jungkook kapağı açtığında şampanyanın yarısı Jimin'in kadehi ile, diğer yarısı parke zemin ile buluşmuştu. Jimin kendi kadehini doldurunca Jungkook'unkini de aldı eline. Jungkook şişeyi diğer kadehe çevirdi.

Kadehler dolunca ikisi de koltuğa yerleşti. Yerleri batıran şampanya pek de umurlarında değildi.

Konuşmuyorlardı, sadece içiyorlardı fakat Jimin sessizliği bozmak istedi.

"O olaydan sonra kimseyle birlikte olmadım."

Jungkook Jimin'e baktı bir süre.

"Hani küçükken yetimhanede olan olay." diyerek açıkladı Jimin.

"O zaman kimdi o kadınlar? Her magazin sayfasında başka bir kadınlaydın." dedi Jungkook. Jimin kadehinden bir yudum alıp burukça tebessüm etti. "Genç, zengin ve yakışıklı bir psikoloğa göre aşk hayatım berbattı, hatta aşk hayatım yoktu. Hadi aşkı geçtim cinsellikte de berbattım. Ben... mastürbasyon bile yapmıyordum."

Bir yudum daha aldı kadehinden Jimin. Jungkook ise onu dinliyordu.

"Ablam, bunu fark etti. O da psikolog, anladı benim anormal olduğumu fakat bana hiçbir şey söylemedi. Tek yaptığı bilinmeyen ajanslardan güzel kadın oyuncular getirip onlarla sevgiliymiş gibi davranmamı istemekti. Yani hepsi oyundu, hastalığımı saklamak için bir oyun."

Jungkook sinirle, "Bizler hasta değiliz Jimin!" dedi ve kadehinde kalan son yudumları bitirip kendine bir kadeh daha doldurdu. Dolu kadehi eline alıp, "Sahi, bu hastalık saçmalığı nereden çıktı?" diye sordu sinirle.

Jimin yine burukça gülümsedi ve, "O da başka bir oyun işte." diye söylendi. Jungkook, "Anlatmanı istiyorum." dediğinde Jimin sessiz kalıp kadehini kafasına dikti. Jungkook şişeye uzanıp Jimin'in kadehini doldurdu.

Jimin derin bir nefes çekti ciğerlerine ve anlatmaya başladı,

"Mi-Cha anne beni yetimhaneden aldığında kanserdi. O Hwasa'nın öz annesiydi ve çok kültürlü bir kadındı. Onunla pek anım yok, çünkü beni evlat edindikten hemen sonra öldü." Jimin'in gözleri doluyordu fakat duygularına tezat olarak gülümseyerek anlatıyordu her şeyi.

"Hwasa'nın babası Hwasa küçükken ölmüş. Bu yüzden yalnızdık onunla, pek bir akrabası da yoktu onun. Biz birbirimizi yaşayarak büyüdük. O, beni benden daha iyi tanıyordu çünkü beni yaşamıştı. Sanırım erkeklere ilgi duyduğumu anlamıştı, ben bile anlamamışken o anlamıştı."

Jimin gözlerini kapatıp kendi kendine güldü ve gözlerini açıp Jungkook'a baktı. "Seni görene kadar anlamamıştım."

Bu bir itiraftı.

Jimin konuyu hemen toparlayıp anlatmaya devam etti.

"Bunu anladığında bana sürekli dini şeyler anlatmaya başladı, erkek ile erkeğin aşkının lanetli olduğunu sayıklayıp durdu. Fakat ona kulak asmadım. Daha sonra ise eşcinselliğin psikolojik bir hastalık olduğunu söyledi bana. Ona bunun mantıksız olduğunu söyledim, o da mantıksız olduğunu kabul etti fakat bana bunun bir oyun olduğunu anlattığında her şey değişti."

Jimin durup kadehini bitirdi ve doldurması için Jungkook'a uzattı.

"Daha sonrası çok çabuk oldu. Ben de okuyup ablam gibi psikolog oldum. Ve ablamla tasarladığımız bu oyunu başlatmak için bulunduğum her yerde eşcinselliğin bir hastalık olduğunu söyledim."

Jungkook olayı çözmüştü.

"Sonra homofobikler tarafından ilgi gördün. Hasta olduğunu sanan insanlar tedavi olmak için sana geldi ve ünün iyice arttı."

"Ben bu oyunu şan, şöhret ve para kazanmak için oynadığımızı sanardım ama-"

"Ama ablanın amacı seni asıl kimliğinden uzak tutmaktı. Eğer eşcinselliğin hastalık olduğunu savunup ünlü bir psikolog olursan bir erkekle birlikte olma ihtimalin 0'a düşerdi."

Jimin'i tanımak, Jungkook'a mükemmel hissettirmişti. Monoton hayatına renk katmıştı Jimin. Gece olana dek konuştular, içtiler ve tekrarladılar. Jungkook başının döndüğünü hissedince içmeyi bırakmıştı fakat Jimin hala içiyordu.
Jimin'in bünyesi alışıktı zaten, kolay kolay sarhoş olmazdı.

Jimin kol saatine bakıp, "Artık gitmeliyim." dediğinde Jungkook her ne kadar istemese de Jimin'i uğurlamalıydı. "Seni eve ben bırakacağım." dediğinde Jimin gülümsedi ve, "Sarhoş olmadığından eminsin, değil mi?" diye sordu. Jungkook gözlerini kısıp, "Sen su gibi şişeyi kafana dikerken ben çoktan içmeyi bırakmıştım." dedi ve beraber dışarı çıkıp Jungkook'un arabasına bindiler. Alkol almışken araba kullanmak tehlikeliydi fakat onların şansına yollar bomboştu.

Yol boyu pek konuşmadılar, zaten o akşam yeterince konuşmuşlardı. Jimin yolu tarif ettikten sonra kafasını pencereye yaslamış, dediklerini ve Jungkook'un dediklerini düşünmüştü.

"Burası mı?" diye soran ses böldü düşüncelerini Jimin'in. Kafasını kaldırıp camdan dışarı baktı ve evini görünce, "Evet." diye yanıtladı.

Arabadan inmeden önce kendisine bakan Jungkook'a gülümseyip, "Bu akşam için çok teşekkür ederim." dedi çekingen bir tavırla. Çekingendi çünkü çok önyargılı davranmıştı Jungkook'a karşı. Jimin kendi kendine kıkırdayıp, "Ah, cidden bu kadar iyi vakit geçireceğimizi tahmin etmezdim." dediğinde Jungkook sadece tebessüm etti.

Jimin sahte bir kızgınlıkla, "Sen de bir şeyler söylesene, vedalaşmaya çalışıyorum şurada!" dediğinde Jungkook sessizce konuştu, "Konuşmak yerine seni izlemeyi tercih ederim."

Jimin'in gülen yüzü yavaş yavaş durağanlaşırken kendinden hiç beklemediği bir şey yaptı.

Jungkook'un dudaklarına minik ve saniyeler süren bir öpücük kondurup hızla arabadan indi ve evine girdi.

~

patient || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin