Jungkook, kolları arasındaki yarı çıplak bedenin üzerine çekti ince çarşafı. Jimin Jungkook'un kolları arasında o kadar huzurlu uyuyordu ki, kıyamıyordu Jungkook ona bakmaya, dokunmaya.
Küçük, hafif kemerli burnunu kırıştırıyordu Jimin arada bir. Dolgun dudakları büzüşmüş, iyice kızarmıştı. Gözleri şişmişti ve yanakları da en az dudakları kadar kırmızıydı. Jungkook bu güzel görüntüye milyonuncu kez iç geçirdikten sonra yavaşça üzerine eğildi ve nefesini Jimin'in yüzüne üfledi.
Bir tepki gelmeyince gülümseyip bir daha üfledi nefesini ve kafasını hareket ettirerek Jimin'i daha fazla rahatsız etmeyi umdu. Umduğu gibi de olmuştu, Jimin burnunu kırıştırıp yatakta Jungkook'a arkasını dönüp uyumaya devam etti.
Jungkook sessiz odaya bir kıkırtı bırakıp elini Jimin'in bel oyumuna attı ve narince okşayıp, "Sevgilim." diye fısıldadı. Jimin "hmm" diye bir mırıltı çıkartırken Jungkook tekrar kıkırdayıp, "Uyan artık." demişti.
Jimin'den yine bir tepki alamayınca elinin altındaki ince beli dürtüp, "Gece yatmadan önce bugün çok önemli bir işimiz olduğunu söylemiştin fakat bu işin uyumak olduğunu bilmiyordum." dedi ve Jimin'e yaklaşıp arkasından kollarını doladı sevgilisine.
Jimin gözlerini açtığında Jungkook kafasını hafifçe yastıktan kaldırıp Jimin'in yüzünü görmeye çalıştı. Jimin şiş gözlerini birkaç kez kırpıştırıp, "Uykum var." diye mırıldandı çatallaşan sesiyle.
Jungkook önündeki enseye küçük bir öpücük kondurup, "Kalkıp elini yüzünü yıka ki uykun açılsın." diye söylendi ve ardı ardına hızlı öpücüklerini Jimin'in boynuna bırakarak yataktan kalktı.
Dolaptaki pijamalarını alıp üzerine geçirirken, "Ben yiyecek bir şeyler hazırlayana kadar ayılmış ol." dedi ve odadan çıkıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitti.
Masaya bir şeyler koyarken Jimin çoktan uyanmış ve banyoya girmişti. İşlerini hallettikten sonra mutfağa girip masaya oturmuştu ve gözlerini kırpıştırarak masaya bakmıştı.
Jungkook onun bu dalgın haline gülümsedi. "Evet, benim minik drama prensimin bugün ne işi var?" diye sorduktan sonra kupalardaki kahveleri masaya bırakıp Jimin'in karşısına oturdu.
Jimin hafifçe tebessüm edip, "Bu günkü işim seninle birlikte." demişti. Jungkook dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı ve eline bir dilim ekmek alıp üzerine çikolata sürmeye başladı. "Pekala, bu bir sürpriz mi yoksa anlatmaya başlamak ister misin?"
Jimin dirseklerini masaya yasladı ve kafasını avuçlarına bıraktı. "Ben Busan'da doğmuşum fakat oraları hiç hatırlamıyorum. Aynı şekilde sen de orada doğdun. Düşündüm de," Bakışlarını çekingence Jungkook'un gözlerine çıkardı ve devam etti, "Madem bu ülkeden ayrılıyoruz, en azından kendi memleketimizi görüp öyle gidelim. Hem, hem orası sahilleri ile ünlü! Gitmişken kumların üzerinde piknik yaparız! Deniz ürünleri yeriz beraber, hatta denize girebiliriz! Aslında küçük bir çadır alıp sahilde kalmak da iyi bir fikir."
Jimin aklına doluşan fikirlerle mutlu olup heyecanlı heyecanlı konuşurken Jungkook ne kadar da tatlı diye geçirdi içinden. Daha sonra yarısını yediği çikolatalı ekmeği Jimin'in ağzına tıkıp, "Hemen bir şeyler atıştır, ben de eşyalarımızı hazırlayayım." dedi ve kalkıp içeri gitti. Jimin ise ağzındaki ekmekle şaşkın şaşkın bakmıştı arkasından.
-
"Tanrım! Ne demek yolculuk dört saat sürecek?" diye huysuzca sordu Jimin. Jungkook hazırladığı küçük çantayı Jimin'in eline tutuştururken, "Normalda beş saat fakat ben hızlı bir sürücüyümdür." diyip alayla gülmüştü Jimin'e.
![](https://img.wattpad.com/cover/181520509-288-k791460.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
patient || kookmin
FanficEşcinselliği hastalık olarak görmesiyle tanınan ünlü psikolog Jimin, tedavi olmak için kendisine gelen eşcinsel hastası Jungkook'a aşık olmuştu. start: 27.04.2019 finish: ? a n g s t !