Zamanı ayarlayamadım yine kusura bakmayın sınav haftası falan kaçıyor ayar bazen ama artık her 1 haftada 1 bölüm~
Alec
Her şey gibi beyaz Kapıya ilerledim ve üzerinde duran pembe yapışkanlı kağıda baktım:
Oyun başlasın o zaman
-M-
-Oyun?
Ne oyunuydu bu böyle?kardeşlerim neredeydi?Burası neresiydi?
Bunları düşünürken içeride hoparlörlerden bir ses yankılandı.
-alexander gideon lightwood oyunuma hoş geldin.
-Ne oyunu?,neyden bahsediyorsun?
-Dünden,hani yaptığın tercih...
-Ama o bir şakaydı.
-Altına not bırakmıştım
-O senmiydin?,sen kimsin?
-Kim olduğumu boşver bana şey diyebilirsin... phantaso
-phantaso?
-Yani-
-Ne anlama geliyor biliyorum beni kendine olan özgüvenin şaşırttı.
-Ah daha hiç bir şey görmedin şimdi odaya kurtulman için bir kaç eşya gizledim acele et.
-Hey neden?,sen kimsin?,ben neredeyim?,neyden kurtulacağım?Bunları sorsada soruları havada öylece asılı kalmıştı.
Ardından oda kapkaranlık oldu gözleri artık bir şey görmüyordu.
Ve Odada bir hırlama sesine benzer ses yankılandı odada bir...kurt olamazdı değil mi?
Etrafında olan ve giderek yaklaştığını anladığı kurttan geri geri kaçmaya başladı.Birden sırtı soğuk duvarla buluştu.
Ses giderek yaklaşırken kalktığı ranzayı bulmaya çalıştı.El yordamıyla buldu ve üstüne çıktı.
Yatağa oturacağı sırada altında bir şey hissetti sertti.
Yorganları kaldırdı artık karanlığa biraz alışan gözleri ok ve yay olduğunu anladığı şeyi kavradı.
Ve kulak yordamıyla sesin geldiği yere attı kurttanacı inlemeler yükseldi.
Ailesine onu on yaşında gönderdiği yaz okçuluk kursundan kaynaklı teşekkür etti.Adamlar paralarını hak etmişti.
Alec ranzadan aşağı indi ve kapıyı açtı kapı açılmıştı.
Hızla koridorda koşmaya başladı.
Girilmez yazan bir odaya girdi.
Çıkışı kimsenin bulmamasını istiyorsan böyle bir yere koyarsın diye düşündü.
İçeri girince kapı ardından kapandı odada hiç bir şey yoktu bomboştu ve Alec fark ettiği şeyle ürperdi...oda gitgide küçülüyordu.
-Aaa alec bu kadar salak olman beni şaşırttı düşün biraz zaman geçiyor tik tak tik tak
Odada sert ses yankılandı.
Alec hızla nefes alıp vermeye ve bir şeyler düşünmeye başladı.
Oda gitgide minicik kalırken çivileri gördü.Duvarların arasına sıkıştırdı ve küçülmeyi engelledi ardından hızla odadan çıktı.
Bu sefer kapı kapanınca tek çıkışı olan bir kapı gördü hızla oraya koştu.
Bu sefer aydınlıktı ve Alec buna şaşırdı.
Odanın kapısı kilitliydi altı kırılmaz camdı ve sadece aşırı yüksekte minicik bir havalandırma penceresi duruyordu.
Alec bunun fazla kolay olduğunu düşündü tam böyle derken ayağının ıslandığını hissetti yerden su çıkıyordu.
Tanrım ne günah işledim ben?
Diye düşünürken hızla odanın karşısında duran yatakları fark etti onları pencere tarafına taşımaya başladı.
Hızlıydı ve atikti.Su boğazına kadar gelirken o da tırmanmaya başladı.
Havalandırma penceresinden içeri girdi ve dar alanda sürünmeye başladı.
Yorulmuştu şimdiden...bu M kimse nasıl bir sapıktı böyle?
Bir insana bu yapılırmıydı?
Havalandırmadan başka bir odaya geçti yine karanlık...
Aşağı atladı biraz bekledi hiç bir şey olmuyordu.
Biraz daha bekledi yine yok...ardından kapak açılmasına benzer bir ses duydu ve ardından yerde sürünme sesleri.
Bacaklarının yanından bir şeyler geçiyordu ve tıslıyordu...yılanlar...
Bütün vücudunu sarmaya başlamışardı cebinde her zaman bulundurduğu çakıyı çıkarttı.
Yaratığı onunla dürttü bu onu sinirlendirmişti.
İç cebinde bir şeyler aradı ama bulamıyordu.
Bu sırada yılan vücudunun yarısını sarmıştı yere yattı ve yerdeki kalkık seramiklerden birini söktü.Yılanın başına vurmaya başladı. Yılan sonunda öldüğünde bacaklarını kurtardı ve oradan çıktı.
Önünde tehlikeli yazan odadan girdi daha ne olabilirdi ki? Hem bunlar ne kadar canını da yaksa bir yandan da hoşuna gidiyordu.
Normal hayatından zaten memnun değildi ve ölümle burun buruna olmayı sevmişti kaybedeceği bir şey yoktu ve tahminen kardeşleri onu öldü biliyordu.
Gerçekten ölse bir şey olmazdı.
Bu sırada bir boşluk hissetti~
Ardından
Alec uyandığında bir sandalyeye bağlanmıştı ağzı elleri ve ayakları sıkı sıkıya bağlıydı.
Işıklar açıktı ve karşısındaki kapıdan bir adam girdi kısa boylu çekik gözlüydü.
Yüzü ve vücudu(gözleri hariç) kapalıydı alec onu bir yerden tanıdığını hissetti.
Adam bağlı olan Alec e ilerledi.
Elinde bir bıçak vardı ve arkasına geçti.
Omuzunu açtı bunun için mavi gömleğini yırtmıştı.
Ardından omuzuna bir bıçak darbesi attı.
Alec acıyla bağırdı.Bu yabancının yüzünü güldürmüştü.
Daha derine batırmaya başladı bıçağını.Git gide daha da derine...
Alec acıyla kasılıyor sonra akan kanlarını seyrediyordu.
Adam omuzunu bıraktı ve gömleğinin karın kısmını sıyırdı.Oraya da aynını yapmaya başladı ağzını da açmıştı:
-piç kurusu dedi alec dişlerini sıkarak.
Sonra kahkahalarla gülmeye başladı.
Adam bıçağı gitgide derine batırdı.
Sonra boynuna geçti.İnce çizikler atarken Alec acıya dayanamadı ve bayıldı.
Bayılmadan önce adamın gözlerinden acıyla yaş aktığını gördü ama aynı zamanda gülüşlerini duydu.Git gide uzaktan gelen gülüşler sonunda duyulmaz oldu.
1,5 hafta sonra
Artık zaman kavramını yitiren alec acıyla gözlerini açtı.
Yaraları sarılmıştı ve daha yeniye benziyorlardı demek baygınken şu M yanına gelmiş ve sargılarını değiştirmişti.
Başkasına değiştirtmediğini bu işi gizlice yaptığını düşündü.
Ayağa kalkmaya çalıştığında acıyla yüzünü buruşturdu bir masa olan odaya baktı bu da beyaz.
Masanın üzerinde kahvaltısı bir not ve diğer zamanlardan farklı olarak boyalar duruyordu ve fırçalar.
Notu okudu:
Yemeklerini güzelce ye bu beyazdan sıkıldıysan diye söylüyorum boyalar orada göster kendini seni izleyeceğim
-M-Alec acıyla yatakta dikleşti bacaklarını sarkıttı ve kalktı masaya oturdu ve yemeğini öldürücü bir yavaşlıkla yedi her yeri sızlıyordu.
Boyaları ve fırçaları aldı bir sembol çizmeye başladı:(Love rune)
Bu işareti bilen çok kişi yoktu ama kendini anlatmak için bu sembolü kullanırdı.
Tanıdık sesi duydu:
-wow çok etkilendim Alexander
Bakışlarını kameraya çevirdi ve gülümsedi orada olduğunu yeni fark etmişti.
-sana bir ödül vermeliyim..seni şimdi içeri girecek adamlarım uyutacak uyandığında buradan çıkmış olacaksın hem Kardeşlerin seni merak etti.
-Teşekkür ederim.
Lafı biter bitmez içeri kostümlü yüzü kapalı adamlar girdi.
Ve onlara teslim oldum ağzıma bastırdıkları mendilin mayıştıran kokusunu hatırlıyorum...ve sonrası kara bir boşluk.
Sonraki gün
Uyandığımda koltuktaydım ve evdeydim.
Kardeşlerim başıma dikilmişti ilk konuşan izzydi:
-Abi kaç haftadır yoksun telefonun açılmıyor öldüğünü sandık neden haber vermiyorsun?
-İyiyim
-İYİYİM Mİ?,BİR AÇIKLAMA YAPILMASINI HAK EDİYORUZ ABİ!
-jace dedi clary ve jace sustu...o abiniz bize bir açıklaması vardır eminim.
-Bir arkadaşımdaydım çok yardım istedi kıramadım dedim yalan söyleyerek jace hariç diğerleri sorgulamamıştı.Onlarda böyle olmadığını biliyordu ama sorgulamadılar.
Canım kız kardeşim ve clary e minnettarım ama jace elbette kurcalayacaktı bunu çünkü ikna olmamıştı ve o ikna olmadan hiç bir konu kapatılamazdı.
Daha fazla dinlemeden deri ceketini aldı ve dışarı çıktı.
-Clary telefonum nerede?
-Burada
Dedi ve portmantonun üzerine uzandı ve bana verdi.
Açtığımda mesajlar gördüm 169 tane hepsi M den gelmişti.
İşte şimdi tam oldu tam da jace araştırırken bunu ondan nasıl gizleyeceğim peki?
Telefonu şimdilik cebime attım korkmuş kız kardeşime ilerledim ve ona sıkıca sarıldım.
•
•
•1007 kelime vote ve yorum (ne kadar yorum yapılırsa o kadar erken bölüm gelecek çünkü ona göre değişiklik yapacağım)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist ve Mazoşist
FanfictionI was born sick, but I love it...❤️🌈 Hasta doğdum ama bunu seviyorum... Alec ve magnus çok farklı seviyordu..acı çektirerek... -seni sevmek acı da olsa güzel. -Seni acıyla sevmek çok daha güzel Polis ve iş adamı olan alec kardeşlerini koruyor İşler...