9. BÖLÜM

70 31 4
                                    


AŞK ASLA SEVER

9. BÖLÜM


*

Patlamış mısırı kabın içerisine döküp dibi tutmuş tencereyi tezgahın üzerine bıraktım.

Musluktan doldurduğum bir bardak suyu dibi tutmuş tencerenin içerisine döküp tencereyi ittirdim.

Yarısı yanmış olan mısırlarıma acıyla baktığımda dibi tutmuş tencereye su dökmem içimi bırazcık rahatlatmıştı.

Babaannemin bu konuda hassas olduğunu öğrenmem uzun sürmemişti neyse ki.

Geçen yaptığım pilavın lapa gibi olduğu ve tabaklara boşaltıktan sonra dibi tutmuş pirinç tanelerinin üzerine su dökmediğim için çok kızmıştı. Neymiş efendim, bu şekilde dibi tutmuş yemek artıkları yumuşar ve yıkamamız daha da kolaylaşırmış. 

Patlamış mısırı avuçlayıp ağzıma attım ve odama doğru paytak adımlarla ilerledim. Aralık olan kapıyı ayağımla ittirip obur cuburla dolu masama kuruldum.

Eski Bilgi Sayar olsaydım, abur cuburlarımla yatağımın üzerine oturup bilgisayardan en kıralından bir film açıp izlerdim.

Ama şimdi abur cubur yiyip test çözecektim. İngilizce tüm testlerimi masaya dizip en sevdiğim çikolatadan bir ısırık aldım. Yüzümde tatlı bir hoşnutluk oluşurken bir ısırık daha alıp enfes çikolatanın lezet doruklarına çıktım.

Bakışlarım yarısı yanmış patlamış mısırlara giderken yanık olmayan tarafını yemeye başladım.

Gözlerim masanın üzerinde ki telefonuma iliştiğinde ise telefonu elime aldım. Buğra'nın ders çalışalımmı teklifini reddetmiştim. Yarın okul vardı ve o telefon numaramı almasına rağmen beni aramamıştı. Her neyse, kız kardeşim dediği kişiye yardım etse
ne etmese ne?

Bir yandan abur cuburlarımı yemeye devam ederken bir yandan da Pakistanlı'ya çaktığım engeli kaldırmaya karar verdim ve icraate geçtim.

Masamın üzerinde ki kelime defterimde ki sıradan İngilizce kelimelerin olduğu bir sayfanın fotoğrafını çektim ve Whatsapp'tan Pakistanlı'ya gönderdim.

Onunla iletişime geçip geçmeme konusunda kararsız kaldığım doğruydu. Ama onunla İngilizcemi geliştirmek için iletişim halinde olmam çok iyi olacaktı.

Hala bunun iyi bir fikir olmadığını düşünüyordum. Onunla iletişim kurmak çok fazla zor olacaktı. Çünkü İngilizce'den neredeyse hiç anlamıyordum.
Çeviri uygalamaları da baya zamanımı alacaktı.

Bilgi;

''One day I will learn your language...''
(Senin dilini elbet bir gün öğreneceğim.)

Çektiğim fotoğrafla birlikte yazdığım mesajı da gönderip  telefonumu masanın üzerine bıraktım. Gözlerime uykunun ağırlığı çökene kadar Pakistanlı'nın bana yazacağı cevabı beklemeden deli gibi ders çalıştım...

Evet, ben onun dilini öğrenecektim!






*

''Bilgi, hadi kızım okul var bugün.''

Babaannemin sesi evin içinde yankılanırken onu daha fazla bağırtmadan dingin bir şekilde hazırlanıp aşağıya indim.

''Günaydın.''

Sol elimde tuttuğum çantamı omzuma atıp ayakabılarımı giymeye başladım.

''Kızım nereye kahvaltı yapmadın.''

AŞK ASLA SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin