YILDIZIM

112 3 0
                                    

Alışverişin ne kadar zaman aldığını hiç farketmemiştik ve Derinlerle buluşmak için sözleştiğimiz saatin üstünden 15 dakika geçmişti.Bunu cebimde duran telefonun titremesiyle ancak farketmiştim:

-Alo ?

-Güneş nerdesiniz ?

-Imm,alışveriş merkezi.

-Şansa bak bizde ve 15 dakikadir sizi bekliyoruz!

-O kadar oldu mu ?

-Poyrazla zamanin nasil gectigini anlamadın galiba ?

-Geliyoruz.

Bir şey demeden telefonu kapatmıştı ve ben hala sırıtıyordum.Poyrazda bana eşlik ediyordu:

-Durum ne kadar vahim?

-Sadece bir sinir bombası.

-ıslah edilebilir mi ?

-Biraz daha geç kalırsak hayır.

Gulmeye ve aynı zamanda çıkış kapısına yurumeye başlamıştık.Derin ciddi anlamda bir sinir bombası haline dönmüştü.Bunu yanına vardığımızda daha da iyi anlamıştık:

-Hiç gelmeseydiniz.

-Üzgünüz.

Arda Derin'e gore daha sakin ve sessiz duruyordu:

-Neyse kapayın konuyu.Sizi Poyrazla bir yere götüreceğiz.

Arda bunu dediginde Poyraz da alttan alttan sırıtmaya başlayıp:

-Haydi gidelim,dedi.

Derin'in siniri yerini şaşkınlığa bırakmıştı.İkimizde bir sorunun cevabini arar gibi Arda ve Poyraz'a bakıyorduk.Onlarsa bir şey demeden arabalara gitmeye başlamıştı.

Geldiğimiz gibi Arda ve Derin bir arabada,ben ve Poyraz bir arabada gidecektik.Arabaya bindikten sonra merakli gözlerimi Poyraz'ın üstünde gezdirmeye başladım.Ağzımı açmaya zaman bırakmadan:

-Gidince görürsün,sabırlı ol bakalım,dedi.

-Çocuklar sabırsız varlıklardır.

-Bu gün yeterince çocukluk yapmadın mı ?

-Hayır,kesinlikle buna devam etmek istiyorum.

-istediğin çocukluğu yap ama merak etme.

-Lütfen ?

-Sadece beş dakika daha sabret.

-Peki.

Kafamı koltuğa yaslayıp dışarı doğru bakmaya başladım.Boğaza giden yoldaydık.İyice meraklanmaya başlamıştım.İçinde denizin ve Boğaz'ın oldugu herşey çok güzeldi çünkü.

-Boğaza mı gidiyoruz ?

-Bilmem.

Gittikçe meraktan çatlıyordum ama artik deniz kenarina gittiğimizden kesinlikle emindim.5 dakika süren yol bana saatlerce uzunlukta gelmisti.Denize yakin bir yerde arabayı parketti:

-Haydi inelim.

Yavaşça kapıyı açtım.Bu arada yanımıza Ardalar da park etmişlerdi.Derin hala bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu.Son umut bana sormak olmuştu onun için:

-Öğrenebildin mi bir şeyler ?

-Hayır,ağzını bile açmıyor.

Ikimizde gözlerimizi devirdik ve işaretleri uzerine onları takip etmeye başladık.Karanlık çökmek üzereydi.Gökyüzünün bu tonuna bayılırdım.Mavinin en huzur verici tonu.Mavi başlı başına huzur veren bir renktir zaten.Adeta tanrı gökyüzünü huzur vermesi için böyle yaratmıştı.

Beni Aşka İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin