-Bir ay sonra-
Ayağım normele dönmüş, kazanın etkisinide atlatmıştık. Şirketle Ömer ilgileniyordu.Ömer artık farklı biriydi; o sert tavırları gitmiş yerine yumuşak biri gelmişti.
Refika hanımın Kuran kursu hocalığı yaptığı kursa gidip-geliyordum.Orada bir sürü acılar görmüş kadınların hala gülüp, Allah’a şükrettiklerini görünce intihar etmeye kalkıştığım için bir kez daha kendime kızıyordum.
Kurstan çıktık, şirkete gidip Ömer’e yardıma gitmeye karar verdim.Şirkete gelip Ömer’e burdayım demek için odasının kapısını tıklattım.
-Geel!
İçeri girdiğimde, gülümseme yerleşti suratıma çünkü Ömer ve Ali hoca karşı karşı oturup çay içiyorlardı.
-Aa Ayşe sen miydin?
-Evet, işlere yardıma geleyim dedim ama sen bitirimiş gibi gözüküyorsun.
-Evet erkenden hallettim.
-İyi bakalım.Hoşgeldiniz Ali hocam.
-Hoşbulduk Ayşe hanım,sizde hoşgeldiniz.Nasılsınız?
-İyiyim Allah’a şükür siz nasılsınız?
-Bende iyiyim çok şükür.
-Ben odama geçiyorum bir ihtiyaç olursa seslenirsiniz.
-Tamam Ayşe.
Odama geçip bilgisayarımı açmıştım ne zamandır sosyal medya ile pek ilgili değildim biraz gezinip eve gitmeyi düşündüm.
Seni Allah’a götüreni sev!
Yazan resim vardı çok beğenip kaydetmiştim.Biraz daha dolanıyordum.Kapı tıkladı:
-Buyrun!
-Ayşe hanım, eve gidecekseniz beni de Annemin yanına bırakabilir misiniz zahmet olmazsa?
-Tabii Ali hocam ne demek bırakırım.
Bilgisayarımı kapattım, çantamı alıp çıkmıştım.
Ali hocayı, Zahide teyzeye bırakmıştım ama Zahide teyze beni bırakmamıştı yemek sofrasına oturmuştuk.
Yemek yiyorduk, nedense hiç konuşasım yoktu.Zahide teyze durdu ve konuşmaya başladı:
-Ayşe kızım, artık baya büyüksün; evlenme çağın gelmiş. Ali de sana da uygunsa ben sizin evlenmenizi istiyorum.
Ağzıma attığım en son lokma boğazımda düğümlendi, ne diyeceğimi bilemedim.