"Kim dedim sana cevap vermeyi düşünüyor musun acaba ?"
"Mete ÖZENER'in adamlarından biri olduğunu tespit ettik efendim."
Birşey söyleyememiştim sadece gözlerim dolmuştu. Hani olur ya bağırmak, çağırmak, küfürler etmek istersin ama bi acı gelir saplanır tam kalbine. Nefret edersin ama kimseden değil kendinden, hayatından var oluşundan, hiç birşey yapamazsın sesin çıkmaz sadece bakarsın boş gözlerle etrafa o durumdaydım bende tam olarak öyle. Hizmetçilerden birine
"Hemen bana küçük bir valiz hazırla ve arabaya getirsin şöför."
Hizmetçi hiç vakit kaybetmeden odama çıktı. Hümeyra teyze çok şaşırırmış duruyordu
"Nereye gideceksin kızım?" sesi meraklı ve bi o kadarda üzgün çıkıyordu, çünkü Mete ÖZENER'in kim olduğunu o da biliyordu benim ne kadar büyük bir boşlukta olduğumu tahmin etmesi hiçte zor değildi.
"Biraz kafa dinleyeceğim Hümeyra teyzem sen beni merak etme." Diyip yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra arabama doğru yürüdüm şöför kapıyı açtı omzumdan dolayı araba kullanabilecek durumda değildim zaten omzum iyi olsa bile kafamda ki bu soru işaretleri ve hız tutkumla birlikte en yakın uçurumdan aşşağıya düşerdim kesin. Arka koltuğa oturdum ve beklemeye başladım şöför valizimi alıp geldi ve yola çıkmaya hazırdık.
"Dağ evine gidiyoruz." Sesim çok cılız çıkmıştı yeniden depresyona girmeye hazırdım, kimseyi görmek istemiyor kimse ile konuşmak istemiyordum. Tıpı ailemi kaybettiğim gün gibi.
İşte şimdi yavaş yavaş herşeyi anlıyordum annem ve babam Mete ÖZENER'in yani Pamir'in babasının yüzünden ölmüşlerdi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
4 Ay Önce
Annem ve babam bağırışlarla eve girdiler kapıyı da girdikleri gibi çarptılar. Ne olduğunu anlamak için aşağıya iniyordum ki annem bağırarak "Alara odandan çıkma!!" Opsss onları daha önce bu kadar büyük bir kavga ederken hiç görmemiştim, zaten genelde kavga bile etmezlerdi sanırım bugüne kadarki en büyük kavgaları annem köpek aldığı zaman olmuştu ki o zaman ki kavga( kavga demek bile saçma olur ) bunun yanında devede kulak kalır.
Hiç birşey söylemeye cesaret edemeden odama girdim, çok ama çok fazla korkuyordum. Annem yatak odasına girdi ve kapıyı çarptı babam da çalışma odasına girip kapıyı kıracakmış gibi vurdu, biran için evde kapı kalmayacak bile sandım. Babamın kapıyı çarpması ile annemin yatak odasından çıkması bir oldu, ayak seslerini çok net duyuyordum bunun sebebide annemin topuklu ayakkabılarının çok yüksek olması denebilir sanırım.
Babam ve annemin birlikte bu sinirle aynı oda da durmaları hiç sağlıklı gelmiyordu bana ama ne yapabilirdim ki beklemekten başka. Endişe ile sırtımı kapıya yasladım gözlerimi kapatıp sakinleşmeye ve onların asla birlirlerini incitmeyeceklerine odaklanmaya çalışıyordum, zaten başka da yapabileceğim birşey yoktu, tam ailecek geçirdiğimiz en güzel günleri geçiriyordum aklımdan ve yavaş yavaş şerit hainde olan dudaklarımın ucları yukarıya doğru kıvrılıyordu içimden sürekli ''Herşey iyi olacak onlar asla birbirleri ile küs kalamazlar ki.'' Cümlesini tekrar ediyordum haklıydımda bugüne kadar onlar kadar birbirlerine aşık bir çift daha görmemiştim, tanışmaları bile romanlardan fırlamış gibiydi.
Annem büyük bir alış veriş hastasıdır küçüklüğünden beri öyleymiş. Yine cadde cadde gezip alışveriş yaparken -tabii elinde bir sürü poşet- bir mağzanın vitrinine hayranlıkla bakıyor gece mavisi dünyalar güzeli bir elbise -Annem hep böyle söyler elbise için bencede çok güzel bir elbise ama babam hiçbir zaman o kadar güzel olmadığını söyler tabii annemin üstünde duruşunun fevkalade olduğunu inkar etmez.- sadece o elbiseye odaklanıyor ve hızla mağzanın kapısından girerken dışarı çıkan bir adamla -Kendileri babam olur:) - feci derecede çarpışıyorlar, annem o sarsıntı ile yere oturup kalıyor babamda annemin kalkmasına yardım etmek ve özür dilemek için yanına giderken karşısında olan güzelliğe hayran kalıyor ve onu kaldırmayı unutup aşk dolu gözlerle anneme bakakalıyor. Tabii benim biricik anneciğimin biraz sinir bir kadın olduğunu var sayarsak babama bağırmaya başlıyor,'' Önünüze bakmıyorsunuz bari kibarlık yapıp beni düştüğüm yerden kaldırabilirdiniz tabii bu dönemde hangi adam da kibarlık var ki ...'' sözlerine bağırarak devam ediyor ama babam annemi izlemekten onu dinleyemiyor bile en sonunda güçlükle ağzını açıp '' Özür dilerim hanımefendi, ben Tuğrul lütfen kendimi size afettirmeme izin verin yemeğe götüreyim mesela sizi hem..'' annem babamın cümlesini bile tamamlamsına izin vermeden ''Aaa deliye bak yemeğe götürecekmiş beni ne münasebet hem sizin adınızdan bana ne çekilin lütfen.'' diyip babamı tersleyip mağzaya giriyor vitrindeki o dünyalar güzeli elbiseyi işaret edip kocaman bir gülümseme ile konuşuyor, mağzada ki kadın da babamı gösterip devam ediyor konuşmasına annemin yüzünde ki o kocaman gülümseme siliniyor ve babamın yanına gidiyor. '' Beyefendi adınız Tuğrul'du sanırım demin sizi terslediğim için afedin beni yemek teklifinizi kabul edebilirim ama bir şartım var diyip kocaman gülümsüyor. işte böyle bir masalla tanışmış benim güzel ailem.
Gelen iki el silah sesi ile dünyam başıma yıkılmıştı sanki korkudan titriyordum. Koşarak odamdan çıktım ve sesin geldiği odaya yani babamın çalışma odasına gittim, kapıyı açtığım gibi yere yığılıp kaldım sesim çıkıyordu hiç birşey hissedemiyordum düşündüğüm sadece yalnız kaldığım gerçeğiydi ve ölmek istediğimdi. Ne acı bir şeydir bu insanın kendi anne ve babası birbirlerini aynı anda vurabilirmiydi. Ama onların aşkınada sadece bu yakışırdı zaten birlikte başladıkları yolu birlikte sonlandırmak.
**************
Şöförün kapımı açması ile birlikte çıkmıştım bu kocaman simsiyah düşünce dünyamdan, yavaşça arabadan indim evin iç kapısını hizmetçi açmıştı koşarak yanıma geldi,
'' Hoş geldiniz a.. al.. -şöföre kaçamak bir bakış atıp sözlerine devam etti- Almila Hanım kolunuza girmemi istermisiniz efendim?''
'' Hayır, valizimi alıp çatı kaçındaki odaya yerleştirirsen içindekileri yeterli olur ben biraz nehir kenarında gezineceğim yarım saat'e kadar dönerim.''
'' Peki efendim yemekte özel olarak birşey ister misiniz ?''
'' Yemek yemeyeceğim.'' diyip nehrin kenarına doğru yürümeye başladım.
Herşey geliyordu aklıma Pamir, annem, babam, mektup, cd, Mete ÖZENER kafayı yiyecektim çok ama çok az kalmıştı herşey üstü üste geliyordu, ve benim hepsi ile başa çıkacak kadar gücüm yoktu bu koskoca ve bir o kadar da saçma olan hayatta yapayalnız tek başıma kalmıştım. Ama yavaş yavaş herşeyin farkına varıyordum, ama bir tarafım herşeyin daha kötüye gideceğini bildiği için hiçbirşey bilmek istemiyordu. Şimdi ne yapacaktım nereye kime sığınacaktım İki yıl önce yani Pamir'in gittiği gün kendi kendime sormuştum ''İşler acaba daha kötü nasıl olabilir?'' diye sanırım öyle daha kötü olabiliyormuş.
Nehrin kenarına vardığımda oraya oturdum ayakkabılarımı çıkardım ayaklarımı beni küçüklüğümden beri etkileyen bu muhteşem suyun içine bıraktım, buraya ben küçükken haftada en az iki kez gelirdik sonra ben büyüdüm, hayatım fiziğimle birlikte değişti büyüdü ve bir zamanlar kafama en çok taktığım şey olan sivilcelerim gibi tuaf bir hal aldı.
Boş gözlerle nehri izliyordum kafamda olan bütün soru işaretlerini unutmaya nehre atmaya çalışıyordum tabii ki başarısız olsamda burda oturmayı çok özlemiştim. Eskiden bu eve her geldiğimizde gelir gelmez buraya gelirdim ve saatlerce bu muhteşem nehri izlerdim, hava soğusa bile kalkmazdım ne kadar üşürsem üşüyeyim nehre yansıyan yıldızlerı izlerdim büyük bir haytanlıkla.
Burdan ancak annem beni kaldırabilirdi onun essiz içimi yumuşatan sesi melodi şeklinde adımı söyleyerek gelirdi yanıma ''Allaaaaraaaaa... '' yanaklarıma birer öpücük kondurup kaldırırdı beni burdan. Bunları düşünürken gözümden istemsizce yaşlar akıp gidiyordu. Arkamdan
''Almila Hanımmmmm......'' diye seslenen hizmetçi geliyordu.
''Burdayım.'' Hızlıca gözümdeki yaşları silmeye çalışıyordum.
'' Efendim üç saattir dönmeyince merak ettim sizi özür dilerim rahatsız ettiysem.''
''Yok önemli değil zamanın nasıl geçtiğinin farkında değilim hadi eve geçelim.'' diyip oturduğum yerden kalktım ayakkabılarımı giydim ve eve doğru yürümeye başladık nehir ve evin arasında hep bir mesefa yoktu çok çok yavaş yürürsem bile en fazla 4-5 dakikada evde oluyordum.
Eve girer girmez çatı katına gidip küçükken oturduğum ve nehri izlediğim pencerenin önüne oturup düşünmeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Sürtük
Novela Juvenil"Kimse göründüğü gibi değildir, bunu yaşayarak öğrendim. Yaşamanın, nefes almanın, konuşmanın çok büyük bedelleri var ve biz bunları hayatımızın her saniyesinde ödüyoruz..." Peki ya bu hikayenin kötü çocuğu bir kız olursa kendisine olmadığı halde "...