Alışkanlık edinmek kolaydır ama onu bırakabilmek onsuz yaşayabilmek insanın derisini bedeninden ayırır. Bir insanın farklı bir dünyaya açılması demek aslında esas dünyaya açılması demektir. Zordur ama olması gereken budur...
~
Duyduklarımı her zamanki gibi duymamazlıktan gelmeye çalıştım şu an bu düşüncelerden daha önemli işlerim vardı. Iş bulma umuduyla her sokağa girmeye başladım. Geleceğim için çok büyük bir adım atıyordum.Bu yeni taşındığımız mahallenin sokakları çok dar ve eskiydi. Her duvarı ayrı rutubet kokuyordu. Her an birisi çıkıp beni gasp edecekmiş gibiydi ya da daha kötüsü bunu düşünmek bile istemiyordum.
Bir dar sokaktan daha çıkıp az öncekinden daha geniş olan bir sokağa girdim. Bu sokakta bayan kuaförü, bakkal ve kafe tarzı bir yer vardı. Buradaki gençlerin takıldığı yer burası olsa gerek. Dışarıya atılmış bir kaç masada gençler gürültülü bir şekilde gülüşüp eğleniyorlardı. Aklıma berke geldi, arkadaştan daha çok bir abi gibi olsada onunla çok eğlenirdim. Onu okulda bıraktıktan sonra onu aramamış mesaj atmamıştım. Ona haksızlık yaptığımın farkındaydım herşey düzelince ilk işim onu aramak ve iyi olduğumu söylemek olacaktı.
Kafenin içine girerken dışarıdaki gençlerin gözü üstümdeydi, hissediyordum bu çok rahatsız edici olmaya başlamıştı. Kapıyı açtığımda gelen çan sesiyle kafamı yukarı kaldırdım. Kapının üstüne bir çan yerleştirmişlerdi, samimi diye geçirdim içimden... İçeri baktığımda kimse yoktu. Sağda duran sandalyeye yaslandığımda
"Affedersiniz, kimse var mı?" dışarda oturan çocuklardan biri arkamdan içeri girdi. Hafif dalgalı uçları sarımsı beyaza boyanmış saçları, göz pınarlarının hizasında olan piercingi, kulak tüneliyle aşırı çekici ve karakteristikti ama en çok Berke'nin yanında gördüğüm çocuk gibi bundan iki göz rengi aynı değildi birisi ela diğeri ise yeşildi. Hafif soğuk bir şekilde gülümsedi ve kasanın arkasına geçti.
"Buyrun?"
"Dışarda bir ilan görmedim fakat buraya yeni taşındık ve iş arıyorum. Ne iş olursa yaparım. İhtiyacınız var mı?" samimi bir şekilde gülümsedim. Çocuk kasanın arkasından çıkıp beni süzdü. Rahatsız edici değildi ama ürpermeme karşı koyamamıştım.
"Hm.. Aslında yerleri silip süpürecek, masaları silecek hatta garsonluk edicek biri lazım. Bunları yapabilir misin?" söylediği şeyler zor değildi daha önce çalışanlarımızı ikna edip bende temizlik yapmıştım. Annem ve babam bunu gördüklerinde bana kızıp bir daha yapmamam gerektiğini sert bir tonda anlatmışlardı, bu yaptığım şeyleri sadece çalışanlar yapmalıymış. Ne kadarda saçma.
" Tabii ki. Benim bir de ablam var o da iş arıyor ona da iş var mı acaba?" başını hayır dermişçesine sağa sola salladı
"Malesef gördüğün gibi küçük bir kafeyiz bir çalışan bile fazla." yüzümü yere eğip düşünceli bir tavırla başımı salladım ayağımı yere sürterek
"Anladım, ne zaman çalışmaya başlayayım?"
"Hemen şimdi." dediğinde ilk anlamayıp yüzüne bakakalmıştım sonra ise hafifçe gülümseyip
"Tabii. Bu arada ben Lâl."
"Memnun oldum Lâl, bende Ege." yüzündeki buz gibi ifade beni olduğum yerde donduruyordu.
"Ben de memnun oldum, Ege."
"İçeride ufak bir mutfak var biraz dağılmıştı orayı toplayarak başlayabilirsin ben dışardaydım işini bitirdiğinde ya da birşey sormak istersen gelebilirsin."
"Teşekkürler." diyerek bana verdiği bir önlüğü taktım. İçeri girdiğimde içerisinin epeyce karışık olduğunu gördüm. Kirli tabaklar, bardaklar, çatal bıçaklar, yumurtalar ve sepetler... Hepsi dağınık gözüküyordu belkide mutfağın çok büyük olmamasından da kaynaklanabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHVENİŞER #Wattys2019
Teen FictionHer an,her saniye yanıp tutuşan bu adamın gözleri her bakışta içini eritiyordu kızın... Bir kuyuyu andırıyordu bazen, çok derin oluyor kayboluyordu kız ama buluyordu her daim adamı Ona tutunuyor onda yanıyordu... ~ "Acılar biriktirdim benliğimde dil...