Bazen yaptığınız hiç bişey sizin hakimiyetinizde olmaz. Bir anda kendinizi birinin kollarında bulursunuz bazen hiç istemediğiniz şeyler yaparsınız. Aşk, sevgi veya bağlılıkta böyledir ne olduğunuzu şaşırırsınız. Bir anda normal hayatınızdan çıkar kalbinizin sizi yönlendirdiği şekilde gidersiniz. Aslında bu duygu hakimiyetsizlik değildir, aitlik hissidir...
~Zemini titreten ayak sesleri kulaklarımda uğulduyordu. Öyle heybetli geliyordu ki yanımıza gören kırk dağı devirmiş de gelmiş derdi. Annem kaskını birkaç zorlamadan sonra çıkarabilmişti. Çınar bizi gideceğimiz yere kadar bırakmayı teklif etmiş, ben kabul etmemiştim. Fakat annemin boğucu ısrarları nedeniyle kendimi arabada bulmuştum. Camdan motoruma üzgün bir ifadeyle baktığımda Çınar farketmiş olmalı ki
"Adamıma söylerim, alır motoru sıkıntı yok." gözlerim Çınar'a doğru döndü ve suratıma umursamaz bir ifade takındım.
"Adamlara gerek yoktu ben sonra alırdım." beni duymamış gibi yaparak emniyet kemerini taktı ve arabayı çalıştırdı. Kafamı cama yaslayıp oturduğum yere biraz daha yerleştim. Telefonumun mesaj sesi ortama hakim olduğunda Çınar dikiz aynasından kısa bir bakış attı. Çantamdan telefonumu çıkardığımda ana ekran düğmesine kısaca bastım. Ekranda Ege ismini görür görmez gözlerimin parlamasına engel olamadım bu çocuk bana gerçekten iyi geliyordu.
Ege; Buluşsak nasıl olur? :)
Ege.. O çocukta bişeyler vardı hissediyordum bu his her neyse beni ona fazlasıyla çekiyordu. Buluşma fikrini düşündüm. Başka bir zamanda mobilya alabilirdim. Üstünde yatacağım bir yatağım vardı zaten. O yüzden buluşma fikrinin psikolojik olarak bana iyi geleceğini düşündüm.
"Beni köşede bırakır mısın." dedim Çınar'a bakarak. Çok uzaklaşmamıştık. Motoru alıp yanına gidebilirim. Çınar'ın kızgın bakışlarının hedefi olurken annem
"Nereye lâl, mobilya alacaktık."
"Üzgünüm anne, vazgeçtim bir arkadaşıma uğramam gerekiyor." bunu söylememin üzerine masmavi gözlü bu adamın soran bakışları talan etti ortalığı
"Kimmiş o arkadaşın?" dedi anlamlıca gülerek. Parmaklarımı bacaklarımda birleştirdim ve sol baş parmağımla sağ baş parmağımı birbirine sürtmeye başladım bu stres olduğum zamanlarda sıklıkla yaptığım bişeydi.
"Saçmalama anne, öyle biri değil."
"Tamam tamam, Çınar oğlum seni bırakır." İsmini duyar duymaz gözlerimi parmaklarımdan çektim ve öne doğru atıldım.
"Hayır, uzaklaşmadık motoru alıp gidicem." Çınar bana bakmadan arabayı durdurdu. Anneme veda edip hızlıca geldiğimiz yöne yürümeye başladım. Motorumun yanında az önce kavga ettiğim çocuğu gördüğümde sinirlenmeme engel olamadım.
"Çık şurdan." diyerek onu hafifçe geri ittim. Kaskımı kafama takıp anahtarı yerleştirdim. O zaman aklıma glemiş olacaktı ki Ege'ye dönmemiştim ve nerede buluşacağımızı bilmiyordum. Telefonumu açıp mesajlara girdim.
Lâl Çok isterim. Nerede?
Yazar yazmaz anında cevap gelmişti. Aslında fazla hevesli gibi olmuştum ama bunu o an takmadım.
Ege; Kafeye gel.
Yanımda dikilen çocuğa ters bir bakış atıp kafeye doğru yola koyuldum.
~Kaskımı çıkartıp içeri girdim. Çan sesini duyduğumda gülümsedim. Yere indirdiğim kafamı kaldırdığımda balonlar ve süsler vardı. Tam karşıma baktığımda ise onlar. Nasılda sıcak hissetiriyorlardı. Sadece 1 günde nasıl alışmıştık birbirimize. Murat, Emre, Alp, Eslem, Nur. Sırasıyla dizilmiş bir masanın arkasından bana koca koca gülümsüyorlardı. Onların bu halini gördüğümde ben de onlara karşın gülümsedim. Benim gülümsememde bir hüzün vardı ama bu öyle üzüntünün hüznü değildi bu mutluluğun hüznüydü... Evet mutluluğun da hüznü vardır. Eslem yanlarından ayrılıp boynuma atladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHVENİŞER #Wattys2019
Novela JuvenilHer an,her saniye yanıp tutuşan bu adamın gözleri her bakışta içini eritiyordu kızın... Bir kuyuyu andırıyordu bazen, çok derin oluyor kayboluyordu kız ama buluyordu her daim adamı Ona tutunuyor onda yanıyordu... ~ "Acılar biriktirdim benliğimde dil...