Bazı insanlarda öyle bir enerji vardır ki, gözlerinden öyle bir ışık yayarlar ki o ışığı bir daha tekrar tekrar görmek istersiniz. Bazı insanlar hissizdir, bazıları ise korkunçtur. O gözlere baktığınız anda bütün cümleler anlamını yitirir, cayır cayır yanarsınız.
-Geçen gün şirkette gördüğüm ve olağanüstü güzellikteki bu adam şimdi karşımda duruyordu ama bu adamın burada ne işi vardı?
"Lâl, Çınar. Çınar, Lâl benim küçük kızım."
"Merhaba, Lâl." dedi elini uzatarak. Önce eline sonra yüzüne baktım ve babama döndüm. Kaşları havaya kalkmış bir şekilde bana bakarken, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Bu kim baba?" Babam kolumu tutup elimi zorla Çınar'ın eline sıkıştırdı rahatsız bir ifadeyle suratına bakıyordum ama o halinden gayet memnundu.
"Elini sıksana kızım, ablanla evlenecek olan kişi." dedi kızgın bir tavırla. Ne kadar güzel. Mira bitmişti şimdi yandaşı olan bu sarı kafa gelmişti. Babama kendimi bir türlü farkettiremem beni üzüyordu.
"Selam." yüzüne bakmayıp kısaca cevap vermiştim. Ellerimiz hâlâ havadaydı yüzüne baktığımda gözlerime kilitlenmiş elimi sıkıyordu gözlerinin renginden midir bilinmez öyle etkileyici bakışları vardı ki karşındakini bir kara delik misali içine çekiyordu.
"Hadi bakalım çocuklar, herşey hazırmış." bir elini ablamın bir elini de Çınar'ın omzuna attığında Çınar rahatsız olmuş ve geri çekilmişti. Babam aldırış etmeden Mira'yı belinden nazikçe ittirip kapıdan çıkardı bende onları takip ederken sırtımda dolaşan gözleri hissediyordum fakat aldırmamayı deniyordum ama bu mümkün olmuyordu. Kapıdan çıktığımız anda arkamdan gelen ayak sesleri ortama hakim oldu, sonra o kadife sesi duydum.
"Seni daha önce görmüş müydüm?" kafamı döndürüp yalandan sırıttım.
"Sanmıyorum, zira senin gibi birini görsem direkt hatırladım." omuzlarım yavaşça inip kalktı. Önümü dönüp babamları takip etmeye devam ettim. Babamın kızını satmasına bişey diyemiyordum bu adamın aklından zoru vardı hemde fazlasıyla.
"Çınar oğlum, sen kızları bizim eve götür. Aris'le birkaç işimiz var."
Çınar'ın omzuna hafifçe vurdu. Çınar önce babamın vurduğu yere sonra babama baktı. Babamı çok seviyor gibi durmuyordu. Peki Mira'yı? Gerçekten mirayı seviyor muydu? Yoksa bu işin içinde bir iş mi vardı?Apartmandan çıktığımızda mor araba hâlâ yerindeydi. Demek ki bu araba sarı kafanındı. Acaba istesem bir tur verir miydi, bunu düşünmeden edemedim. Mira arabanın önünden dolaşıp ön koltuğa oturdu, Çınar da sürücü koltuğuna yerleştiğinde hafifçe kafasını çıkartıp bana baktı.
"Binsene davetiye mi bekliyorsun?" şoför koltuğunun arkasına binip kafamı cama yasladım. Kendimi oraya kamufle etmiştim. Gözgöze gelmemek için çok iyi bir yerdi, tabii yan aynalardan görünmeseydim. Anlatamadığım ve tanımlayamadığım bir bakış vardı bu çocukta sanki bir şeye aç gibi bir intikama bir aşka bir güvene bir sadakate bilmiyordum. Tek bildiğim şey garip bişeylerin olduğuydu. Yol boyunca aynadan bana bakıp durmuştu. Diken üstündeymişim gibi hissediyordum. O bakışlardaki soğukluk bariz belliydi bunu nasıl göremiyolardı şaşırıyordum. Mira'nın hoşlantısı zaten gözlerinden belliydi Çınar'ı yol boyunca yemiş bitirmişti.
Eski evimizin önünde durduğumuzda istemsizce gülümsedim ama içimde bir yerde ufak bir hüzün kırığı vardı. Arabadan inip bahçeden içeri girdim. Evin kapısında annem gülümseyerek bana bakıyordu. Onu özlemiştim. Hemde çok. Şimdi mesajına cevap vermediğim için kendimi çok suçlu hissediyordum. Koşarak yanına gittim, kollarımı boynuna sarıp yüzümü boyun girintisine soktum. Annemle aramız çok çok iyi olmasa bile beni sevdiğini biliyordum. Ve bir gün iyileşeceğinide.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHVENİŞER #Wattys2019
Fiksi RemajaHer an,her saniye yanıp tutuşan bu adamın gözleri her bakışta içini eritiyordu kızın... Bir kuyuyu andırıyordu bazen, çok derin oluyor kayboluyordu kız ama buluyordu her daim adamı Ona tutunuyor onda yanıyordu... ~ "Acılar biriktirdim benliğimde dil...