Ufak bir şey var içimde hala. Belki de hiç bir şeyi bitirdiğim için yine "belki"lerimden birisini yaşıyorumdur. Gerçekten aramızdaki bağ neydi ki? Dostluk? Sırdaşlık? Arkadaşlık? Birbirimize ne diyebilirdik ki? Ben birtanem diyordum. Sen sanırım hiç bir şeyim diyecektin. Çünkü öyleydim. Ne zamandan beri kendime acır hale geldim? Cidden merak ediyorum. Bu hayatta duygularımı yaşamaktan ölümüne korkarken şimdi haykırmak için uğraşıyorum. Yaşadığımın aşk olduğuna bile emin değilim. Daha şunun şurasında kaç senedir varız ki bu dünya üzerinde? Tek bildiğim şey 18 yıl da daha önce böyle hissettiren kimse ile tanışmadım. Ilk görüşte sanki hayatımın eksik parçası oradaymış gibi bir çekim yaşamadım. Kimsenin karakterini merak etmedim. Onu tanımak için uğraşmadım. Duygusal, kişisel her ilkimi seninle yaşadım. Fiziksel olarak uzak durdum, sanki sarsılırsam, elini tutarsam bırakamayacakmışım gibi hissettirdiği için. Göz temasından kaçındım, bakışlarımdan her şeyi anlayacakmışsın gibi. Senden uzak durmaya çalıştım hayatımın merkezinde olmaman için. Senin için her engeli aşabilecek kadar güçlü hissediyordum kendimi. Bir senin duvarlarını aşamadım. Olsun, canın sağolsun. O da nazar boncuğu olsun.
Koskacaman, düzensiz, dengesiz hayatımda bir sen doğru geliyorsun bana. Yaşıtım kimse ile ilgilenmezdim. Ailesel bir sorunla ilgili değil ya da hava atmak amaçlı değildi. Ileri seviye konularda sohbet etmeyi seçerdim bağ kurduğum insanlarla parklarda öpüşmek, el ele sinemadan sinemaya dolaşmak yerine. Tanıştığım insanlar bana çok olgun olduğumu, beni hiç bir şeyin yıkamayacağını söylerlerdi. Ben sende yıkıldım. Koskacaman bir beklenti bulutu gözyaşlarım ile dağıldı. Yağmur gibi suratıma çarpan her bir belki ile yere çöktüm. Artık kalkacak halim kalmadı. Sana onları söylerken içimde hala "lütfen gitme de" diyen o beklenti bulutunun altındaki küçük kız çocuğunu susturamadım. O kız çocuğu yazıyor bu satırları. Çocuklar vazgeçemezler bilirsin. Her zaman kafaları takılı kalır umut bağladıkları şeyde. Mesela eve kedi isteyen küçük, alınana kadar sürekli istemeye, her "sana sürpriz var evde" denildiğinde umut etmeye devam eder. Ben de öyleyim işte. Senin söylediğin her bir söze umut bağlıyorum. Her kıskançlık kırıntısı, söylenen güzel hitap kelimeleri benim mal gibi yeni bir belki yaratmama sebep oluyor. Bunu da sana yansıtıyorum. Her ne kadar sen etkilenmediğini, benden bıkmadığını söylesen de biliyorum ki bazen of dediğin oluyor. Özür dilerim. Hayatta beklentilerime sahip olmaya alışığım.
Senin yerin benim yanım olmalıydı bence. Yakışırdık. Yakıştırmışlardı. Ben en çok sana yakışırım zaten. Senden başkasında eksik dururum.
Lütfen gel. Tut elimden, bırakma beni. Bana aşık olma. Beni sevmeyi dene. Beni öpme, sarıl bana. Sanki hiç ayrılmayacakmışız gibi. Sanki iki farklı kökten çıkıp yeryüzünde sarılan iki ağaç gibi. Yıllarca kopmayacakmış gibi. Madem alıştın bana bırakma o zaman. Kendime iyi bakamam ben. Seninle olmazsam kendime bakmam. Hem hasta olurum sonra. Umudum olmadan yaşatma beni. Lütfen..