Not= Medyada ki yatak odası Emma'ya aittir.
Sabah kalktığımda saat daha çok erkendi. Yavaş hareketlerle banyoya adımlayıp duş aldım. Duştan çıkmam yaklaşık bir saatimi almıştı. Odama girip dolabımdaki yeni siyah iç çamaşırı takımını görmemle sırıtmaya başladım. Yeni takımı giyip altıma siyah bir tayt ve gül kurusu renginde ki tişörtümü geçirdim. Saçlarımı da kurutmamla işlem tamamlanmıştı.
Odamdan çıkıp mutfağa girince masanın üstündeki notu gördüm.
'Venüs acil bir ameliyatım çıktı. Babanın da doldurması gereken evraklar varmış. Akşam yemeğinde evde oluruz.
Sevgilerle,
Annen'
Annemlerin olmayışını fırsat bilip Emma'yı eve çağıracaktım ki dışarıda vakit geçirmenin daha eğlenceli olacağı düşüncemle telefonumu masaya bırakıp buzdolabına gittim.Canım yemek yapmakla uğraşmak istemediği için mısır gevreği ve sütü alıp masaya oturdum. Mısır gevreği sanırım bayatlamıştı. Eh, benim şansımla taze olması zaten imkansızdı. Emma ile tanışmak için tüm şansımı kullanmış olmalıydım.
Emma ile dün gerçekten öpüşmüş ve dudaklarının tadına bayılmıştım. Onun bedeni altında inlediğim düşüncesiyle gözümü kapattım. Düşüncelerime ara vermezsem zor bir durumda kalacaktım. Hızlıca mısır gevreğini yediğim tabağı boşaltıp duruladım. Odama gidince Emma ile daha fazla vakit geçirebilmek için ders çalışıp ödevlerimin bazı bölümlerimi tamamladım. İngiliz edebiyatı ödevimi zaten Emma ile yapmıştım. Yapacağım işler bitince yatağımın üstüne çıkıp saate göz attım. Saat daha öğlen üçtü. 'Tanrım neden zaman bir türlü geçmiyor' düşünceleriyle boğuşurken telefon titredi.
Kimden: Emma
"Tatlım seni park dışında bir yere götürmeye karar verdim."
Kimden: Emma
"Yarım saat içinde kapıda ol."Gelen emir cümlesiyle kaşlarımı çattım. Mesajlaşırken ona kızamazdım ama nasıl olsa buluşacağımızda ona kızdığımı belli edebilirdim. Uysal bir cevap verdim.
Kime: Emma
"Peki, zaten bir işim yok."Sinirlenmiştim ama aynı zamanda da gideceğimiz yeri merak ediyordum. Ne giyeceğime nasıl karar verecektim? Telefonumu elime alıp Emma'ya son bir mesaj attım.
Kime: Emma
"En azından kıyafet için bir ipucu ver."
Kimden: Emma
"Rahat bir şeyler giy tatlım."Görmeyeceğini bilsem de kafamı sallayıp dolabıma yürüdüm. Tatlı, gri ip askılı, bele kadar oturup belden sonra genişleyen, dizimin biraz altında biten, pamuk bir elbiseyi üstüme geçirdim. Ayakkabı olarakta siyah babetlerimi giyip saçımı güzel, dağınık bir topuz yaptım. Halka küpelerim ve bileziklerimi de takınca hazırdım. Emma birazdan aşağıda olurdu. Parfümümü sıkıp çantamı da alınca yavaşça aşağıya inip bahçeye çıktım.
Emma siyah Mini Cooper'a yaslanmış beni bekliyordu. Üstünde beyaz salaş pamuk bir gömlek vardı ki buradan bordo çekici sütyeni belli oluyordu. Altında da fazla kısa siyah bir şort vardı. Yavaşça yanına gidip ellerimi onun boynuna sardım. Dudaklarımı kulaklarına yavaşça sürtüp dudaklarına kadar getirdim. En sonunda ona küçük bir öpücük bahşettim. Emma'nın ufak sırıtmasını tekrar öpüp geri çekildim ama fazla uzaklaşmama izin vermedi.
Kısık bir sesle konuşmaya başladı. "Bu hediye karşılığında ne istiyorsunuz güzel madam?"
Düşünürmüş gibi yaptım. "Hmm. Belki bir öpücük daha majesteleri." Beni bir kere daha yavaşça öpüp kapımı açtı. Arabaya binince pek konuşmadık. Ben ona iki dakikada bir nereye gideceğimizi sordum. O da bunu gidince göreceğimi söyleyip durdu. Yarım saat sonra etrafta çok az ev bulunan ormanlık bir alana geldik.Önünde durduğumuz kulübe ahşaptan ve çok güzeldi. Ormanın bir parçası gibi çok dikkat çekmiyordu. Evin önündeki patika taştandı. Emma kapıyı açıp inince onu takip ettim. Hayranlıkla konuştum. "Emma burası neresi?" "Burası bana ilham geldiğinde çizim yaptığım yer Venüs. Babamı üniversiteyi kazandığım zaman bana hediye etmişti. Beğendin mi?" Hızlıca yanına gittim. "Beğenmek mi? Tanrım buraya bayıldım Emma." "Eh, o zaman buraya daha sık geliriz." diyip elini belime sardı.
Kapıyı açınca beni yavaşça içeri itip evi keşfetmeme izin verdi. Evde salon hariç iki oda vardı. Biri Emma'nın yatak odasıydı. Diğerinin içi ise Emma'nın yaptığı resimlerle doluydu. Duvarlar, yerler ve bitmemiş ama harika duran tablolar beni mest etmişti. Emma beni arkamdan takip ediyordu. Tabloların olduğu oda küçük bir kilere açılıyordu. Yavaşça kilerin kapısını açtım ve gördüğüm şeyle nefesimi tuttum. Kilerin dolapları sıra sıra şarap, viski ve sayamadığım içkilerle doluydu. Arkamı dönüp Emma ile göz kontağı kurdum. Yanıma gelip parmaklarını koluma sürttü. Kulağıma yaklaşıp " İstersen birini seçebilirsin." diye fısıldadı.
Parmaklarımı şarapların üzerinde gezdirip pinot noirda durdum. Yavaşça onu elime alıp Emma'ya yaslandım. "Bunu içmek istiyorum."
Emma'nın yaptığı akşam yemeğini yedikten sonra saat dokuza yaklaşırken içmeye başladık. Gecenin ilerleyen saatlerinde ilk şişeyi bitirmiş. İkinci şişeyi yarılamıştık. Anlayacağınız kafam bayağı güzeldi. Emma'ya dönüp sorduğu soruyu cevaplayacaktım ki ne sorduğunu unuttuğumu fark ettim. "Emma bana şortlarından birini getirir misin?" Emma dudaklarını yalayıp ayağa kalktı. Bir süre sonra elinde bir şort ve tişört ile geldi. Üstüme göz gezdirip "Banyo koridorun sonunda tatlım." dedi.
Şortu elime alıp elbisemi karşısında gözlerinin içine bakarak çıkardım. Sadece şortu giydim ve parkelerin üstüne oturup kadehimi elime aldım. Emma yaptığım karşısında dudaklarını ısırıp beni defalarca süzdü. "Emma?" diye mırıldandım. "Efendim Venüs?" "Bir oyun oynayalım." Merakla kaşlarını kaldırıp bana devam et dercesine baktı. "Elindeki kadehi en çabuk bitiren diğerinin kucağına çıksın." Emma teklifime kıkırdayıp başını salladı. "3-2-1" dememle bardağı kafama dikmem bir oldu. Emma'ya kafamı çevirince elindeki dolu kadehi şevkle bana doğru sallayıp oturmam için bacaklarına eliyle vurdu. Yavaşça kucağına oturdum. Kafamı da boynuna gömdüm. "Ama Emma sen şarabı içmeyi denemedin bile." "Venüs kucağıma oturman benim için en büyük ödül zaten. Oyunun kazananı sen olsan bile..."
Bu sırada eliyle çenemi kaldırmış dediklerinden sonra dudaklarını dudaklarıma sürtmüştü. Ânın şehvetiyle dudaklarımı sertçe dudaklarına bastırıp kendimi ona sürtmeye başladım. Öpücükler gittikçe daha zevkli hale gelirken Emma kucağındaki benle ayağa kalkıp sırtımı sertçe duvara çarptı. Daha ne kadar sert öpebilirdi emin değildim ama çok fazla zevk aldığım kesindi. Odasının kapısını açıp beni yatağa yatırdı. Şortumu çıkarıp tekrar dudaklarıma yapıştı. Eli çamaşırımı bulup beni oradan okşamasıyla daha sert inleyip kendimi eline ittim. Emma çamaşırımı kenara çekip elini vajinama sürtmesiyle ikimiz de aynı anda inledik. Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp "Venüs şimdiden benim için ıslaksın." dedi ve göz kontağını bozmadan dilini meme uçlarımda gezdirdi.
Daha sert inleyip elini tutup daha hızlı oramda gezdirmesini sağladım. Dilini meme uçlarımdan çekip dudağını ısırdı. "Venüs sen çok doyumsuz bir kızsın." İstediğimi bana verip elini daha hızlı sürtmeye başladı. Beş dakika sonra yaşadığım rahatlamayla gözümü kapatmadan önce Emma'nın parmaklarını yaladığını gördüm.
Işığı kapatıp yanıma uzandı. Ellerini belime dolayıp beni kendine çekti. Burnuma bir öpücük kondurdu. İşittiğim son ses Emma'nın rahatlamış şekilde söylediği "İyi uykular tatlım"dı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor girlxgirl
ChickLitLezbiyen olduğumu; en yakın arkadaşımla gittiğim lezbiyen bardaki kızı görünce, ıslandığımı anladığımda fark etmiştim. •Kurgumda "Mavi En Sıcak Renktir" çizgi romanından esinlenmeler vardır.