Beni gerçekten şaşırtan ilk kişi yaklaşık yarım yılın sonunda raylara gelen bir adamdı. Dört saat boyunca rayların yanında yerde oturuyordu ama hiçbir şey yapmıyordu. Sadece orada oturuyordu. Üç saat aralıklı iki trenin gitmesini sadece izlemişti. Ama trenler gelip giderken kendisi oturduğu noktadan tek bir inç bile hareket etmiyordu.Burada sokaklarda geçen pek araba yoktu, o yüzden onu rahatsız eden herhangi bir şey olmadan sakince oturuyordu. Ayrıca, raylara bakan bir şekilde tam yolun ortasında oturuyordu, yani bir araba gelirse, onu ezebilirdi.
Onun yanına inmeye karar verdiğimde iki saat geçmişti. O ise altı saattir orada oturuyordu. Yanına doğru yaklaştım. Ona bakmaya çalışırken yerdeki kırık kiremite basıp sendeledim. Kafasını yukarı kaldırıp, gözlerini gözlerime sabitledi.
Adam: "Yardımcı olabilir miyim?" sordu.
Telaffuzu mükemmeldi ancak Kore'den olmadığı belliydi.
Ben: "Ne yapıyorsun?"
Ardından umursamazca kafasını çevirdi. Onu dinlemeden aniden yanına oturdum sadece. Orada otururken, adamın benden daha uzun olduğunu fark ettim.
Adam omuz silkti.
Adam: "Düşünüyorum."
Ben: "Ne hakkında?"
Adam: "Eğer atlasaydım ya da atmasaydım..."diye cevapladı adam.
Ben: "Adın ne?"
Beni dinleme konusunda oldukça kayıtsızdı. Ama iyiydi bu, konuda gerçekten ciddi olmadığını gösterdi bana. Böyle davranması beni de sakinleştirdi.
Ben: "Peki, bunu düşünmen gerekiyorsa, belki de burası iyi bir fikir değildir." Adam sanki onu dikkate aldığım için şaşırmış gibiydi. Çabucak eski haline döndü, yine hissiz gibi bir yüz takınmıştı.
Adam: "Evet, biliyorum" diye iç çekti.
Adam: "Demek istediğim, tüm hayatım sadece bir saniyelik bir atlayış ile bitirebileceğim bir bok değil ama..." dedi başını kenara atarak.
Şimdi trenin ışıklarını görebiliyordum. Hala uzaktaydı, ama geliyordu.
Ben: "O kadar da kötü olmadığından eminim."
Boğazımın hafif daraldığını hissediyordum. Yaptığım sadece intihar etmeyi düşünen biri ile konuşmaktı ve onu rahatlatmaktı ama yine de kendimde oldukça gergindim. Başkalarının hayatına karışıyordum sanki...
Adam: "Sadece başarısız oluyorum. Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum. Bomboş bir yola ince bir direk koysalar, gider direğe çarparım."
Eğer ciddi olmasaydı ve bu durum içinde olmasaydık saydığı tüm nedenlere kahkaha atarak gülerdim. Ama durumdan ötürü sadece adamı nazik bir ifadeyle izledim.
Ben: "Ve ne?"
Adamın intihar etmeyeceğini biliyordum. Tren çok yakındı ve biz hala oturuyorduk. Tren nihayet önümüzden geçtiği içim etraf oldukça gürültülüydü, bu yüzden adamın ne cevap verdiğini duymadım. Sadece dudaklarının hareketini gördüm.
Ben: "Üzgünüm, seni duyamıyorum!"
Biraz daha eğildim ona doğru.
Adam: "Erkek arkadaşım dedim."
Aniden telefonunu aldı. Ekranın kilidini açtı ve bana gösterdi. Duvar kağıdında beyaz bir oyuncak ayıya sarılarak geniş gülümsemeye sahip güzel bir adam vardı. Ve görünüşe göre, adamın 16 cevapsız arama ve 25 okunmamış mesaj olduğunu söyleyen bildirimleri vardı.
Adam: "Onu geri aramalı ve eve gitmeliyim."
Erkek arkadaşını aramaya başlarken kendine mırıldanıyordu.
Ben: "O zaman, sadece sana bırakacağım, gidiyorum ben."
İkimizde ayağa kalkarken adamın omzunu sıvazladım.
Adam: "Evet, her şey için teşekkürler." ardından telefonu kulağına kaldırırken başını salladı. Ve sonunda adam sırtını raylara çevirdi ben ise geri dönerek uzaklaşmaya başladım.
Yine kimse ölmeden giden sakin bir gün.
Altı al sonra, büyülü bir perinin yardım ettiği, sakar ve kaygıları olan bir adam, karikatür haline getirildi ve büyük bir hit oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heroes are around us + yuwin
Fanfictionsi cheng, demiryolunun yanındaki malikanede yaşıyordu. kurgu intihar girişimleri ve deneyimleri içeriyor, lütfen duygusal olarak dengesizseniz veya bu tür şeylere dayanamıyorsanız, eğilimliyseniz lütfen bu kurguyu okumayın. all human au¡ lime / fl...