on altı

856 75 70
                                        

Selaam hemen şu bilgiyi söyleyip sizi bölümle baş başa bırakıyorum cjskwkdj Astoria'nın binası bilinmediği için bölümlerde "binası" diye bahsedeceğim huff rav gry demeyeceğim. Beklettiğim için özür dilerim vee iyi okumalar

İnsanların içinde yalnız olabilir miydi insan? Şu an tam o durumdaydım çünkü. Tek başıma ortak salona gidiyordum. Diğer herkesin aksine... Diğerleri gruplaşmış bir halde fısır fısır konuşuyordu. Aralarından birkaç kişinin bana ürkekçe baktığı da görülüyordu. Fakat bu ürkek bakışlar çok geçmeden cesur ve küçümseyen bakışlara dönüyordu.

Çünkü kimse korkmuyordu artık. Ölümden, sevgisizlikten, acıdan... hiçbir şeyden. Hogwarts Savaşı'nda hepsini hayli hayli görmüştük maalesef.

Pansy ya da Blaise'i de göremiyordum. Onlar büyük ihtimalle ya çok arkada kalmışlardı ya da çok öndelerdi. Ya da... ya da aileleri dolayısıyla muhtemelen Hogwarts'a gelmeleri yasaklanmıştı. Savaştan beri onlarla hiç konuşmamıştım.

Gelirken Potter ve grubunu görmüştüm. Gülüşüyor, şakalaşıyor, bazense hüzünlü hüzünlü dalıp gidiyorlardı. En çok da şu Weasleyler. Özellikle bir Weasley. İkizlerden biri. George'du sanırım?

Gülerken bile ağlıyordu. Gülmek istemiyor gibiydi. Kardeşi olmadan gülmek...

Ve Astoria. Onu görmedim. Göremedim. Onun binasına hiçbir şekilde bakmadım. Bakamadım. Fakat eşyalarımı koyduktan sonra binasına gidecek ve iyi olduğundan emin olacaktım.

-
Onun ortak salonunun önünde bekliyordum. Ona haber vermedim ama buradayım. Burada olduğumdan haberi yok ama buradayım. Çünkü ben onun burada olduğunu biliyorum. Ve bu bana yetiyor.

İki kız ortak salonlarına gitmek için köşeyi döndüklerinde bana bir bakış attılar ve durdular. Bir iki saniye jeton düşmese de sonradan anlamıştım. Ben -bir Slytherinli olarak- buradayken parolayı söyleyemiyorlardı.

Yanaklarımı şişirip gitmek üzere arkamı döndüm fakat aklıma gelen fikirle omzumun üstünden kızlara baktım. "Astoria Greengrass'a söyler misiniz, onu kütüphanenin önünde bekliyorum. 'Kim?' diye sorarsa 'Bir arkadaş.' derseniz de sevinirim. "

Kızlardan biri "Tabii." diye mırıldandığında bacaklarımı hareket ettirerek kütüphaneye doğru yol aldım.

-

Kütüphanenin önünde dolanıp duruyordum fakat Astoria dışında herkes buradan geçmişti neredeyse. Kafamı yerden kaldırdım ve o tanıdık yüzü bulmak için gözlerimi büyücüler ve cadılar üstünde gezdirdim.

Sonunda köşeden o tanıdığım yüz çıktı. Bana doğru zarifçe ama utanarak yürüyordu. Son gördüğümden beri zayıflamıştı. Ama yine de ona yakışmıştı. Daha da yakınıma gelince gözleri dikkatimi çekti. Dünyanın en güzel gözlerine sahipti, şüphesiz.

Tam önümde durdu, cüretkarca gözlerimin içine baktı. Gülümsedim. Hafifçe eğilip yanağına bir buse kondurdum. Gözlerini kaçırdı. Utanmıştı.

"Beni bunun için mi çağırdın yani?"

"Hayır, ben... ş-şey..."

"Sen ney? Şuna bakın, egosundan geçilmeyen Draco Malfoy karşımda kekeleyip kıvranıyor. Bundan zevk almıyorum dersem yalan söylemiş olurum."

Güldüm. "Ben diyecektim ki, seni seviyorum."

Duruldu. Bakışları yumuşadı. "Bunu biliyorum."

"Senin de beni sevmeni istiyorum." Dediğim anda kulağıma saçma geldi.

"Draco, kimden hoşlanacağımızı seçemeyiz."

"Yani şimdi sen bana karşı en ufak bir şey dahi hissetmiyor musun?"

Yutkundu. "Senden etkilendiğimi inkar edemem, etmeyeceğim. Ama sana âşık değilim. Eğer âşık olduğumu söyleyip içimdeki sadece bu ufak hoşlantıyla seninle çıkarsam kalbini kırarım. Ve bunun olmasını istemiyorum."

"Anlıyorum." Anlamıyorum. Kalbimi kıran eğer o olacaksa milyonlarca defa buna izin verebilirdim.

Astoria bakışlarını sağa çevirdi ve gördüğü kişi her kimse sıcacık gülümsemesini yollayıp el salladı. Sonra bana döndü. "Üzgünüm, gitmem gerek."

Son olarak elini koluma koydu. "Benim için değmez Draco. Yakında ölecek biri için hele hiç değmez."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Drastoria || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin