Aradan bir hafta geçmişti. Can bana mesaj atmamıştı. Ben de gurur yapmıştım, yazmıyordum. Can olmadan hayatımın ne kadar sıradan ve sıkıcı olduğunu anlamıştım son bir haftada.
Can'a kesinlikle kızgındım, ama yazsa affederdim. Yine de yazmamakta direniyordu ve ben de istediği gibi olmasına izin verecektim.
Sinirle ayağa kalktım ve hızla sınıf kapısını açıp çıktım. Bir anda kapıyı açmamdan irkilen Tuna'ya baktım. Sırtını duvara yaslamıştı ve Semih'in duvara dayadığı kolu bir yere gitmesine engel oluyordu.
"Ne oluyor lan?"
"Bir şey olmuyor Ilgaz." diye tersledi Semih.
"Ben ne yaptım lan ibne?" diye atarlandım. Günlerdir Can yüzünden gergindim ve şimdi tüm sinirimi Semih'ten çıkarabilirdim.
"Ananın amını yaptın Ilgaz bi defol git ciddi bir şey konuşuyoruz!" diye kükrediğinde birkaç adım geriledim.
Tuna sanki istediği bir şeyi elde etmiş gibi gülümsedi ve Semih'in bana bağırırken indirdiği koluna çarparak yanımızdan uzaklaştı. Giderken göz ucuyla bana bakmıştı.
"Böyle yapmaya devam et Semih aynen koçum." deyip ben de siktir olup gittim. Çünkü yorulmuştum. Eve gidecektim. Patates yiyecektim.
Telefonumun titremesi ile hızla cebimden çıkarıp mesaja baktım.
Tuna: Parka gelir misin, bir şey konuşacağız.
___
Vote vermeyi unutmayın arkidaşlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prens ve Prens (Texting) (Tamamlandı)
Short StoryBilinmeyen numara: Selam hacı Bilinmeyen numara: Ben haftalardır çantana mektup bırakıp bırakıp kaçan şerefsiz mahlukum. Bilinmeyen numara: Ama konumuz bu değil