Bum bum bummm!!Lust geldi koşunnn!!
Annskm bölümler yazmayı çok severim bilirsiniz.
Ama bu bölüm oldukça farklı.
Psikoloji bozucu ya da mide bulandırıcı olabilecek olaylar var. O yüzden hassas bir yapıdaysanız lütfen okumayın ve bana mesaj atın. Ben size bölümü özet geçerim. Korkmayın, en basit şeklinde yazacağım, sadece uyarmak istedim.
İyi okumalar.
*
"Jungkook?" Salonda tek başına oturmuş telefonunda takılan Jungkook'un yanına ilerlerken uyanmaya çalışıyordum. En son Jimin'in yanındaydım ve uyuyakalmış olmalıydım çünkü kendi odamda değil Jimin'in odasında uyanmıştım. Ama uyandığımda yanımda değildi, yatak oldukça soğuktu ki bu ayrılmasının üzerinden uzun zaman geçmiş demekti. "Efendim?" Yanına oturduğumda telefonunu kapatıp koltukta kendine uzak bir yere fırlatmıştı, yüzünde tatlı bir gülümseme vardı ve itiraf etmeliyim ki onun ne kadar kaos delisi olmadığını bilmiyor olsaydım küçük bir çocuktan daha tatlı olduğunu düşünürdüm.
"Diğerleri nerede?" Dağınık saçlarımı daha da dağıtarak yanına oturmuştum. Odadan çıktığımda ev olduğundan çok daha sessiz gelmiş ve merakım beni aşağı indirmişti. Görünürde bir tek biz vardık, kimse yoktu. O ve ben. Sorduğum soruyla bedenini bana iyice yaklaştırmış ve çok önemli bir şey söyleyecekmiş edasıyla eğilip fısıldamıştı.
"Görevdeler." Kaşlarımı hafifçe çattım. "Ne göreviymiş bu? Sevgili babamızın yanından ayrıldığımızdan beri görev yapmayı bıraktığımızı sanıyordum?" Bedenini yana çevirerek bana dönmüş ve az önce sırtını yasladığı yere dirseğini yaslamıştı. Alt dudağını yavaşça ısırıp sıkıntılı gözlerle bana baktı, derin nefesi de arkasından geldiğinde bir sıkıntı olduğunu hissedip kaşlarımı iyice çatmıştım. "Jungkook?"
"Canımız çok sıkıldığı için sevgili babamızın köpeklerinin düzgünce yapamadığı işleri hallediyoruz ya, hem bunlar alışık olduğumuz şeyler bebeğim niye soruyorsun?." Bana anlatmak istemiyordu ama en azından daha inandırıcı bir yalan bulabilirdi. İçimde kötü bir his vardı.
"Pekala anlaşılan bu konuyu bana söylemek istemiyorsunuz bu yüzden bana saçma da olsa böyle bir yalan söyledin, umarım bu konu Uriel'le ilgili değildir."
Sessiz olmaya çalışarak yutkunup ve yavaşça önüne döndüğünde konunun tam da bu olduğunu belirtmiş oldu. Sıkıntılı bir nefesi ağzımdan vererek bedenimi tamamen ona çevirdim ve hafifçe yanına yaklaştım. "Jungkook, bak bebeğim bazı şeyleri bana söylememenin daha iyi olduğunu düşündüğünüzü biliyorum ama bu sebeple beni binlerce kez kaybetmediniz mi zaten? Yeter artık, lütfen benden gizlediğiniz her şeyi söyleyin bana. Bunu tep başına yapmak zorunda değilsin ama lütfen diğerleriyle konuşun."
Bu konunun daha fazla uzamasını istemediğimden sol elimi tam karşımda sıkıntılı bir şekilde oturan bedeninin sol yanağına yerleştirip yüzünü kendime çevirdim. "İkimiz dışındaki herkes göreve gitti yani?" Alayla gülüp beni onayladı ve üzerime eğildi, ne yapmaya çalıştığımı hemen anlayıp bana uyum sağlaması belki de Mammon'un en sevdiğim özelliğiydi. Gözlerindeki sert parıltı ruhu acıktıran cinstendi.
"Seni benimle baş başa bırakmak istediler." Dudaklarını yalayarak üzerime eğilmeye devam etti. Sırtım tamamen koltukla buluştuğunda ellerini yüzümün iki yanına koyarak üzerime çıktı. "Eh tabi, açgözlülüğüm karşısında çok kıskanç olabiliyorlar. Tüm eve yayılan seslerimiz hepsini kudurtuyor, biliyorsun. Yoksa Behemoth niye bu kadar sinirli olsun ki bizim yanımızda, ikimizi yakın görmeye dayanamıyor çünkü." Alaylı gülüşünü asla bozmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust {BTSxYoongi}
Non-Fiction"Hepimiz seni bekledik Yoongi, bizi bir arada tutman için." Siyah saçlı alayla gülerek yaslandığı duvardan doğrularak üzerine yürüdü minik bedenin. "Sana ihtiyacımız var Yoon, senin bize ihtiyacın olduğu gibi." Siyah saçlıdan cesaret alan kızıl saçl...