8.Bölüm:GEMİ

277 20 2
                                    

Tellatlar, hem sayıca bizden üstündü hem de baskına gelenlerden kat be kat güçlüydü.

"Hayır!" diye bağırarak koşan Ashley'e döndüğümde, iki tellatla mücadele ettiğini, üstüne Dulcie'nin koruma duvarına saldıran tellatla başa çıkmaya çalıştığını gördüm.

Tüm düşüncelerimden sıyrılıp duvara saldıran tellata ilerledim, ne hava ne de diğer elementler tellatlara karşı koyacak kadar güçlü değillerdi.

Yaptığım tüm hamleler geri çevrilirken, acıma duygusu olmayan bu yaratıklar verebilecekleri zararın en büyüğünü veriyorlardi.

Nicholas'ın savaştıği tellatlardan birinin toz bulutu halinde yok olduğunu gördüm. Nicholas zaferle gülümsedi ve diğer tellata hiç yorulmamış gibi saldırdı.

Kılıcımı elimde hissettiğimde, hiç beklemeden tellata saldırdım.

Her hamlem, hala geri püskürtülüyordu ancak tellatın dikkatini çekmiştim ve duvardan uzak duruyordu.

Kılıcı havaya kaldırıp sağa sola sallamaya başladım. Tellata isabet eden kılıç darbeleri az da olsa tellata zarar vermişti.

Sürekli yer değiştirmem ve etrafta koşuşturmam tellatı da beni de fazlasıyla yormuştu. Ancak, benim kurtarmam gereken bir ailem vardı.

Ellerim kılıcın kabzasından yeterince zarar görmüştü, tüm rüzgarın bana itaat ettiğini düşündüm ve tellatın üstüne saldım.

Tellat, üzerine gelen rüzgarla hafif sallanırken şaşırdığı yuz ifadesinden belliydi.

Zaman kazanmıştım, artık kılıç kullanmam benim için avantaj sağlamayacaktı.

"Tamam." diye mırıldandım, "Odaklanırsam güçlerimi kullanabilirim."

Gözlerim minik yeşil beneği ararken bir yandan da strateji belirlemeye çalışıyordum.

Yeşil beneği aramayı umutsuzca bıraktım ve gözüme ilk kestirdiğim renge odaklandım.

"O noktada öyle bir acı oluşsun ki, iki büklüm ol."

Yeteri kadar odaklanmamış olacağım ki, yaratık kıpırdamadı bile.

Rüzgarla gelen şoku atlatmıştı, üzerime atılmasıyla gücümü kullanmam iyice zorlaşmıştı.

İğrenç kahkahası kulaklarımı delip geçerken, kolumda hissettiğim acı yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Tellatın yırtıcı tırnakları, kolumu çizip geçmişti. Buna rağmen, kolum binlerd bıçak darbesiyle eş değerde acıyordu.

"Bu acı beni yıldıramaz." diye düşündüm.

"Hiç bir şey olmayacak."

Düşüncelerim kapanmıştı ne düşenebiliyor ne de odaklanabiliyordum

Ne olduğunu farketmediğim bir an da, Dulcie'nin duvarı seslice patladı.

O tarafa baktığımda, Dulcie dim dik ve hiç de yorgun görünmeyen bir şekil de ayakta duruyordu.

Hepimiz şaşkınca ona bakarken, zamanımızın dar olduğunu anlamamız uzun sürmemişti.

Tellat, patlama şaşkınlıği üstünden atmışti bana doğru harekete geçtiğinde, işin ciddiyetini anlamıştım.

Tellatın, sağ kasığından çıkan kılıca bakarken yeşil beneğin orada olduğunu anlamıştım.

Yaratık yok olduğunda Dulcie arkadan göründü ve koşarak yanıma geldi.

Cebinden çıkardığı açık sarı renkli sıvıyı koluma dökerken "Nasılsın?" diye sormayı ihmal etmiyordu.

Kolumda ki acı yavaş yavaş azalırken düşüncelerimi kontrol altına alabilmiştim.

Neptün'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin