2. Bölüm

14.4K 866 32
                                    

Tüm bedenini saran kırık beyaz elbisesinin içinde aynadan kendine bakarken kahkahalarla gülmek istedi bir an. Görüntüsü o kadar muhteşem ve güçlü duruyordu ki, bu bedenin içine mahkum olmuş aciz ruhu kimse göremiyordu. Herkesin gördüğü büyük şirket patronu, güçlü kadın Eva Emily Brown' dı. Eva' nın aynada gördüğü ise sadece harabeye dönmüş biriydi.

Küçük bir an öfke bulutları gelip geçti tüm ışıkları sönmüş, artık kutuplar kadar soğuk bakan gözbebeklerinden. Tüm öfkesi kendineydi, her şeyin bir gün daha iyi olacağına inandığı kendine. Ne güzel kandırmıştı kendini, geçmeyecek olanın geçeceğine inanmıştı bir aptal gibi.

Boydan aynanın karşısında kendi bakışları ile kesişti. Ne kadarda ruhsuz bakıyordu öyle, soğuk ve hissiz. Hissiz diyordu da, en çok o hissediyordu. Aynanın karşısında çekilip odasındaki büyük pencereye yaklaştı. Aynadaki güzel ve kusursuz görünen kadını görmek istemiyordu. Daha ne zamana kadar iyi görünmek zorundaydı? Değildi işte, iyi değildi, yalnız değildi belki ama mutsuzdu, lanetlenmiş gibiydi. Mutlu olmamaya yeminliydi kaderi.

Gülüşleri bile terk etmişti onu, gülüp geçemiyordu artık haline. İçinde akıtamadığı gözyaşlarını biriktirdiği koca bir deniz vardı, yara bere içinde kalan aciz ruhunu boğuyordu.

Derin bir nefes alıp başını gökyüzüne kaldırdı. Beyaz bulutları gördüğümde dudağının bir kenarı hafifçe kalktı. Öyle muhteşem ve temiz görünüyorlardı ki onlar gibi olmaz istedi. Hem benziyordu da, Eva' da beyazdı, beyaz ve bulutlar kadar paramparça.

"Bebeğim."

Jack' in sesini duyduğunda yükseldiği bulutlardan yine yeryüzüne çakıldı. İşe gitme vaktiydi, çalışıp kendini saatlerce dosyalar arasında kaybetmeli ki zihnindeki sesleri susturabilsin.

"Hazırım." dedi uzun çantasının gold rengi zincir askısını koluna geçirirken. O kapıdan çıkarken Jack saçma bir reverans yaparak ona yol vermişti. Şirketi bu adama hangi akılla emanet ediyorlardı bilemedi. "Büyü artık." dedi arkasından gelen Jack' e.

Merdivenlerin sonuna geldiklerinde Eva' nın dik duruşunu bozan şey bir anda omuzuna yüklenen Jack' in kolu oldu. "Tanrım!" dedi öfkeyle.

"Sinirlenme, çok çirkin oluyorsun." Jack Eva' nın burnuna küçük bir fiske vurup onları bekleyen araca doğru yürüdü. Eva hâlâ kolunun altındaydı.

Eva onu iyice aşağıya iten ağırlıktan kurtulmak istediyse de yapamadı. "Çek şunu, omuzlarım çöktü. Gerçekten büyü artık!"

Jack, dudaklarını bğzerek kolunu çekti ve Eva' nın binmesi için kapıyı açtı. "Tanrı aşkına Eva, benden içimdeki çocuğu öldürmemi nasıl beklersin." dedi sahte bir dehşetle.

Eva, Jack' in sözlerine göz devirip arabaya bindi. "Dikkat et de o çocuk bir gün ellerimde kalmasın."

Jack Eva' nın kapısını kapatırken arabanın arkasından dolanıp onun için açılan kapıdan içeri girdi ve yerine oturdu. Ellerini önünde birleştirip başını arabanın tavanına kaldırdı. "Tanrım sen çocuğumu koru." dedi.

Eva onun haline sadece başını cama doğru çevirmekle yetinirken ön tarafta oturan kızlar gülmemek için kendini zor tutuyordu. Anna ve Lora Biricik tarafından tutulan özel korumalardı. Eva' nın çevresinde herhangi bir tehlike yoktu ancak erkek cinsi genç kadın için başlı başına bir tehlikeydi. Kızların görevi ise sadece Eva' yı güvende hissertirmekti. İşlerinden oldukça memnunlardı, ve tabi patronları ve Jack denen arkadaşı arasındaki diyaloglar da vazgeçilmezleriydi.

Araba şirketin girişinde durduğunda Eva kızlara inmemelerini söyleyerek kendisi indi. Jack ise ondan daha hızlı davranarak hemen Eva' nın yanındaki yerini aldı. Cesur davranmaya çalıştığını anlıyordu ancak Eva' nın tedirginliğinin de farkındaydı. Ancak yinede ona engel olmuyordu, dostu eğer bir şeylerin üstesinden gelecekse sadece destek olacak ve yanında duracaktı.

EVA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin