Bahar’ın Ağzından
Canım benim.Ne de güzel etti gelip de.
Ortaokuldan beri hep en yakın arkadaşım oydu.Çok garip bir olayda tanıştık onunla,sonra da bir kere bile ayrılmadık.Hep birbirimizi koruduk.Aynen o gün olduğu gibi.Okula yeni başlamıştım.İzmir’deydik tabi o sıralar.O gün çok normal başlamıştı.Okula geldiğimde doğruca sınıfıma çıkmaya karar vermiştim.Koridorda yürürken birkaç kızın uygunsuz ve sanki benden haz etmiyorlarmış gibi bakan gözleriyle karşılaştım.Daha yeni başlamıştım,beni tanımıyorlardı bile.Ama her okulda böyle kızların olabileceğini bilmeyen yoktur herhalde.Her neyse,sınıfa vardığımda kapıdaki çocuklar geçmeme izin vermediler.Ben iyi bir kızımdır,yani saygılıyımdır.E tabi yerine göre.Örneğin o gün pek saygılı olamadım.Çocuklar önümde durdukları yetmiyormuş gibi bir de bana laf attılar.Attıkları laf benim güzel olduğumla ilgiliydi.Belki de diğer kızlar bu laf karşısında eriyebilirdi ama benim hoşuma gitmiyordu.Neden ? Çünkü bir Bahar kolay yetişmiyor.Kendimi tutamamıştım ve Allah yarattı demeden dalmıştım çocuklara.Ben yumruklarımı savururken sırtım bir kız bedenine çarptı.Şeyma … O da benim yanımda çocuklara yumruk atıyordu.Hatta bir çocuk daha vardı tanımadığım,ama artık kardeşim olan.Adı Baran … O gün bana yardım ettiler ve sonra hep birlikte olduk, hiç ayrılmadık.Aynı Lise’yi kazandık ama üniversite de Baran bize uyamadı.Çocuk yemedi içmedi tıp kazandı.Şimdi İzmir’de okuyor.Onu da çok özledim …
Anılar beni gülümsetmeye yetiyordu.Yüzümdeki sırıtma ve elimdeki tantunilerle eve yaklaşmıştım.Sokağın köşesini döndüm ve Rüzgar’ın evinin önünden Usain Bolt misali geçtim.Evimin önüne geldiğim o an “yağmurdan kaçan doluya tutulur” atasözünü çerçeveletip duvara asasım geldi.Can … Rüzgar … Şeyma … Yumruk … Can’ın tişörtü nerde ? Şeyma niye ağlıyor ? Rüzgar kuduz mu olmuş ? Bu ne hal ey ahali ?
Poşeti yere atmadan (nimet o nimet) hemen yanlarına gittim.Beynim hangi taraftan çalışıyorsa ilk Şeyma’yı evin içine soktum ve kapıyı da üzerine kapattım.Unutmadan tantuniyi de içeri koydum (!) Kapının önüne gelmemle Can’ın sırtına yapışmam bir oldu.Yanlış anlamayın lütfen,sırtına yapışıp onu geri geri çekmeye çalıştım sadece.Bazen kendime soruyorum acaba ben nasıl felsefe kazandım ? İyi hoş ,çocuğu arkaya çekiyorum da benim arkamda kapı var,e kapıda kapalı.Can’ı çekmemle,Can ve kapı arasında kalmam bir oldu.Can akıllı çocuk tabi benim gibi değil,durumu saniyesinde anladı ve beni durumdan kurtardı.Ama iş işten geçti sonuçta.Rüzgar gördü bunu.Yemin ederim kan çıkacak.Rüzgar Can’ın burnuna hatrı sayılır bir yumruk daha geçirdi ve Can’ın burnu kanamaya başladı.
“Rüzgar sen ne yaptığını sanıyon sen ?” İzmirli’yim,hatırlatıyım.
“Kapa çeneni.”
“Evimin önündesin,Can’a vuruyorsun,Şeyma ağlıyor, en önemlisi yemek soğudu ve sen burada bana kapa çeneni mi diyorsun ?”
“Can’la aranda ne var ?”
“Ne !?”
“Senin bir sürtük olduğunu düşünmemiştim.”
İnsan affeder.Bir şekilde affeder.Neden ? Çünkü içinde hep bir umut vardır.Ama sen o umudu da söndürdün ya.
“Can ,içeri geçelim.Yemeğimiz soğudu.”
Kapıya sadece bir kez vurmamla kapı açıldı ve Şeyma bana sarıldı.
“Özür dilerim Şeyma.”
“Sen niye özür diliyon Allah’ın bahşettiği en büyük gerizkalı.”
“Daha yeni geldin ve şimdi ağlıyorsun.”
“Ağlıyorum çünkü tantuniye az domates koymuşlar.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahar Rüzgarı
Novela Juvenil7 yaşındayken babasını iş kazasında kaybeden Rüzgar'ın annesi,onu babası öldükten birkaç ay sonra yalnız bırakmıştır.Bunun üzerine Rüzgar çocukluğunu yetiştirme yurdunda geçirmiştir.Kaba,havalı,yakışıklı ve aynı zamanda büyük bir şanslılıktan dolayı...