Ne yaparsam yapayım dün olanları aklımdan çıkaramıyordum. Barın'ın bana dokunma şekli... öpücükleri... kalçalarıma ve göğüslerime dokunurken bana ne yaptığını tam olarak biliyordu. Sadece devam etmesini isteseydim ne olurdu? Vücudumu hayal ettiğim gibi alır mıydı? Bunun düşüncesi bile ürpermeme neden oluyordu.
Bana nasıl dokunduğunu düşünürken dudağımı ısırdım. Vücudumla ustalıkla oynadıktan sonra dayanamayacak noktaya gelene kadar açıkta olan her zerremi öptü, emdi, ısırdı... bütün zevk noktalarıma ustalıkla dokunup beni o uçurumdan yavaşça itti.
Elimi saçlarımın arasından geçirip bacaklarımı sıktım, aklımı Barın'dan uzak tutmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordun. Ama sefil bir şekilde başarısız oluyordum. Her geçen gün ona daha çok bağlanıyordum. Başlarda basit bir hoşlantı olarak kendimi kandırsam da sonrasında işler kontrolden çıkmıştı. Çünkü o da bana karşı boş değildi. Evlendiğim adamdan sonra ilk defa birinden etkilenmiştim.Bu etkilenmenin de çok ötesindeydi aslında. Ben ona bağlanıyordum. Bana bakışları özellikle... anlatacak kelimem yoktu. Sanki dünya üzerindeki en güzel kadınmışım gibi hissettiriyordu. Daha önce kimse bana böyle bakmamıştı. Kimse bana böyle dokunmamıştı. Bana ihtiyacı var gibiydi. İçtiği su soluduğu hava gibi... Bu kadar yoğun hislerle nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum bile. Sadece ondan uzak duramıyordum. Tüm olmazlara rağmen bunu başaramıyordum. Oysa başka dünyanın insanlarıydık biz. Bu klişe bizim gerçeğimizdi. Dul ve çocuk sahibi orta sınıf geliri olan sıradan bir kadındım. O ise veliaht konumunda gözde ve çok yakışıklı bekar bir adamdı. Ama bana gelmişti. Beni istiyordu. Bana ihtiyaç duyuyordu. Bunu bakışında ve dokunuşunda görüyordum.
İlk evliliğim daha çok mantık üzerine olduğu için bu yabancı hislerle nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Çünkü ilk defa böyle şeyler yaşıyordum. Kendimi ergen bir kız çocuğu gibi hissetmekten alıkoyamıyordum. Çok toydum, konu aşk olunca bekar bir anne değil de küçük bir kız çocuğuna dönmüştüm. Aşk böyle bir şey miydi? Kalbim maraton koşmuş gibi atacak mıydı sürekli? Ve ben ona daha ne kadar karşı koyacaktım?
Kapım hafifçe vurulduğunda başımı kaldırdım.
"Benan müsait misin?"
İlkin ofisime girdiğinde sırtımdan bir ürperti geçti. Ondan bir şeyler saklamaktan nefret ediyordum. O benim en yakın arkadaşımdı. Arkadaştan çok öteydi. En zor zamanımda yanımda olmuş ve bana destek çıkmıştı. Kimsenin yapamayacağı iyilikleri yapmıştı. Ama ben onun abisiyle sevgili olarak arkasından iş çeviriyordum. Yanaklarım utançla kızardı. Acaba öğrendiğinde çok tepki verir miydi?
"Tabii ki müsaitim İlkin. Gel içeri."
"Nasılsın?" diye sordu yumuşak bir sesle. Masamın önündeki koltuğa doğru yürümeden önce bir an tereddüt etti. "İşlerin yok değil mi?"
"İyiyim, hayır çok işim yok. Otur lütfen."
Karşıma oturup gülümsedi.
"Gerçekten iyi görünüyorsun."
Ona büyük bir gülümsemeyle baktım. Hepsi onun sayesindeydi. Bana bu işi bulmuş, kaldığım evi kiralamış ve hepsinden öte Barın gibi bir adamla tanışmama vesile olmuştu. Ona çok şey borçluydum.
"Senin sayende."
"Ben sadece içimden geleni yaptım. Şimdi seni burada görünce ne kadar doğru yaptığımı anlıyorum."
"Seninle tanıştığım için çok şanslıyım İlkin," dedim. Haklıydım. İlkin benim şansım olmuştu.
"Ben de öyle Benan. İyi ki girdin hayatımıza. Deniz nasıl onu özledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK +18
RomanceBenan ve Barın'ın hikayesi. Yetişkin içeriklidir. Sevdiğiniz kadın tarafından terk edildiniz mi? Ben edildim. O gitti, ben yıkıldım. O gitti, ben eksik kaldım. O gitti, ben bittim. Şimdi kendime verdiğim tek bir söz var; Yerin yedi kat dibine de...