2.

813 93 87
                                    

Basit hayatım artık basit olmaktan çıkmıştı. Şu an kendimi Ashton'dan Sonra diye olan dönemde adlandırılıyordum. Bir haftada takipçi sayım üç katına çıkmıştı, hikayelerim sırf Ashton onları seviyor diye birkaç on bin insan tarafından okunmaya başlanmıştı. Mesaj kutuma her gün cevaplamak istemediğim Ashton ile ilgili onlarca mesaj geliyordu. Ayrıca küçük dünyam birden yeni bölüm isteyen kaba insanlarla dolmuştu. Son günlerde yaptığım gibi telefonumu çıkarıp uygulamaya girdim. İnsanlar Mary Shelley King'in neden başka bir sosyal medya hesabı olmadığını şimdiden merak etmeye başlamıştı bile. Duvarımda gezinirken bir mesajda durdum.

@HotBlue3567: Sevgili Mary Shelley, kibarca söylemek istiyorum ki Ashton hikayelerini neden beğeniyor anlamadım, hepsi boktan ergence şeyler. Götüm gibi yazıyorsun.

Elimdeki telefonu sıkmayı bırakıp mesajı atan kişiye haddini bildirmeye hazırdım ki biri benden önce davrandı.

@ashtonirwin: Tanrım! Favori yazarımı neden bu kadar kıskandığınızı hiç anlamıyorum.

Ve olmuştu işte. Ashton hesabımı stalklerken her sadık okuyucu gibi en sevdiği yazarı savunmaya geçmişti. Ama bu bile beni sinirlendirmişti.

@MaryShelleyKing: @HotBlue3567 Madem o kadar "boktan ergence şeyler" yazan biriyim o zaman neden profilimdesin? Hayranı olduğun adam senden zevkli diye burada olmana gerek yok.

@MaryShelleyKing: @ashtonirwin Korumana ihtiyacım yok, özellikle bunların hepsinin senin suçun olduğunu düşünülürse... Gerçekten, hiç gerek yok.

"Artık şunları geçirir misin?"

Sabırısız bir müşterinini homurdanması ile telefonumu önlüğümün cebine attım ve hızla ürünleri kasada okutup paketledim. Tüm bu hakaretler ve kabalıklar Ashton'ın suçu değilmiş gibi birde rahatça profilimde gezindiğine inanamıyordum! Sinirimden sonraki iki saat boyunca kendimi kutu açarken bulmuştum. Markette çalışan ve dediklerini genelde hiç anlamadığım Alanzo benim yerime kasaya bakarken neden telefonumu ona verdiğimi anlamadığına da emindim ama bugün başka bir mesaj görmek istemiyordum.

"Beth, Beth, hey Beth!"

"Ne var?" diye soludum elimdeki maket bıçağı ile öfkeyle Alanzo'ya dönerken.

Ama Alanzo yanında Keith ile dikiliyordu. Lise boyunca film bilgisi, çizgiroman aşkı, siyah kemik gözlükleri, alnına dökülen kızıl saçları ve sevimli suratı ile ilgimi çeken tek erkekle. Keith Langdon bir  bakıma fena halde Bill Weasley'e benziyordu. Bu da ona düşmem için yeterli bir sebepti.

"Keith?" Elimdeki bıçağı kutuya attım ve gülümsedim. "Merhaba."

"Merhaba Elizabeth," dedi gözünün önüne düşen saçı düzelterek. "Nasılsın?"

"İyiyim. Asıl seni sormalı. MIT'de miydin?"

"CalTech."

"Ah, tabii." diye mırıldandım. "Eee hangi rüzgar attı seni buraya? Acılı cips mi yoksa şeftalili çayı mı?"

"Aslında seni görmek istiyordum. Penny'de burada çalıştığını söyleyince geçerken uğrayım dedim."

Bunu beklemiyordum işte. Okuduğum kurgulardan birini yaşıyor gibi hissederken sessizce bana gülümseyen Keith'e bakmaktan fazlasını yapamadım.

"Kaçta çıkıyorsun?" dedi etrafa bakarken. "Yani çıkınca hamburger yemeye gidebilir miyiz diye soracaktım."

"Yedi de-"

"Beth lanet telefonun titreyip duruyor!" Alanzo telefonumu bana uzattı ve İspanyolca homurdanarak ilerledi.

"Yedi de çıkıyorum." dedim bildirimlere öfkeyle bakarken. "Ama gelemem çok üzgünüm. Yeni bö-"

Gelemem çünkü yazmama gereken yeni bölümleri bir haftadır erteliyorum.

Ah, bunu kesinlikle Keith'e diyemezdim. Kesinlikle gerçek hayatta mantıklı bularak hoşlandığım tek çocuğun beni on dört yaşında sanmasını istemiyordum.

"Annem bodrum katını yeniden dekore ediyor," dedim aceleyle. Yapmacık şekilde hızla gülümserken telefonumu cebime attım. "Ona yardım ediyorum ama başka zaman, gerçekten çok isterim. Mesela yarın? Yarın uygun musun?"

Keith bana bakarken kafasını salladı ve gülümsedi.

"Üzgünüm iki gün sonra döneceğim ve yarın arkadaşlarıma sözüm var."

Gülümsemem solarken dudağımı ısırdım. Biriyle çıkmayalı çok uzun zaman olmuştu ve Keith ideal bir randevu olurdu. Ama zaten Ashton dengemi bozduğu için günler öncesinde yazmama gereken bölümleri yazamamıştım.

"Pekala, tekrar geldiğimde görüşürüz umarım. Kendine iyi bak Beth."

"Görüşürüz." dedim elimi kaldırıp ona ufak bir şekilde el sallarken.

Keith birkaç atmıştırmalık alıp, dükkandan çıkana kadar arkasından baktım. Penelope'in çenesi ile bana yapacağı işkenceyi düşünürken karnıma ağrı girmeye başlamıştı bile. Telefonum tekrar inatla titreyince öfkeyle bağırıp sonunda açtım.

"@ashtonirwin'den mesajın var!"

Şok ama çoğunlukla öfke ile bildirimin üstüne tıklarken tepinip ağlasam kavulur muyum diye düşünmeden edemedim.

Ashton: Merhaba Mary Shelley! Sadece Kıyametsel Erkek Arkadaş Deneyi'ne yeni bölüm gelecek mi diye soracaktım

Ashton: Ayrıca işlerin senin için sanırım biraz kontrolden çıktığını gördüm ve kusura bakma

Ashton: Ama olur böyle şeyler

Mary Shelley: Olur böyle şeyler mi?

Mary Shelley: BİRAZ KONTROLDEN ÇIKMAK MI?

Mary Shelley: Ashton Irwin sen tanımadan tanıdığım en başbelası insan oldun!

Mary Shelley: Lütfen ve lütfen bir daha asla ama ASLA hesabıma bir şey yazma, kitaplarım hakkında konuşma ve benimle temasa geçme!

Ashton: Vay, baya dolmuşsun

Ashton: Pekala, üzgünüm

Ashton: Ama en azından bölüm hakkında bilgi alabilir miyim?

Mary Shelley: Tanrım! Bitti tamam mı? İşten çıkar çıkmaz atacağım, şimdi beni rahat bırak!

Uygulamadan çıkacakken bildirimleri temizlemek için bildirim ekranını aşağı çektim. Yeşil balondaki bildirim sayısı hızla sönerken gülümsedim ve kalan tek bildirime tıkladım.

@ashtonirwin kendi duvarında senden bahsetti.

@ashtonirwin: Merak etmeyin millet Kıyametsel Erkek Arkadaş Deneyi'nin yeni bölümü hazırmış! @MaryShellyKing'den alınan istihbarat 👌

Bildirime bakarken bir şeyi tekrar fark ettim; Ashton Irwin'den gerçekten nefret etmeye başlamıştım.

Who Is Mary Shelley King? ➸ ashton irwin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin