"Günaydın." Okula doğru yürürken yanımdan gelen tanıdık sesle adımlarımı yavaşlatıp göz ucuyla yan tarafıma baktım. Cihan ellerini cebine koymuş rahat bir tavırla yanımda yürüyordu.
"Günaydın." Normal zamanda kullandığım neşeli ses tonumun aksine sesim buz gibi çıkmıştı. Bunun nedeninin Cihan'ın Tunç hakkında okula yaydığı saçma dedikodular olduğunu biliyordum. Ben farkında bile olmadan Tunç'un beni bu kadar etkilemesi çok tuhaftı ve bu hoşuma gidiyordu. Çünkü içimdeki sevginin tamamını hak ediyordu.
"Birlikte yürüyebilir miyiz?"
"Neden?"
"Bilmem, canım sıkıldı. Bana eşlik edersin diye düşünmüştüm."
"Sen bilirsin ama eşlik edecek havamda değilim pek."
"Hadi ama Yaz, kimi kandırıyorsun?" Adımlarımı durdurup ona doğru döndüğümde o da yüzündeki alaycı ifadeyle bana dönmüştü.
"Ne demek istiyorsun?"
"Benden neden hoşlanmıyorsun?"
"Ne alakası var? Bunu da nereden çıkardın?"
"Beni her gördüğünde yüzünde aynı soğuk ifade oluyor, bu yüzünü sadece bana karşı gösteriyorsun."
"İyi gizlediğimi sanmıştım, tüh." Alaycı ifadem hoşuna gitmiş olmalı ki yüzündeki gülümseme genişledi.
"Ece bana bir şeylerden bahsetti. Tunç meselesi yüzünden mi bana böyle soğuk davranıyorsun?"
"Tunç'la alakası yok, onu tam olarak tanımıyorum bile." Yüzüm o kadar ısınmıştı ki kızardığıma emindim. Ve muhtemelen Cihan da bunun farkındaydı.
"Benden hoşlanman için ne yapmalıyım?"
"Yapacağın herhangi bir şeyin fikrimi değiştireceğini sanmam. Ayrıca çevrendeki herkes senden hoşlanacak diye bir kural yok."
"Herkes umrumda değil zaten ama senin hoşlanmanı istiyorum." Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında uzaktan bize doğru yürüyen Tunç ve Ece'yi görmüştüm.
Birlikte.
Gözlerimi kalbimi acıtan manzaradan kaçırıp tekrar Cihan'a baktığımda kahverengi gözleri tüm ısrarcılığıyla üzerimdeydi.
"Tunç hakkında söylediklerinin bir kanıtı var mı? Onu gördün mü ya da somut bir delilin var mı?"
"Hayır ama..."
"Ama insanlar konuşur değil mi? Bilip bilmeden konuşur." Gördüğüm manzaranın acısını Cihan'dan çıkarmam berbattı ama şu an tam olarak bunu yapıyordum.
"Kötü bir niyetim yoktu."
"Madem kötü bir niyetin yok bunu Tunç'a anlat o zaman, bana değil." Ayrılamak için bir hamle yaptığımda söylediği şeyle duraksadım.
"Peki ya Tunç'tan özür dilersem ve okuldaki tüm dedikodulara bir son verirsem? O zaman bana bir şans verecek misin?"
"Hayır."
"Hadi ama Yaz, bana bir şans ver. Pişman olmayacaksın."
"Ne şansından bahsediyorsun sen?" Ece'nin sesiyle ortamın gerginliği ikiye katlanırken bakışlarım istemsizce Tunç'u bulmuştu. Onun da aynı şekilde beni izlediğini gördüğümde içimi garip bir heyecan kaplamıştı.
Öyle olmadığını bilmeme rağmen beni Cihan'dan kıskandığını düşünmek hoşuma gidiyordu. Tabi o Ece'nin yanındayken ve Ece'yi severken böyle bir şey düşünmem bile ezikçeydi...
"Biz de Yaz'la tam senden bahsediyordum Tunç."
"Öyle mi?" Tunç gözünü bir saniye olsun üzerimden ayırmadan umursamaz bir ses tonuyla konuşmuştu.
Bana biraz daha böyle bakarsa eriyecektim.
"Ben her şey için özür dilerim." Tunç sonunda gözlerini benden ayırıp Cihan'a döndükten sonra yumruğunu Cihan'ın suratına geçirdiğinde küçük bir çığlık atıp geri çekildim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Cihan'ın sinirli sesine karşın Tunç hiç istifini bozmadan gülümseyip gözlerimin içine bakarak konuştu.
"Ben de özür dilerim."
***
Text olmayan bölümler kısa olacak demiştim çöxcvmöçxcçb
Hikaye hakkında ne düşünüyorsunuz genel olarak? Bölüm sonunda bir şeyler sormaya üşeniyorum o yüzden siz topluca söyleyin çxömvçöcmçbcb
![](https://img.wattpad.com/cover/183130334-288-k531663.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ SEVECEĞİM (Texting)
Short StoryBilinmeyen Numara: Ben seni seveceğim Tunç: Ne? Bilinmeyen Numara: Seveceğim işte oğlum Bilinmeyen Numara: Nesini anlamadın? Tunç: Bir insan nasıl bu kadar saçmalayabilir Tunç: O kısmı anlamadım