ÇARPIŞMA

85 17 4
                                    

Dördüncü sınıfın ilk gününde delicesine çalan odamın, kapı sesiyle  araladım,gözlerime. Kapının ardından gelen seslerden yusuf'un geldiği anlamam zor olmadı. İçeri, girmek için annemi ikna etmeye çalıştığı belliydi

." Tülin teyze hala uyuyo ama bu kız bi müsade et kaldırayım şunu." 

"Ben bilmem oğlum, sabahları nasıl cadı olduğunu biliyosun sonra bütün apartman ayağı kalkıyo."

Annem lafını bitirir bitirmez odaya daldı ama bu sefer yemezler canım. Hiç bozuntuya vermeden uyuyomuş gibi yapmaya devam ettim. Yusuf köşedeki büyük, ayımı alıp yatağıma geldiğinde ondan önce yastığımı alıp saldırmıştım bile.

"Seni hayin bu sefer beni avlıycanımı sandın."

"Demek pusuya yattın ozaman al sana."

Ne kadar süre savaştık bilmiyorum ama biraz daha şımarırsak, okula geç kalıcamızı biliyorum.

"Yusuf ilk günden geç kalıcaz hadi çıkta giyineyim ben."

"Aşk olsun birbirimizdeb gizlimiz, saklımız olduğunu bilmiyordum. Benden çekinmene gerek yok şimal."

Bu çocuk gerçekten akıllanmıycak.

"Sen o sapık aklını, kaçırmışsın. En iyi arkadaşın olman erkek olduğunu değiştirmez. Hadi bakalım dışarı ben hemen geliyorum."

Yusuf  söylenerek, çıktığında ben giyinmeye başlamıştım bile. Aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil vermeye çalıştım ama nafile uzun ve dalgalı olduğu için şekil vermesi zor ve çok zamanımı alıyo. Kimin umrundaydı ki 'bırak dağnık kalsındı'. Çantamı, kontrol ettikten sonra odadan çıktım. Evden çıktığımda yusuf apartmanın önünde bekliyodu. Beni görünce söylenmeye başladı.

"Yemin ediyorum şimal geçliğim seni beklemekle tükenicek."

Söylediklerinde ciddi olmadığını bilsemde, sözlerine üzülmüştüm. Bu son senemiz ve üniversiteye başlıycaz. Belki farklı okullarsa, hatta farklı şehirlerde bike olabiliriz.

Ondan asla ayrı kalmak istemiyorum. Biz birbirimizin çocukluğuna, mutluluğuna, gözyaşlarına, şahitlik ettik. Onunla hiç bir zaman kardeşe ihtiyaç duymadım. Çünkü bir kadeşim olsa anca bu kadar yakın olurduk.

"Öylemi yusuf bey merak etme belki bu sene benden kurtulursun."

Üzüldüğümü anlamış olucak ki onunda hemen modu değişti.

'' Hadi ama merak etme biz hiç ayrılmayacağız söz hem ömrüm, sana feda olsun lokumu'm.''

Bana lokumu'm demesi beni hep yumuşatır, sakinleştirir.
Çünkü bu babamın bana hitap şekliydi.
Babam öldüğünden bu yana, tam on yıl geçti. Koskoca on yıl. Babam öldüğünde ben sekiz yaşındaydım tek hatırladığım anneme olan sevgisi ve bana aldığı lokumlardı. Bi oturuşta bütün lokumları yediği hatırlıyorum. Birde babamın '' sen o lokumlardan daha tatlısın lokum'' dediğini.
Babam öldükten sonra birdaha lokumu, ağzıma almadım ama hitap şekli bana hep iyi gelir.

''Nerelere daldın gene hadi Yağızlar bekliyo.''

Sokağın başına geldiğimizde Yağız'la Sude bizi bekliyordu.

'' Kaptan nerede kaldınız yaa.''

Yağız'la Yusuf'un kendilerine has selamlaştılar.

"Biliyorsun işte kardeşim yaaa.''

Gözleriyle beni işaret ettiği göre biliyordum.

Sude bağladığı, kollarını çözüp araya girdi.

"Bırakın çok konuşmayı'da hadi gidelim artık.''

Yusuf uzun bi nefes verdi.
"Fatih hoca aradı biz onunla buluşucaz siz gidin."

"Nasıl bi hırstır arkadaş bu adamdaki okulun ilk gününden. Valla işiniz iş.

"Geçen sezon kaçan şampiyonluktan sonra hoca anamızı ağlatıcak.''dedi Yağız.

"Tamam biz gidiyoruz ozaman."

Sudeyle Yağız sıkı bi sarılmadan sonra ayrıldılar'da bizde yolumuza gide bildik.

Okulun önüne geldiğimizde gördüğüm manzarayla, dünyam başıma yıkıldı. Sude görmüş olucak ki beni koluyla dürttü.

"Kızım ne işi var bunun burda neden gitmemiş oda Fatih hocayla buluşmaya."

"Ne bileyim Sude yaa çocuklarda yok iyice bela olucak."

Selim,Yusuflar'la okul takımında ve Yusufu'n kaptan olmasını asla hazmedememişti. Yusufla aramızdaki sıkı arkadaşlığı bildiği için beni, onu kışkırtmak için kullanırdı. Ve tam bi baş belasıdır.

Sude heycanla, kolumu sallamaya başladı.

"Şimal bak aklıma ne geldi. Okulun arka tarafında, personal girişi var oradan girebilirsin."

Bu kız bir tilkiden daha kurnazdı hemek çekip yanağından, öptüm.

"Sen var ya süpersin. Ozaman sen gitte beni sorucak olursa gelmedi falan dersin. Sonrada merdivenlerde buluşalım tamam mı?."

Gülümseyerek "anlaştık" dedi.

Okulun arka tarafını dolaştım. Her ihtimale karşı yüzümün görünmemesi için saçlarımı iyice dağıtıp hızlı adımlarla yürüdüm.
Kapının önüne geldiğimde siyah, demir bi kapıydı. Elimi kulbuna götürdüğümde açmaya yeltendim neyseki açıktı. İçeri girdiğim sırada bi bedene tosladım. Eyvah yakalanmışmıydım!!!

Gözümün önünden, saçlarımı çekip başımı kaldırdım. İki kişi olduklarını fark ettim.

Karşımda oldukça uzun boyluydu. Üzerinde beyaz tişört, başında ters taktığı şapkası vardı. Doğrusu oldukçada hoştu.
Allah ne diyorum ben kendime sağlam bi yumruk atmak istiyorum.
Çocuk ifadesiz ve donuk gözlerle yüzüme bakıyordu. Sanki yüzümü incelediğini hissetim ama bunu düşünecek ne yer nede durumdaydım.

Arkasından kızıl saçlı, oldukça koyu makyajlı, gözleri gökyüzü kadar mavi bi kız çıktı.

ÖLÜ KALPLERİN MAHŞERİ (Vàhir)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin