MAHZEN

38 4 0
                                    


3. BÖLÜM.       MAHZEN

    Arkama bakmadan gitmek istedim. Acaba beni tanıdımı?
Çocuğun yüzüne öylece bakakaldım. Yakından bakılınca ne kadar tapılası bir yüzü olduğunu daha iyi anladım. O gün ki gibi başında, ters taktığı şapkası vardı. Şapkasının altından, alnına tek tek düşen saçlar ve o korkutucu dumanlı, gözler. Ama o gün olmayan bir şeyler vardı bir piercing, sağ kaşında bir piercing var.

Sude'nin sağ taraftan kolumu sarstığını hissettiğimde, girdiğim transtan çıkıp kafamı toparlamaya çalıştım.

''Bizim sadece iki, üç, saatliğine mekana ihtiyacımız var ve söylemiş
olduğunuz fiyat, bizim için biraz fazla.''

Kollarını önünde kenetlemiş bizi süzüyordu.

"Yani benden ne istiyorsunuz.''

"İstediğimiz sadece biraz indirim.''

Kollarını indirip bar tezgahına yasladı.

"Pekala kızlar, benim bunun için patronla konuşmam lazım. Size şuanda bi cevap veremem. Bana telefon numarası bırakırsanız size haber verebilirim.

Sudeyle bir birimize bakkakaldık. Gözleriyle benim vermemi işaret ediyordu. Beni niye bu işe karıştırıyodu ki. Sonuçta bu benim sevgilimin,  doğum değildi. Çocuğun kaşlarının kaldırarak bizi izlediğini farkettim. Ne kadar vermek istemesemde, vermek  zorunda kaldım.

"Tamam ozaman ben verebilirim."

Cebinden telefonun çıkartıp numarayı yazdı.

"Yarın size dönerim kızlar.''

"Tamam o halde biz gidelim ozaman teşekkürler.''

"İsminizi alabilirmiyim acaba ııı görüşme için.''

Neden bilmiyorum gözlerine, bakamıyorum bile bu tesadüf olabilirmi gerçekten hala şaşırıyorum.

"Şimal"

"Efendim"

"Şimal yani adım."

Dudaklarından kaçan bi tebessüm hissetim.

"Şimal, şimal"

Sanki adımı, aklına kazıyor gibiydi.

Mekanın kapısından çıkar çıkmaz Sude'nin kolunu çimdikledim.
Anında acıdan inledi.

"Noluyo bee"

"Niye kendi numaranı vermedin.''

"Çocukla iyi iletişim kurdun bende bozmak istemedim. Hem Yağızın yanında falan ararsa diye. Altı üstü bi telefon Şimal ölmezsin ya. Dua ette bu iş olsun."

Evet dua ediyordum ama tüm bu yaygara'nın bitmesi için.

Sudeyle ayrıldıktan sonra eve geldim. Kapıyı açar açmaz yemek kokuları karşıladı. Demek ki annem evdeydi. Ayakkabılarımı çıkartıp, çantamı fırlattım mutfağa yürüdüm. Annem yemekle ilgileniyordu o fark etmeden arkasından sarıldım.

"Annecim''

Yemeği bırakıp oda beni kucakladı.
İlgisine o kadar ihtiyacım vardı ki.

"Birileri beni özlemiş anlaşılan."

Üstünü başını değiştir, ellerini yıkada yemek yiyelim.

Beraber sofrayı kurduktan sonra yemeğe oturduk. Babamın yokluğunu en çokta sofrada hissediyordum. O öldüğünden beri hep yarımız, hep eksik, soframız tatsız, neşesiz.

ÖLÜ KALPLERİN MAHŞERİ (Vàhir)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin